Yeşilay Dergisi-Ocak-948.Sayı-Sosyal Paylaşım-Sosyal Medya - page 57

Amerika’da oyunculuk, yönetmenlik eğitiminiz sırasın-
da da bu şekilde çalışmalara devamettinizmi?
Amerika’da okuduğum zamanlar Meksika asıl-
lı gençlerle bu konularda görüşüyordum. Onlara
seminer vermeye çalışıyordum. Daha sonrasında
Türkiye’ye gelmeye karar verdim zaten.
Kaç yılında döndünüz Türkiye’ye?
2002 yılında. “O da beni seviyor” diye bir film çek-
miştik. O vakte kadar da Türkiye’ye hiç gelmek iste-
miyordum. Türkiye de seni, beni benimsemiyor al-
gısı vardı. Hala öyle. Almancı oluyorsunuz burada.
O anlamda açık bir toplum değiliz. Irkçılık var biz-
de de. Bu bizim dinimize de, kültürümüze de, Ana-
dolu anlayışımıza da hiç yakışmayan bir şey. Ben
ailemden dinine, kültürüne saygı duyan sonra va-
tanını seven, tüm kumandanlarını, paşalarını, sul-
tanlarını seven insan olarak yetiştirildim. 2002’de
başlayıp birçok ili gezerek ufak da olsa bir Türkiye
tablosu kafamda çıkarmaya çalıştım. Mezhebi, si-
yasi, ideolojik bir resim oluştu kafamda. Çok üzül-
düm. İlk hatam fevri tepkiler vermek oldu.
Gurbette yaşayanlar daha duyarlılar diyebilir miyiz bu
konuda?
Bence daha bağlı diyemeyiz. Bizim çevremiz-
de yani gurbette daha konsantre düşünen insan-
lar var. Çünkü ortak baskı uygulayan bir toplum
var üzerinizde. Siz de birbirinize tutunarak hayat
mücadelesi veriyorsunuz. Türk, Kürt, Laz fark et-
miyordu; hatta Boşnaklar, eski Yugoslavyalılar da
aynı baskıyı görüyorlardı Almanlardan. Ve bu kit-
leye kanakı diyorlardı. Aslında bu bir hakaretti.
Bunlar işçi kesim olan, topluma adapte olamamış
insanların çocuklarına takılan lakaptı. Buraya ge-
lince yine böyle bir yargıya tabi olunca insan ister
istemez fevri bir tepki veriyor. Onun üstesinden
gelmem biraz yıllarımı aldı. Çünkü Almanya’da
da bir baskıyla büyümüşüm. Kaldı ki kendi aşıla-
rımın da tamamlanmamış olduğumu gördüm o
kadar seminer vermeme rağmen. İlgi, bilgi, sev-
gi aşısını annem vermiş bana. Ama detaylı ilgi-
yi boks öğretmenimden aldım, detaylı bilgiyi İpek
öğretmenimden aldım, sevgiyi annemizden ama
annemle olan sevgi aşımda bir noksan vardı.
Nedir?
Onu çözene kadar burada da fevriyatım durma-
dı aslında. O da anneme o güne kadar ben seni se-
viyorum dememişim. Annem de bu kadar sıkın-
tı çekmiş, orada işten atılacak korkusuyla küfürler,
taşlar, başörtüsünü düşürmeye çalışmalar gibi bun-
ların hepsini yaşamış insana, üç tane evladı orada
tek başına yetiştirmiş insana ‘seni seviyorum’ de-
meme ayıbını yapmışım. Ama onu çözdükten son-
ra artık susmayı öğrendim haklı olsam da. Bunu da
zaten insanlara öneriyorum ama önce bu aşıları ta-
mamladıktan sonra. Tamamlamazsanız yanlışlar
devam eder. Sonra baktım burada küsmemek la-
zım. Demek ki insanoğlunu her yerde ötekileştiren
var. Her yerde renk, doğu, batı kavgası var. O yüz-
den hata bizde. Topluma daha yararlı insan istiyor-
sak yaşayarak, yargılamadan onlara doğru davran-
mamız lazım. Ben her zaman diyorum tebligat olan
yerde tebligat yer bulmaz. Bu çocuklar her düzgün
TV programını izlemiyor. Bizim de çocuk nereye
yöneliyorsa orada olmamız lazım. Orada güçlü ol-
mamız lazım. Özellikle medyada büyük politikalar
dönüyor, orada ahlaki erozyona sebep olan dizi-
ler dönüyor. Doğal olarak çok kompleks tema ama
düne kadar Türkiye’nin kendi hakkında PR ajan-
sı yoktu. Avrupa, Amerika kültür, sanat yoluyla, si-
nema yoluyla kendi kültürünü başka ülkelere ye-
dirmeye çalışıyor ve bunu çok da iyi yapıyor. Tür-
kiye bu konuda savunmayı bırakın atağa geçme-
yi bile bilmiyorum kaç sene sonra yapar. Onun için
bizim yanlış yapmamamız lazım. Ben hep diyo-
rum; kıraathanede de, barda da o arkadaşlara ula-
şabilmemiz lazım bir şekilde. Camilerde, dernek-
lerde pratik hayatla ilgili bilgi verip eşine el kaldır-
ma, çocuğunu şunu yap, parayı sigaraya harcama
deseler daha da memnun olacağız. Böyle ortak kul-
lanılan yerlerde insanlara uyarıcı rolü üstelenmek-
le yükümlüyüz. Ama çok sevecen ve yaşayarak,
baskısız ve karşıdakinin dilinden anlayarak uyarı-
cı olmalısınız. Zor da değil bu; mesela birisi kendi
çevresine anlatsın, diğeri medyada ise daha çok ki-
şiye hitap edebiliyorsa orada hitap etsin. Birisi aile-
sine anlatsın. Bu şekilde halkamız büyür.
Medyayı nasıl buluyorsunuz bu noktada?
Bahsettiğim tezgâhlar orada mevcut. Mevcut olan
tezgâhımızla yola çıkmak çok zor. Tek alternatif
olan şey başarı. Siz çok başarılıysanız hangi düşün-
ceye sahip olursanız olun insanlar sizle çalışır; çün-
ORTAK KULLANILAN YERLERDE ÖĞRENEN
VE ÖĞRETEN OLARAK INSANLARA UYARICI
ROLÜ ÜSTELENMEKLE YÜKÜMLÜYÜZ.
1...,47,48,49,50,51,52,53,54,55,56 58,59,60,61,62,63,64,65,66,67,...76
Powered by FlippingBook