Uyuşturucuya Karşı Ortak Akıl
Kurulduğu 1920 yılından bu yana, insan ve toplum
sağlığına zarar veren her türlü alışkanlık ve bağımlılıkla
mücadele eden Türkiye Yeşilay Cemiyeti, Dünya Sağlık
Örgütü desteğiyle 29 Eylül-1 Ekim 2014 tarihleri arasında
İstanbul’da uyuşturucu konusunda dünyanın en kapsamlı
sempozyumu olan Uluslararası Uyuşturucu Politikaları ve
Halk Sağlığı Sempozyumu’nu gerçekleştirdi. 65 ülkeden
yaklaşık 1700 kişinin katıldığı sempozyumun açılışında,
Sayın Cumhurbaşkanımızın huzurunda ifade ettiğim
görüşlerimi bir kez de buradan paylaşmak istiyorum:
Son günlerde ölüm haberleriyle kamuoyunda daha
yoğun olarak yankı bulan ve her türlü arz mücadelesine
rağmen deneme ve kullanım oranları giderek artan
illegal uyarıcı ve uyuşturucu maddeler, bağımlılık
alanında karşılaşılan en can yakıcı sorun halini almıştır.
Gün geçmiyor ki, ülkemizin herhangi bir yerinden gözü
yaşlı bir anne veya yüreği yanık bir baba Yeşilay’ı arayıp
bağımlı yavrusu için yardım istemesin! Bağımlılıkla
mücadelenin tek bir kurum veya mercinin işi olmadığını,
kamu, özel sektör ve sivil toplum gibi birçok paydaşın
ortak çabasını ve uzun soluklu bir programın tavizsiz
uygulanmasını gerektirdiğini biliyoruz. Bu bağlamda,
uyuşturucu trafiğinin güzergâhı olması yanında son
dönemde “hedef ülke” haline de gelen ülkemizde
güvenlik kuvvetlerinin yıllardır başarıyla sürdürdüğü
arz mücadelesine ilaveten, uyuşturucuyla topyekûn
mücadele için yedi Bakanlığımızın ve Yeşilay’ın ortak
çalışmaları sonucunda hazırlanan yeni bir eylem planının
açıklanması son derece önemli bir gelişmedir. Ancak, bu
noktada, kamuoyuna ve yetkililere bir hususu hatırlatmak
isterim: Çağdaş toplumlarda, halk sağlığına ilişkin sorunlar
devlet mekanizmasının sivil toplumla sinerjik çalışmasıyla
aşılmaktadır. Her şeyi devletin düşünüp, planlayıp,
uyguladığı bir anlayış, çağdaş demokratik toplumlarda
terk edilmiş bir yönetişim tarzıdır. Başta Yeşilay olmak
üzere sivil toplum kuruluşlarının uyuşturucuyla mücadele
çabalarında yer alması, geleneksel devlet algılarının
tersine, bir acz ifadesi olarak değerlendirilmemeli ve bu
işbirliği kamuoyuna açık yüreklilikle deklare edilmelidir.
Vatandaşlarımız da sadece çözümü istemek ve beklemek
yanında, sivil toplum örgütlerine maddi ve manevi
destek vermelidir. Bağımlılıkla mücadele çabalarına sivil
toplumun entegrasyonu, madde bağımlılığı sorununda
“talebi azaltma ve rehabilitasyon” alanlarında daha hızlı ve
yaygın bir sonuç almayı beraberinde getirecektir.
Uyuşturucu ile mücadeleyi; tüketim kültürü, kapitalist
ekonomi, insan hayatına dair anlam sorunsalı, toplumsal
ve sınıfsal farklılaşma, şehirleşme ve sanayileşmenin
getirdiği toplumsal karmaşa, eğlence kültürü, uyuşturucu
ve alkol piyasasını elinde tutan sermaye ve suç örgütleri
ile medyadan ve ayrıca modern insanın varoluşsal,
sosyal ve psikolojik açmazlarından bağımsız düşünmek
mümkün değildir. Dünya farklı bir yöne gidiyor ve birçok
ülke ve toplum büyük bir açmazın içinde. Tarihî ve kültürel
kökleri hala canlı olan, mensup olduğu ahlakî değerleri bir
şekilde korumayı başarmış bir Türkiye’nin, geleceği olan
gençlerini de koruması elzemdir. Bunun için hiçbir ideolojik
ve politik ayrım gözetmeden hep birlikte işbirliği yapmalı,
memleketimizi ve gençlerimizi tüketim ve bağımlılık
endüstrisinin
kollarına
düşmekten
kurtarmalıyız.
Dünyada bazı milletlerin artık ikinci bir şansı yok. Ama
bizim hala gidilecek yolumuz, tükenmemiş umudumuz,
gerçekleştirilecek ideallerimiz var…
Bağımlılık mücadelesinde en doğru ve sağlıklı yol, ergen ve
gençleri hiç başlamadan önce bu tehlikeden korumaktır.
B A Ş Y A Z I
yesilay.org.tr
6
YEŞiLAY
•
KASIM 2014