Tütün Kontolü, Politikaları ve Gençlik - Mayıs-964.Sayı - page 44

yavaş yerleşiyor. Türkiye’nin yüz sene önce yaptığı bu
pozitivist Batıcı tercihten daha geleneksel değerlere, o
değerlerin modern hayatla bitiştiği-birleştiği yerdeki
enerjiye daha çok yatırım var. Ben bunun Türkiye için
hayırlı bir sonuç doğuracağını düşünüyorum.
Gelişen ve değişen Türkiye’de gençlerin bu kadar çok
gündeme kapılıp gitmesinin sebebi nedir? Şu anda bir
lise öğrencisi dahi bir şeylerden hoşnutsuz ve karşı
çıkma içgüdüsüyle hareket ediyor. Bunlar yanlış yön-
lendirmeyle mi gerçekleşiyor? Yoksa gençler karşı
çıkmayı ya da anarşiyi seviyor mu?
Osmanlı Devleti’ni dönüştürenlere Genç Türkler diyor-
lar; Jön Türkler. Niye acaba? Çünkü genç! Yani enerji
olmadan hiçbir şey olmaz. Fakat enerji varsa hiçbir şey
yokmuş gibi de olmaz. Yani o enerji mutlaka bir şekilde
açığa çıkacaktır. Başta da söyledim; gençliğin etrafını
çitle çevirmek imkânsızdır. Burada kritik nokta şudur:
Popüler dünya biz geleneksel değerleri savunanlara
’gençleri özgür bırakın’ diyor. Orda şöyle bir üçkâğıt
var. Örneğin gençler, popüler bir müzik sanatçısı-
nın konserine gidiyor ve kendilerini özgür hissetmiş
oluyorlar. Hayır! Tam aksine modern dünya ve piyasa
kapitalizmi gençlerin çevresini sarıyor. Bir genç ba-
basını aşabilir ama modern, popüler ikonun kelepçe-
lerini kırması zor. Çünkü piyasa kapitalizmi o çocuğun
etrafına gelenekten, aile değerlerinden çok daha güçlü
bir ikon çiti çekiyor. Ve ona onun özgürlük olduğunu
ihsas ediyor, inandırıyor ve artık oradan çıkma imkânı
olmuyor. Bu sebeple özgür zihin dediğimiz kavramın
yeniden anlatılması gerekir.
Peki, siz hangisini tercih ediyorsunuz, popüler kültür
mü, geleneksel kültür mü?
Geleneksel kültür olmadan hiçbir şey olmaz. Popüler
kültürün ömrü bir haftadır. Şurada otururken bile
yetmez bize. Geleneksellikten uzaklaştıran popüler
kültür batılı sermayedarların bize yutturduğu bir şey.
Bir zaman geldiğinde bu popüler kültür de geleneksel
kültür olarak algılanmaya başlanırsa?
Modaya bakın, yeni bir şey var mı? Biri 1970’teki bir
rengi alıyor, bu senenin moda rengi bu diyor. Buna
kim karar veriyor? Bertrand Russel? Jean Paul
Sartre, Martin Heidegger ya da İbn-i Arabi? Hayır! Bir
tane modacı. Herkes inanıyor mu? Evet. Özgürlük bir
gelenektir. Herkes bilerek ya da bilmeyerek en baş-
noktayı kendisi için yol ya da başlangıç olarak belirler.
Örneğin; modern dediğimiz Batı toplumu turistlere
şehirlerini gezdirirken önce sizi şehrin merkezine
yani katedrale götürür. Ya da turu katedralde son-
landırır. Şimdi bu bir gelenek değildir de nedir? Bunu
bir marka danışmanı değiştiremez, bunu bir turizm
acentesi de değiştiremez. Peki, Türkiye’nin manevi
mabedi, fikrinin merkezi, metafizik ilkesi nedir? Bu
soruları biz soramıyoruz bugün. Çünkü sermaye ve
onun uzun eli olan popüler kültür bu soruyu sor-
durmuyor. Bu ne ile aşılır? Ancak okumakla! Devire-
ceksiniz kitapları. Zihin kaygılanmayı, dert edinmeyi,
düşünmeyi bilecek. Bunu geleneksek kültür savunu-
cuları da yapacak.
Gençlik çağı, bunalımlar, çatışmalar ve kaygıların yoğun
olduğu, yanılgıların, egoizmin, hedonizmin sık görüldüğü
bir dönemdir. Buradamüspet vemenfi duyguların yo-
ğun yaşandığını söyleyebiliriz. Gençliği bu kimlik arama
ve belki de bilinçsizce hareket ettiği özellikle bu yoğun
gündemlerin döneminde depolitizasyondan uzak tut-
makmümkünmü ya da uzak tutulmalı mı?
Gençler hayattan uzak duramazlar. Uzak tutulurlarsa
kötü politize olurlar. Yani karaborsaya düşerler. Peki,
siyasetin içine nasıl girecekler? Açıkça söyleyeyim; sos-
yal medyada ileri sürdüklerini fikir zannediyorlarsa hiç
gerek yok, hiç zahmet etmesinler. Bunlar fikir değil. İn-
sanlar o kadar kolaj şeylere eğiliyor ve önemveriyor ki,
hiç bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyorlar. Gençlerin
karışmak istediği tümbu sistemler gençlerin üzerinde-
dir. Aslında çok da suçlamamak lazım. Gençler şurada
olsun, kadınlar burada olsun, aktifleşsinler demek bana
insan nakliyeciliği gibi geliyor. Oysa toplumkendi tabiili-
ğiyle bir yere yerleşir. Tabi yasalar çerçevesinde.
Gençlik gelişimine yönelik devletin yöntemlerini poli-
tika ve stratejilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Batı ülkelerinin çoğunda her şehirde bir üniversite var.
Gençler üniversite okumak için bir şehirden başka bir
şehre gitmiyorlar. Bu gelişmişliğin göstergesi. Bizde
Türkiye’nin de içinde bulunduğu İslam coğrafyasını
çok geniş bir perspektiften görmek ve onun kaygısını
taşımak, edinmek ve sonrasında da sürdürmek
zorundayız.
Türkiye’yi yozlaşmadan kurtarmak ancak
okumakla gerçekleşir. Devireceksiniz kitapları. Zihin
kaygılanmayı, dert edinmeyi, düşünmeyi bilecek.
DOSYA
yesilay.org.tr
42
YESiLAY
MAYIS
2014
1...,34,35,36,37,38,39,40,41,42,43 45,46,47,48,49,50,51,52,53,54,...104
Powered by FlippingBook