AKVARYUMDAN
ORMANA
YAZAN: GÜL NİNE’NİN TORUNU CAN
Hiç aklıma gelmezdi, okula gitmeden “okullu”
olacağım. Ama oldu. Umulmadık bir anda,
beklenmedik bulaşıcı bir hastalık geldi ve
hayatımızın düzeni değişiverdi.
İtiraf ediyorum. Bazı değişikliklere daha
kolay alıştım. Ama alışmakta zorlandığım
şeyler de olmadı değil. En zoru da babama
sarılamamak. “Hamdolsun” diyor Gül Ninem
iç çekerek. “Seni görebiliyoruz çok şükür.
Akşam olunca eve gelebiliyorsun. Allah gece
gündüz çalışan doktorların, hemşirelerin,
çalışan herkesin yardımcısı olsun. Evlerine
bile gidemiyor çocuklar.” Benim tüm
şikâyetlerimin yerini şükür sözcükleri aldı.
Arkadaşlarımı görememek de zor geldi.
Meğer ne çok seviyormuşum hepsini. Ara
sıra internet üzerinden görüştük. Sanki her
birimiz kendi uzay gemimizin içindeymişiz de
bir ekran aracılığıyla iletişim kuruyormuşuz
gibi hissettim.
“Merhaba 1,2,1,2… Ben Kaptan Can, Mavi
Kırlangıç 578916’dan herkese selam. Yeni
bir virüsten kaynaklanan bulaşıcı bir
hastalıktan korunma aşamasındayız. Bu
evrede kendimizin ve tüm mürettebatımızın
sağlığını korumak için izolasyon
uyguluyoruz. Hastalık yapan etkeni
gemimize taşımamak için dışarı çıkmıyoruz.
Gemilerimizde yaşamanın keyifli yanlarını
keşfedelim. Zamanımızı ‘verimli’ bir boyutta
değerlendirebiliriz. Göreceksiniz ki canınız
sıkılmaya vakit bulamayacak. Şimdi herkesin
zamanı yönetme yöntemini paylaşacağı bir
toplantı düzenleyelim. Beyin fırtınası faydalı
olabilir.” şeklinde bir konuşma yapmayı
düşündüm.
Tabii ki arkadaşlarıma bunun yerine: “Ne
haber arkadaşlar? Eve kapandık kaldık.
Söyleyin bakalım. Sizler neler yapıyorsunuz?”
dedim.
Ne yapsınlar. Dersleri dinliyorlar, çalışıyorlar.
Evde öğrenmeye gayret ediyorlar benim gibi.
Evde zaman geçirdiğimiz dönemde kendimizi
akvaryumdaki balıklar gibi hissettim
bazen. Koca bir dünyayı evimize sığdırdık.
Akvaryumdaki balıklar gibi evimizi keşfe
10
Mavi Kırlangıç - Haziran