yesilay.org.tr
29
YEŞiLAY
•
NİSAN 2017
Okul çağına gelen çocuğun eğitimi, kademeli olarak aileden
okula geçer. Ailenin güvenli ortamı, artık gerçek hayatın
küçük bir örneği, küçük bir modeli olan okul ortamına dö-
nüşür. Ailenin çocuk üzerindeki eğitimci rolü de yine adım
adım, okul öğretmenine geçer.
Ailenin yıllar boyunca çocuğun eğitimi ile ilgili üzerine düşen
roller azalırken, bu kez öğretmenlerin rolü artar. Bu eğitim
akademik olduğu kadar, sosyal, ahlaki ve manevidir. Dün-
yanın hiçbir ülkesinde veya toplumunda, okul öğretmeninin
öğrencilerine sadece akademik bilgi vermesi beklenmez.
Hiçbir ülkede, öğretmenlerin sadece akademik eğitimle
sorumlu oldukları düşünülmez. Hal böyle olunca, eğitim,
başlı başına bir bilim dalı haline gelmiş, öğretmen-öğrenci
ilişkisinin nasıl olması gerektiği de bilimin çeşitli dallarının
konusu olmuştur.
KÖTÜ ÖĞRETMEN YOKTUR, KÖTÜ İLETİŞİM VARDIR
Günümüz dünyasında aslında kötü öğretmen, kötü öğrenci
yoktur. Öğretmen ve öğrenci arasında iyi veya kötü iletişim
vardır. Ancak iyi ya da kötü iletişim kurulması, öğrencinin
Okul sadece eğitim verilen bir yer değil, çocukların ve
gençlerin kişiliklerinin de geliştiği bir kurumdur. Eğitim hayatı
boyunca, çocuklar çok farklı süreçlerden geçerler. Kişilik
değişimleri yaşarlar, örnek aldıkları insanlara özenirler ve
en önemlisi de hemen hemen her konuda akran baskısına
maruz kalırlar.
Her konuda olduğu gibi, çocukların gelecekteki hayatlarını,
kişiliklerini de etkileyecek her türlü bağımlılık riski
konusunda okul yönetimi ve özellikle öğretmenlerde
bir farkındalık oluşmalı, bu riskleri en aza indirmek için
önlemler alınmalıdır. Okul yönetiminin ve öğretmenlerin
madde bağımlılığı konusunda yapması gereken ilk ve en
önemli şey, öğrencilere madde kullanımının kişilik, sağlık,
ekonomik, okul, arkadaş ve aile yani kısaca tüm yaşamını
olumsuz etkileyeceğinin doğru bir şekilde, tüm gerçekliğiyle
anlatılmasıdır.
Bir diğer önemli nokta ise akran baskısına karşı nasıl tepki
verilmesinin öğrenciye anlatılmasıdır. Herkesin özgür bir
birey olarak öz iradeye sahip olduğu vurgulanmalıdır. Son
olarak, öğrencilerin hem sınıf içinde hem de okul genelinde
kendilerini özgürce, yargılanmadan ifade edebilmelerine
yardımcı olabilecek imkanlar tanınmalıdır.
t
MADDE BAĞIMLILIĞI VE OKUL-ÖĞRETMEN ILIŞKISI
değil öğretmenin sorumluluğundadır. Eğer düzeltemeye-
ceği bir problem var ise aile işbirliği ile profesyonel yardım
almaktan çekinmemelidir. Öğretmen, bir otorite figürü ola-
rak nefret edilen biri değil, sevilen, sınıfta sürekli aranan ve
beklenen biri olmalıdır. Bir okulda, okul müdürü tarafından
sergilenen liderlik ne kadar önemli ise, sınıfta öğretmen ta-
rafından sergilenen liderlik, bir o kadar önemlidir.
SORGULAYAN ÖĞRENCİ YETİŞTİREBİLMEK
Öğretmen, sınıfta öğrencilere bilgi-beceri-tutum kazan-
dırmanın yanında, onlara sevgi, saygı, mutluluk, hoşgörü,
bağlılık, arkadaşlık, iyi geçinme, disiplin, düzen gibi kav-
ramları da kazandırmalıdır. Her şeyden önce öğretmenlerin
derslerini ilginç hale getirmeleri, onlarda öğrenme isteği
uyandırmaları, onların biraz çaba ile sürekli başarabilecek-
leri hedefler koyarak, mücadeleci ve araştırmacı bir kimlik
kazandırmaları gerekmektedir. Öğretmenin sorumluluğu,
öğrencisine sadece uzmanlığı olduğu konuyu öğretmek
değil, gelecekte öğrencisinin “öğrenmeyi” de öğrenmesine
yardımcı olmaktır.