Yeşilay Dergisi-Ağustos-955.Sayı-Aile İçi İletişim - page 64

Ve mafsallarının hareketi
çocukta birçok ihtisasat tevlit eder
Ruhiyatçıların ekserisinin bugün kabu-
lüne göre çocuğun neşv ü nema akıl ve
ahlakiyesi nokta-i nazarından altı ve-
yahut yedi yaşına kadar olan zamanı enmü-
himdir. Mektebin ve verasetin çocuğun ahla-
kiyatı üzerindeki tesiratının nisbeten tali oldu-
ğu günden güne anlaşılmaktadır. Çocuğun ah-
lakı üzerinde en ziyade faal olan ilk seneler zar-
fındaki muhit tesiridir. Demek oluyor ki enmü-
him amil ailelerdir. Zira bu yaşları çocuk tama-
mıyla aile muhitinde geçirir. Çocuğa iyi terbiye
verebilmek için çocuk halet-i ruhiyesini iyi bil-
mek lazımdır. Çocuk kabil-i telkindir. Daha doğ-
rusu kabiliyet-i telkiniyye çocukta derece-i kus-
vadadır. Bunun için çocuğun dimağı mütema-
di surette etrafındakilerin telkinatı ile meşbu-
dur. Hiçbir tecrübey-i zatiyesi olmadığı için dai-
ma etrafındakilerin fikrini alır bununla beraber
çokmağrurdur, çocuk kibirlidir. Bulunduğuma-
halde nazar-ı dikkatini celp etmek herkesi ken-
disiyle meşgul etmek ister. Bineanaleyh çocu-
ğun bu halet-i ruhiyesi iyi bilinirse çocuğa iste-
diğimiz veçh-i istikameti verebiliriz. Umumiyet-
le zannettiğimizden pek küçük yaşlarda düşün-
meye başlar. Bunun için çocuğun suallerine ma-
kul cevaplar vermeli, hasılı çocuğu düşünmeye
sevk etmelidir. Terbiye-i tenasülüye hususunda-
ki muhtelif münakaşa teması etmeden diyebili-
riz ki; bugün en sonmüellifler, yaşı her ne olursa
olsun açıkça bir tarzda çocuğa her şeyi anlatma-
ya muvaffık bulmaktadırlar.
Ailelerin harimine kadar nüfuz ederek ço-
cuk üzerinde icray-ı tesir oldukça müşkül-
dür. Fakat hiç değilse mektep çağında çocuğun
halet-i ruhiyesini tetkik etmeyi bilelim. Akşam-
ları güya müştehi aparetif namı verilen, hak-
kında iştihayı kapatmaktan başka birçok ma-
zarratları olan bir iki kadeh likör mahmurluğu
esnasında rahm-ı madere düşen çocuk her hal-
de mutavassıt bir kabiliyet-i bedeniye ve ruhi-
yeden çok aşağı olacaktır. Veladetini müteakip
ilk altı veya yedi seneyi sarhoş muhitinde geçi-
recektir. Böyle bir çocuk mektebe gittiği zaman
mektebin muhiti ile çocuk arasında anlaşıla-
mazlık tahassül edecektir.
Zira mektep programları mutavassıt ka-
biliyette çocuklara göre tanzimolunmuştur.
Melekat-i zekaiyeleri dun olan çocuklar takrirle-
ri, kitapları anlayamayacak ve aynı zamanda ça-
lışma kaabiliyeti de noksan olduğu için vazifele-
rini de ihzar edemeyecektir. İşte bu gibi çocuk-
lar, halet-i ruhiyeleri bilinemediği için tembel,
haylaz... vs. nazarıyla bakılarakmuhtelif tarzlar-
da tecziye edilecek bu gibi talabenin diğerleriy-
le beraber aynı sınıfta bulunması katiyen tecviz
olunmayacak ahvaldendir. Bunlar için her hal-
de sınıf-ı mahsuslar hiç değilse birkaç mektep
çocukları bir araya getirilerek ayrıca bir mektep
küşadı derece-i vücubdadır. Müşahede ve tetkik
ile anlaşılmıştır ki tevakkuf neşv ü nemay-ı aklı
bütünmelekat-ı zekaiyeyi her zaman hepsini
aynı surette rahnedar etmiyor. Ekseriyetle bazı
melekelerin hal-i tabiide bazen ise hal-i tabiiden
daha fazla kudrette olduğu görülüyor.
Mesela en basit hesapları yapmaya muktedir
olamayan bir çocuğunmusikiye karşı fevkalade
bir kabiliyeti oluyor. Veyahut el işlerine münhe-
mik oluyor. İyi ayakkabı, elbise imal edebiliyor.
Artık bu çocuğa umumi ders programı mucibin-
ce saatlerce mesela tarih dersi anlatmakta mana
var mıdır? Çünkü anlamıyor, anlamıyor. İşte
bunlara mütehassıs muallimlerin nezareti altın-
da kabiliyetleri anlaşıldıktan sonra hayatta ken-
dilerine vech-i istikamet gösterilse bugün bece-
riksiz, kabiliyetsiz, tembel, budala… vs. namlar ile
yad ettiğimiz şahsiyetler meydana çıkmaz, fakat
yerlerine basit düşünceli olmakla beraber işgü-
zar şahsiyetler yetişebiliyor.
Doktor Cevad N. Zekai
12Mart 1341/ 12Mart 1925, C.1, No: 4, s.27
Ç E V İ R İ
A R İ F Ç İ F Ç İ
Hilal-i Ahdar
62
1...,54,55,56,57,58,59,60,61,62,63 65,66,67,68
Powered by FlippingBook