Yesilay Dergisi-Eylul-944.Sayi-Televizyon - page 64

Ve mafsallarının hareketi çocukta
birçok ihtisasat tevlit eder
*
Müdde-i umumi karar dairesinde heyeti teşkil
etti ve ales-sabah obaya doğru hareket edil-
di. Maznun tarafından kendisine birçok para-
lar, hediyeler vad edilmiş, birçok tehditlerle işin icabına
bakılması ihtar edilmiş olan müdde-i umumiyi garip
bir hissi kablelvuku sıkıyor, tazip ediyor, yolda at başı
beraber gittikleri Doktor Hayri’den maznun tarafının
iddialarını ne suretle hakikat şekline sokabileceklerini
inceden inceye soruşturuyordu.
Hayri teminat verdi: Hal-i hayatta ika olunan ya-
ralarla cenaze üzerinde açılan yaraların hususi evsafı
vardı. Kabil-i taayyin ve tefrikti. Müteveffadaki yarala-
rın adedi, mevkii ise birinci raporda muharrerdir.
İlk muayenede müdde-i umumi hazırdı. Gözleriy-
le cenazeyi ve yaraları görmüştü. Bu sayede mesele-
nin halli pek basit olacaktır. Yoksa mahkeme doktorun
rüşvet aldığına dair maznun tarafından ikame olu-
nacak şahitleri istimaa karar verseydi yüzlerce şahit
dinleyebilirdi. Böyle bir karar verilseydi. Doktor biz-
zat kendisi yeniden feth-i meyyit(otopsi) icrasını talep
ederdi. Doktor Hayri’nin teminatı müdde-i umumi-
nin muhakematına tamamen tevafuk ediyorsa da için-
deki sıkıntıyı bir türlü söyleyemiyordu. Nihayet oba-
ya müdde-i umumi ile doktorun evvelce de tanıdıkları
maktulün kabri başına varıldı. Büyük bir kalabalık hu-
zurunda mezar açıldı. Cenaze harice alındı.
Aradan iki ay kadar zaman geçtiği için tefessuh pek
ilerlemiş olmasına rağmen anlaşılıyordu ki şahıs aynı
şahıs idi. Heyet-i sıhhiye cenazede gördüğü asar ile bi-
rinci raporda zikrolunan asarı tatbik etti. Bunlar da ay-
nıydı, lakin…
Lakin, bu yaralar hal-i hayatta değil, badel vefat ika
olunmuş cerhalardı. Hayri titriyordu.
Feth-i meyyit neticesinde de cenazenin sebeb-i ve-
fatı olabilecek diğer bir hastalık bulundu. Hayri büsbü-
tün şaşırdı.
Kokudan ve manzaradan uzakta bulunan müdde-i
umumiye keyfiyet haber verilince o da cenazeye yak-
laştı, eski müşahedesiyle şimdi gördüklerini mukaye-
seye çalışıyordu, bir fark göremedi.
Hayri tekrar tekrar muayene etti. Evet, o da tes-
lim ediyordu ki bu yaralar badel vefat yapılmıştır. Ve
sebeb-i vefatı teşhis olunan hastalıktır.
Yapılacak iş kalmamıştı. Parça parça bir hale gelen
cenazenin defnine ve kabrin kapatılmasına müsaade
edildi. Köylüler küreklerini işletirken heyet bir kenara
çekilmiş, bir meslektaşlarının taayyün eden hakşiken-
liğinin acılığını duyan elim işmi’zazlarla kıvranıyorlar-
dı. Doktor Hayri, elinde ilk raporu mütemadiyen ve acı
acı düşünüyordu.
Maznunun ve maktulün taraftarları küme küme
olmuşlar, neticeye dair doktorların yüzünde bir şeyler
sezmek için etrafı süzüyorlardı.
Seneler, asırlar kadar uzun birkaç dakika geçti. Bir-
denbire Doktor Hayri’nin bütün asabı bir yıldırım hav-
liyle sarsıldı.
- Müdde-i Umumi Bey, dedi. Cenazeyi bir kere
daha görmeme müsaade eder misiniz?
Ağzını bıçak açmayan, zihninde esrarengiz facialar
kaynayan müdde-i umumi bir idammahkumunun son
arzusunu yerine getirmek kabilinden doktorun talebi-
ni reddetmeyi muvafık bulmadı ve dudaklarını büktü.
Doktor henüz tamamen kapanmayan mezarı ye-
niden açtırmak müsadesini alınca bütün hazirun-
da bir kaynaşma, bir cereyan peyda oldu. Yeniden me-
zarın etrafı bir yığın insanlarla çevrildi. Doktor Hay-
ri cenazenin hemen sol elini yakalayarak evirdi çevir-
di. Meçhul bir mikrop keşfetmişçesine bir niday-ı me-
serret fırlatmaktan men-i nefs edemedi, uzaklara doğ-
ru bağırdı:
- Rica ederim, Müdde-i Umumi Bey, biraz gelir mi-
siniz? Hakikat anlaşılacak!
Müdde-i Umuminin muvasalatı üzerine ilave etti:
-Şu ağalara sorar mısınız, müteveffanın sol elinde
kaç parmak vardı.
Hep birden cevap verdiler:
-Altı!..
-Ben de raporumda öyle yazmışım. Halbuki işte
görüyorsunuz ki bu cenazenin sol elindeki parmaklar
beş tane!. (Devamı gelecek sayıda)
*Ağustos sayısının devamıdır.
Hilal-i Ahdar, 12 Mart 1341/ 12 Mart 1925., C.1, No: 4, s.28
ç e v İ R İ
A R İ F Ç İ F Ç İ
Hilal-i Ahdar
62
1...,54,55,56,57,58,59,60,61,62,63 65,66,67,68
Powered by FlippingBook