yesilay.org.tr
58
YEŞiLAY
•
ŞUBAT 2016
KÜLTÜR
nedenden dolayı çok aktif değiller. Tabii örgütlü davranıl-
dığında çok daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. Ama şu
anda bir şey yok.
“BEN HİKÂYENİN FOTOĞRAFINI ÇEKİYORUM”
Gelelim o mükemmel fotoğraflarınıza… Hikâyesi olan bir anı
görüntüleme mi, yoksa görüntüden hikâye oluşturma mı
çekimlerinizdeki amaç?
Ben bir hikâyenin fotoğrafını çekiyorum. Daha doğrusu ben
hikâyeyi izleyene bırakıyorum. Çünkü fotoğraflarım hakkın-
da ipucu vermiyorum. Ufak bir bilgi veriyorum daha da baş-
ka bir şey söylemiyorum. Hatta bazen mekânı bile söyle-
miyorum ki insanlar fotoğraftan hayal dünyasına geçsinler.
Tüm resimler yoruma açık o halde?
Bir nevi yoruma açık denebilir ama sen hayata nasıl bakı-
yorsan, nerede duruyorsan, orada ne görmek istiyorsan
fotoğrafı da öyle görürsün. Bu senin algılarınla sınırlı bir
şey. Bu yüzden yaptığım işi foto muhabirliğinden birazcık
farklılaşan yönü, yönlendirmekten kaçınmaktır. Bir dokü-
mantasyon boyutu yoksa yaptığım işin onları bir metinle
desteklemekten, onun gerçek hikâyesini anlatmaktan ka-
çınıyorum. Çok fazla açıklama yapmıyorum ki izleyen kendi
hikâyesini yazsın.
“İNSANLAR PERSPEKTİFİ OLAN FOTOĞRAFI
GÖRMEK İSTİYOR”
Instagram’da müthiş bir takipçi kitlesine
sahipsiniz. Sosyal medyayla aranız nasıl?
Sosyal medya hesaplarından sadece Ins-
tagram’ı kullanıyorum. Orada da 1,5 mil-
yondan fazla takipçi var. Instagram ülke-
mizde ilk yaygınlaştığı zamanlar çektiğim
resimleri paylaşmaya başlamıştım. Resimlerim
beğenildi, milyonlarca kişiye ulaştı. İnsanlar farklı
perspektifi olan, hikâyesi olan fotoğrafı görmek istiyor.
Paylaşımları siz mi yapıyorsunuz?
Evet, ben yapıyorum. Günlük 5-7 adet arasında değişiyor.
Bildirimler kapalı tabii, yoksa baş edemem (gülüyor).
Gerek workshop çalışmaları gerek yeni yerler keşfetme
amacıyla çok seyahat ediyorsunuz. 2015 nasıl geçti?
2015 çok yoğun geçti. Her ay yaklaşık 3-4 ülke gezdim.
Bunların yüzde 90'ı iş seyahatleri. Bir kısmı workshoplar,
bir kısmı öğrenci turları, bir kısmı reklam çalışmaları, bir kıs-
mı belgesel çalışmaları. Bunlar 2016’da da devam edecek.
Özellikle üniversitelere çok önem veriyorum. O yüzden
üniversitelerde workshoplara, söyleşilere, özel derslere
katılıyorum. Bunların hepsine fazlasıyla zaman ayırıyorum.
Ayda bir-iki üniversiteye muhakkak gidiyorum Türkiye’de.
Bunlar genellikle fotoğraf kulüplerinin etkinlikleri, söyleşi-
leri, workshopları oluyor.
En doğru profesyonel bir foto muhabirinin cevaplayabile-
ceği bir soru; kamera çözünürlüklerimizin artması, çek-
tiklerimizi paylaşmak ve milyonlarca kişiye ulaştırmak için
uygulamaların yaygınlaşması adeta herkesi fotoğrafçı yap-
tı. Bu nereye kadar gider? İyi midir, nasıl değerlendirirsiniz?
Bu bir handikap veya bir dezavantaj değil, bir avantaj. Bu
işin sadece fotoğrafçıların tekelinde kalıyor olması hak-
sızlık. Çünkü analog dönemde fotoğrafçılık çok pahalı bir
uğraştı. Bir makineye sahip olmak pahalıydı. O makineyi
kullanabilmek, filmi doğru pozlandırabilmek, o filmde gö-
rüntü oluşturabilmek kolay bir iş değildi, halen de değil. O
yüzden minimum düzeyde de olsa teknik bir bilgiye de ih-
tiyaç var. Eğer birazcık uğraşmak istiyorsan aynı zamanda
karta basacaksın, filmi kendin yıkaman lazımvs. Bu nedenle
bu iş fotoğrafçıların tekelinde kalan bir uğraş olarak gelişti
son döneme kadar. Amatörler işin içine girip söz söyleme
şansına sahip değildi. Dijital dönüşüm bunu daha kitlesel bir
boyuta taşıdı. Böyle bakıldığında oldukça demokratik bir
dönüşüm söz konusu oldu. Herkesin fotoğrafçı olma me-
selesine gelince… Herkes fotoğrafçı olabilir, bunda bir sa-
kınca görmüyorum. Sadece onun kendini fotoğrafçı olarak
tanımlıyor olması, benim de onu fotoğrafçı olarak görmemi
İnsanların
beğenisi
üzerine kurulan
tümsistemlerin
mantığı insanın
egosu üzerine
kurulu.