

Bilge Mavi Kırlangıç olarak
ben yıllardır insan dostlarımı
gözlemliyorum. En mutlu insanların,
birbirlerine saygılı davranan
insanlar olduklarını gördüm. Böyle
insanların yaşadığı yerlerde “huzur”
bir bulut gibi her yeri kaplıyor.
Anne-babamız, kardeşlerimiz,
aile büyüklerimiz, komşularımız,
öğretmenlerimiz hatta çevremizdeki
hiç tanımadığımız tüm insanlar...
Saygıyla yaklaşınca, herkesin gönül
kapıları sonuna kadar açılır.
Davranışlarımızı belirlerken
kendimize, “Ben olsam, bu
davranıştan nasıl etkilenirdim?”
sorusunu soralım. Hoşumuza
gitmeyecek bir davranışı başkasına
yapmayalım. İşte o zaman, saygı
karakterimizin özelliği haline gelir.
Okulda arkadaşlarımızla
sıraya gireriz. Fırından ekmek
alırken, toplu taşıma
araçlarına binerken sıraya
gireriz. Beklemek can sıkıcı
olabilir ya da çok acelemiz
olabilir. Her ne olursa
olsun sırayı keyfimize göre
bozamayız. Çok acil bir
durumda izin isteyerek öne
geçebiliriz. Tabii teşekkür
etmeyi ihmal etmeden...
Yaşadığımız toplumda her yaştan
farklı insanlarla birlikteyiz.
Etrafımızdaki insanların içinde
oldukları durumları gözden
kaçırmayalım. Yaşlarına, sağlık
durumlarına göre onlara öncelik
verelim. Otobüste yaşlı birine
yerimizi vermek, bizi mutlu eder.
Engelli bir arkadaşımıza yardımcı
olmaya gayret etmek de...
Herkes dilediği gibi konuşma özgürlüğüne
sahip. Ancak bu özgürlüğün de sınırları var. Bir
başkasını rahatsız edecek ses tonuyla ve kaba
kelimeler kullanarak konuşmaya hakkımız yok.
Oturduğumuz apartmanda, sınıfımızda, izlemeye
gittiğimiz bir maçta... Her yerde sesimizin tonuna
ve kullandığımız sözlere çok dikkat etmeliyiz.
Huzurumuzu bu şekilde koruyabiliriz.
Her yerde insan,
her an saygı
Daima saygılı olmayı
başarmak için...
Hakkımıza razı olalım,
sırayı hiç bozmayalım
“Benim hakkım” ancak
“Öncelik senin” diyebilelim
Sesimiz de
sözümüz de
“ayarında”
olsun
5
Mavi Kırlangıç - Ekim