

Gül Nine, yürüyüşe çıkmıştı. Mahalle parkındaki
oyun sahasında Can ve arkadaşları basketbol
maçı yapıyorlardı. Ne torunu Can ne de
arkadaşları onu fark etmemişlerdi. Tek fark
etmedikleri Gül Nine değildi; maç yapan çocukları
merakla izleyen iki çift göz daha vardı.
Büyük olan erkek çocuğu ve onun elinden tutmuş
bir kız çocuğu, meraklı bakışlarla maçı izliyordu.
Yeşil gözleri esmer yüzlerine renk katıyordu. Gül
Nine, hangi ülkeden olduklarını kestiremese de
farklı bir ülkeden geldiklerini anlamıştı.
Gül Nine, çocukların yanına giderek selam verdi.
Çocuklar şaşkındı. Biraz tedirgin olmuşlardı.
Ancak Gül Nine’nin gülümsemesi onlara güven
verdi.
- Teşekkürler, iyiyiz, dedi büyük olanı.
- Galiba ülkemize misafir geldiniz?
- Evet... Ben çok küçükken annemle birlikte misafir
gelmiştik. Ama artık babam da bizimle ve burada
çalışacak. Bir hafta önce arka sokağa taşındık.
- Hoş geldiniz! Sefa geldiniz! İsimleriniz nedir?
Kaçıncı sınıfa gidiyorsunuz?
- Benim adım Ahmet, dördüncü sınıfa
gidiyorum. Kız kardeşim Hatice de
anaokuluna başladı.
- Tanıştığımıza çok memnun oldum, dedi
Gül Nine.
Onlar sohbet ederken maça ara veren
çocuklar Gül Nine’yi görüp yanına geldiler.
- Gelin bakalım çocuklar, size kimleri
tanıştıracağım. Yeni komşularımız Ahmet
ve Hatice.
Çocukların kimi gülümsedi, kimi
“Merhaba”, kimisi de “Hoş geldiniz” dedi.
Ancak bazılarının yüzünde, yabancı
olduklarını fark ettikleri için garip bir
ifade vardı.
- Ahmet ve Hatice, komşumuz oldular.
Aynı zamanda da hepimizin misafiri
sayılırlar. Çünkü farklı bir ülkeden geldiler.
Ama uzun zamandır burada oldukları için
dilimizi güzel konuşabiliyorlar.
HAYAT
HOŞGÖRÜ İLE
GÜZELLEŞİR
26
Mavi Kırlangıç - Kasım