

Dünyaya gözlerimizi
açar açmaz bizi
“paylaşmak” karşılar
Öğretmenlerimiz,
bilgilerini paylaşır
Arkadaşlarımız,
hayatı paylaşır
Paylaşmak sayesinde
“gülücükler” artar;
“üzüntüler” azalır.
Minicik bir bebek olarak dünyaya
geldiğimizde, annemiz-babamız
bizimle sevgilerini paylaşır. Gece
gündüz bizimle ilgilenir, karnımızı
doyurur, tüm ihtiyaçlarımızı giderirler.
Bu sayede büyürüz. Emeklerini bizden
hiç esirgemezler. Hem de ömür boyu.
Binlerce yıldır insanlar, hayata dair birçok
bilgi ediniyorlar. Sonra da bilgilerini, diğer
insanlarla paylaşıyorlar. Böylece bilim
meydana gelir. Mühendisler uçakları icat
eder, doktorlar hastalıkları iyileştirmeyi...
Sevgili öğretmenlerimiz de, bizi bilgiyle
tanıştırır. Öğrenmemiz gereken tüm bilgileri
bize sunarlar. İyi ki varlar!
Hayat, sevdiklerimizle paylaşınca
güzelleşir. Çok heyecanlı bir
olay yaşasak ya da harika bir
hikâye yazsak... Bir arkadaşımızla
paylaşmak isteriz. Böylece hayatımız
anlam kazanır.
Selamlaşır, iyi dileklerimizi paylaşırız.
Oyunlar, birlikte oynanınca keyiflidir.
Güzel bir sofraya otursak, aklımıza
sevdiklerimiz gelir. Paylaşınca her
şeyin tadına, başka bir lezzet gelir.
Güneş bizimle, ışıklarını; toprak ise sayısız
nimetlerini paylaşıyor. Yani hayat, paylaşmak
sayesinde var. Tüm insanların da böyle
“paylaşımcı” olduğu bir dünya hayal edelim:
Herkes sahip olduğu şeyleri, olmayanlarla
paylaşsa... Dünyada hiç fakir ve yiyecek
sıkıntısı çeken insan kalmazdı.
Herkes canlı ve cansız tüm varlıklarla
dünyamızı paylaştığımızın farkında olsa...
Havamız, sularımız kirlenmez. Hayvanların
nesilleri tükenmez, ormanlar yok olmazdı.
Herkes üzüntülü birini gördüğünde,
sıkıntısını paylaşsa... Ne asık bir yüz kalır
ne de kederli bir kalp.
Herkes az ya da çok demeden yardıma
ihtiyacı olana elini uzatsa...
Dünya “mutluluk” gezegeni olurdu.
Harika bir dünya!
Umarım, hayalimiz
daima gerçek olur.
*
*
*
*
5
Mavi Kırlangıç - Şubat