Beynelmilel Teşkilat ve Hilal-i Ahdar
Geçen nüshamızda Dâhiliye Vekâletinden havale
edilen tezkire üzerine Berlin’de Beynelmilel Salib-i
Ahmer Cemiyetine, Hilal-i Ahdar’ın teşrik-i mesa-
iye amade olduğuna dair cevabname gönderildiği-
ni yazmıştık. Bu defa teşkilat-ı mezkureden gelen
cevabi mektupta Hilal-i Ahdar’ı beynelmilel bir gru-
bun uzvu olarak selamladıkları bütün neşriyat ve
kütüphanelerinden istifade edeceğimiz yazılmak-
ta, başmuharririmize de mezkûr beynelmilel teşki-
latın Türkiye mümessilliği teklif edilmektedir.
Maarif vekâleti ve Hilal-i Ahdar
Geçen ay içersinde Hilal-i Ahdar Cemiyeti alkolün
gençlik âleminde yaptığı tahribat hakkında Ma-
arif Vekâletine müracaat etmiş, konferanslar-
la neşriyat ile içki tehlikesine karşı cemiyetin Ma-
arif Vekâletiyle beraber çalışmaya amade oldu-
ğu yazılmıştı. Hilal-i Ahdarın temenniyatı Maa-
rif Vekâleti nezdinde samimi bir his kabul görmüş;
küul beliyyesine karşı Maarif-i Umumiye makine-
sinin bütün teçhizatıyla mücadele edeceği Maarif
Vekili Beyefendi tarafından cevaben bildirilmiş-
tir. Hilal-i Ahdar Cemiyeti diğer memleketlerde
tatbik edilen mücadele yollarını bir rapor şeklinde
vekâlete arz ve ibla edecektir.
Sıhhi ve içtimai filmler
Sinemalarımızın bazılarında memleket hesabı-
na içtimai bir uyanıklığa şahit oluyoruz. Bu cüm-
leden olarak evvelki hafta Beyoğlu’nda Elham-
ra sineması mebuslar, doktorlar ve erkân-ı mat-
buat için Avrupa’dan getirilen bazı filmlerin pro-
vasını yapmıştır. Filmler muhtelif mevzuları ihti-
va ediyordu. İlk perdede çocuk büyütme usulle-
ri gösterildi. Bu hususta Hamit Osman Bey arka-
daşımız hususi makale yazacağı için nakilden sar-
fı nazar ediyoruz. Billurlardaki gizli hayat, ekmek,
tereyağı, süt imali için Avrupa’da kullanılan maki-
ne usulleri de bizimmesleğimizi alakadar etmez.
Yalnız sütün taze ve sıhhi şeraiti haiz olup olma-
dığı doktorlar tarafından muayene edildikten son-
ra piyasaya çıkarıldığı, bizde ise bu gibi işlerin ih-
mal edildiği düşünülürse o filmlerden de istifade
etmiş oluruz. Keza ekmek yoğurmak, büyük şe-
hirlerde elektrik kuvvetiyle yapılan bu işler bizde
kirli tırnaklı, pis adamlar tarafından hatta yıkan-
mamış ayaklar vasıtasıyla yapıldığı nazarı itibara
alınırsa bu filmlerden en ziyade şehir emanetinin
hisse-i intibah olması icap eder. Filmin en istifa-
deli kısmı sıhhi ve gayrı sıhhi tarzda geçirilen günü
tavsif eden parçalardı. Maalesef küçüğümüzden
büyüğümüze kadar hepimizin hayatımızda de-
rin bir intizamsızlık hâkimdir. Filmin intizamsızlı-
ğını temsil eden kısmı tamamıyla bizim yeni ha-
yatımızı tavsif ediyordu. Karilerimize nakledelim.
Onlar da aynı hükmü vermekte tereddüt etmeye-
ceklerdir. Evvela sıhhi yaşayan bir adamın hayatı-
nı tasvir edelim. Akşammuayyen vakitte yatağa
giriyor, yatak odası temiz, sade, tozsuz, geceleyin
penceresi açık, yatak örtüsü bastıracak derecede
ağır değil; böyle bir odada vaktinde yatan adam
sabah tam zamanında mütebessim bir çehre ile
uyanıyor; ailesiyle birlikte bol suyla duşunu yapı-
yor, dişlerini temizliyor; pür neşe yavaş yavaş sa-
bah kahvaltısını yapıyor. Yuvasına samimi suret-
te veda ederek yavaş yavaş işine gidiyor. Herkesin
vazifesi muayyen usul dairesinde kendine ayrılan
işi yapıyor. Öğle teneffüsünde yine evine gelip sı-
cak yemeğini yiyor. Biraz istirahattan sonra tek-
rar iş başına gelerek vazifesini ifa etmekten mü-
tevellit bir istirahat-ı vicdaniye içersinde akşamle-
yin yuvasına dönüyor. Haftada bir sinemasına gi-
diyor, saat on bir oldu mu yine yatağına giriyor.
Kış ve yaz böyle pazarları dağlara, göllere koşuyor.
Bahçelerde temiz hava alıyor. Bu tarzda hayatı-
nı imrar eden bir adam daima zindelik hissediyor.
Mesut bir aile hayatı geçiriyor. Gelelim gayrı sıhhi-
lere: Bunlar içtimai sınıflara göre değişir. Bir kısmı
geceleri ölçüsüz tarzda mütalaa ile geçirir. Bir kıs-
mının da barlar yahut kahvelerin müteaffin boğuk
havalı, sigara dumanlı salonlarında foksturut de-
nilen danslar içersinde geçer.
Ç E V İ R E N
A R İ F Ç İ F T Ç İ
66
Hilal-i Ahdar
