KÜLTÜR
GEZİ
KUBBE-İ HADRE’DEN
ARŞA YAYILAN BİR İNANÇ
Mevlana bir tarikat kurmadı ama bunun temellerini attı.
Oğlu Sultan Veled, postnişin (şeyh) olduktan sonra
bir tekke inşa edildi. Bu tekkede Kur’an ve Mesnevi
okunuyor, sema yapılıyordu. Zamanla tarikat diğer
illere, hatta komşu İslam ülkelerine de yayıldı. Böylece
Mevlevilik en yaygın sufi tarikatlardan biri haline geldi.
Mevlana’nın, yakınları ve dostlarının defnedilmiş olduğu
Konya’daki Yeşil Kubbe (Kubbe-i Hadre), tarikatın manevi
merkezi halini aldı. Mevleviliğin başlangıcında sema ayini,
dervişlerin vecde gelmesiyle başlıyordu. Ulu Arif Çelebi
zamanında semadan önce Kur’an ve gazeller okunmaya
başlandı. Sema ayini ‘mukabele’ denilen günümüzdeki
şeklini 15. yüzyılda Pir Adil Çelebi zamanında aldı.
Konya’da yapılacak en önemli şeye geldi sıra; “Hamdım,
piştim, yandım,” diyen Mevlana’nın Yeşil Türbe’si. Mevlana
Müzesi’ne dönüştürülen Yeşil Türbe, kentin ruhunun odak
noktası ve müzede Mevlana’nın sandukası ve Mevleviliğe
ait çeşitli eserler sergileniyor. Topkapı Müzesi’nden sonra
en çok ziyaret edilen ikinci müze olan türbe, dünyanın dört
bir yanından ziyaretçi akınına uğruyor. Mevlana’yı ziyaret
edip, Şems’i ziyaret etmemek olmaz. Şems’in makamı,
Şems Parkı’nın içindeki bir camide bulunuyor. Günümüze
gelene dek, ölüm şekline dair hiçbir bilgi bulunmayan
Şems’in vefatından önce bir gün “Kaybolacağım, izimi
bulamayacaksınız,” dediği kayda geçmiştir. Şems’in tekrar
Şam’a gittiği de rivayet edilir. Genel kanı ise Konya’da
öldürülüp bir kuyuya atıldığı yönündedir. Bir rivayete
göre Mevlana’nın büyük oğlu cesedi çıkarıp gömmüş;
Mevlana’nın hepten harap olmasını engellemek için de
Mevlana’ya Şems’in kaybolduğunu söylemişler. İşte
bugün Konya’da bulunan, Şems’e ait bu makam, orada
yazılana göre bu kuyunun hemen üstünde.
BİSİKLET YA DA TRAMVAY
Konya’da bisiklet ve motosikletiniz yoksa tramvayla
her yere ulaşabilmeniz olası. Uzun Bedesten ve Kadınlar
Pazarı da Konya’yı farklı kılan yerlerden... Aziziye Camii’nin
yakınlarındaki pazarda, eskiden bağ bahçe sahibi hanımlar
kendi ürettikleri sebze ve meyveleri satarlarmış. Bundan
dolayı Kadınlar Pazarı olarak anılıyor. Şimdi satıcılar
kadın olmasa da, avlunun ortasındaki bölümde yine taze
sebze ve meyve satılıyor. Avlunun kenarlarına sıralanmış
dükkanlarda ise Anadolu’nun dört bir yanında üretilen
peynirleri bulmak mümkün. Konya’nın ünlü küflü peynirinin
en lezzetlisini burada bulabilirsiniz.
Bağları, İkinci Haçlı Seferi’nde Haçlı ordusunun konakladığı
yer aynı zamanda. OrtasındanMeramDeresi’nin aktığı
bağlardaki tarihi MeramKöprüsü dikkat çekici. Osmanlı’da
fakirlere sadaka vermek için kullanılan sadaka taşlarından
biri bu köprünün hemen ağzında yer alıyor. Bağların diğer
bir özelliği de, yaz aylarında eksik olmayan, çam, çınar ve
çiçek kokularını Konya’nın güneybatısına taşıyan Gedabad
rüzgarının kaynağı olması.
Konya’nın içerisinde gezerken, şehirden farklı havası
olanmahallelere rastlayabiliyorsunuz. Örneğin Selimiye
Camii’nden beş dakikalık yürüyüşle ulaşılabilen Akçeşme
Mahallesi’ndeki geleneksel Konya evleri, bir labirenti andıran
dar ve kıvrımlı yollar boyunca, kalın duvarların ardında
kalıyor. Tek kanatlı ahşap kapılarla dışa açılan evlerin, taş
kemerli kalın kerpiç duvarları toprakla sıvanmış. Evlerdeki en
dikkat çekici ayrıntı, pencerelerdeki oymalı demir kafesleri.
Burası, çeşit çeşit dükkanları, lokantaları, antikacılarıyla sizi
şaşırtabiliyor. Taş konaklarının büyük bölümünün içi hat,
çini, ebru ve tezhip kursları yapılarak restore edilmiş.
Tarihte İslamsüsleme sanatlarınınmerkezi olan Konya’da,
bu tarz kurslar oldukça yaygın. Konya’nın sokaklarını iftar
sonrası dolaşmanızı ayrıca öneriyoruz. Akşamsaatlerinde
parkları, bahçeleri, fuar alanını, çay evlerini dolduran
kadınlar, çoluk çocukla karşılaşmakmümkün. Konya
Büyükşehir Belediyesi’nin eski salaş halinemüdahale
edip tambir sanat merkezine dönüştürdüğü fuar alanı
görülmeye değer.
yesilay.org.tr
74
YEŞiLAY
•
TEMMUZ 2015