Yeşilay Dergisi-Aralık-947.Sayı-Yıkıcı Bir Afet:Alkolizm - page 7

lendiği bir eğitim sürecinden bahsediyo-
ruz. Günümüzde bol ışıklı ve görsel mal-
zemeyle desteklenen, televizyonun gör-
sel ve işitsel yöntemleri kullanarak iyice
yücelttiği bir hadisenin, gencin ve sporcu
bireyin şahsiyetini nasıl şekillendirece-
ğini az çok tahmin edebiliriz. Tek kısta-
sın başarmak ve podyumda olmak oldu-
ğu bir anlayıştan gerek kişilik eğitimin-
de, gerek iyi ve güzel davranışların ka-
zandırılmasında faydalanmanın, gerek-
se bu yolla bağımlılığa karşı bilinçli ve di-
rençli bir birey yetiştirmenin ne kadar zor
olduğu ortadadır. Sporun sporcular ta-
rafından özellikle de gençler nezdinde
bir hayat kazanma ve şöhret yolu olarak
görüldüğü hakikate hilaf mıdır? Birçok
spor için küçük yaşta sürekli çalıştırılan,
sürekli bünyesi ve fiziği zorlanan, hat-
ta bazı durumlarda ilaç kullanan başarı
odaklı bir spor anlayışı. Öncelikle bu an-
layışın değişmesi lazım. Sporun popüler-
liği ve bu popülerliğin kazanma merkez-
li oluşu bizim sporu bir araç olarak görme
imkânımızı zorlaştırıyor. Bu, fair-play’in
bile bir gösterişe dönüştüğü, teşhircili-
ğin hâkim olduğu bir anlayış…
Burada dikkatimizi bir başka alana çevi-
riyoruz. Kitlelerin sporla ilişkisi. Futbol için
söylenen “Futbol sadece futbol değildir”
önermesinin ne demek istediğine bakarsak
kitlelerin sporla olan münasebeti bize fark-
lı çağrışımlar yaptırmaktadır. Kazanmanın
tek gerçek olduğu bu dünyada farklı bir ba-
ğımlılık gelişmektedir. Taraf olduklarını süt-
ten çıkmış ak kaşık gören bir anlayış. Bü-
tün değer yargılarını belirleyen bir taraftar-
lık, tarafgirlik…Meselenin sosyolojik, psi-
kolojik birçok alanı ilgilendiren tarafı vardır
ama şunu nasıl izah edeceğiz: Bağımlılıktan
uzaklaştırmak için çocuklarımızı ve gençle-
rimizi spora yönlendiriyoruz, fakat bir de ba-
kıyoruz ki onların taraftarlığı bağımlılıkla-
rı haline gelmiş. Ucu cinayete varacak kadar
yaygın bir bağımlılıktan söz ediyoruz.
Günümüzde yasal bahis oyunlarıyla
kumara alıştırılmış geniş bir kitleyle
karşı karşıyayız
Meselenin bir diğer tarafı spor-kumar iliş-
kisi. Sadece bahisler değil, şikeden kara
para aklamaya kadar bütün kirli ilişkile-
rin içinde olduğu bir sektör. Sadece Avru-
pa çapında oynanan yasal futbol bahisle-
rinde yılda 100 milyar Euro döndüğünü bil-
mek nelerden söz ettiğimizi anlamaya ye-
ter. Yasal olmayan ve içine mafyanın ve
bahis çetelerinin karıştığı şikelerde dönen
para bu hesaba dâhil değil. Her gün bir ye-
nisi duyduğumuz şike skandalları… Birço-
ğunun odağında da maalesef Türkiye var.
Yeşilay olarak mücadele ettiğimiz alanlar-
dan birisi de kumar. Kumarın şans oyun-
ları ve spor müsabakalarıyla olan ilişkisi
sporu bağımlılıkla mücadele aracı olarak
görmekten çok kendisiyle mücadele edil-
mesi gereken bir konuma itiyor. Bugün ya-
sal bahis oyunlarıyla kumara alıştırılmış
geniş bir kitleyle karşı karşıyayız. Hat-
ta küçük yaştaki çocuklarımızın kolaylıkla
bahis oyunlarına para yatırdıkları ve spor
müsabakalarını bir eğlence ve spor olmak-
tan çok bir kazanç aracı olarak algıladıkla-
rı ortadadır. Sporun bir faydasını görecek-
sek öncelikle bahis oyunları ile ilgili kanuni
düzenlemelerin yapılması ve bu oyunların
engellenmesi kumarla mücadelede önemli
bir adım olacaktır.
Sporun bağımlılıkla mücadelede kulla-
nımının imkânı ancak yukarıda zikrettiğimiz
zihniyet değişikliğinden sonra mümkün ola-
caktır. Özellikle gençlerimizin sporla meş-
guliyetleri onları başta obezite olmak üze-
re birçok sağlık sorunuyla karşı karşıya gel-
mekten kurtaracaktır. Spora seyirci değil de
aktif katılım sağlanan çocuk ve gençlerimi-
zin teknoloji bağımlılığından kurtulabilecek-
leri ve sporun teknoloji bağımlılığının bera-
berinde getirdiği birçok rahatsızlıktan onla-
rı koruyabileceği imkân dâhilindedir. Bu yol-
la gençlerimiz sosyalleşme problemini de
üzerlerinden atacaklar ve bireysel gelişme-
leri daha sağlıklı olacaktır. Bu aktivitelerle
arkadaşlık ilişkileri ve çevreleri genişleyecek
şehir hayatının yol açtığı psikolojik ve sos-
yolojik problemler azalacaktır. Bu çerçeve-
de gerek devlet eliyle gerek belediyeler ara-
cılığıyla yapılan hizmetlerin varlığı inkâr edi-
lemez. Ama bunlara yeterli demek de mev-
cut durumda mümkün değildir. Şehir planla-
malarının daha fazla spor alanını kapsama-
sı, daha fazla tesis yapılması ilk elden yapıl-
ması gerekenler hizasındadır.
Yukarıda değindiğimiz imkânlar ve araç-
lar her halükarda spor algısına yönelik eği-
timlerle şekillendirildiği takdirde işlevsel
olacaktır. Her şeyden önce kendisi bağımlı-
lıktan kurtulmanın aracı olacak olan sporun
bir bağımlılık unsuru haline dönüşmemesi
birinci önceliktir. Hâlihazırda her şeyi başa-
rıya odaklayan, kazanmanın ve taraftar ol-
manın tek gerçek olduğu bir algıdan fayda
beklenemez. Gırtlağına kadar kazanma fik-
rine saplanmış bir organizasyon nasıl insan-
lar için ve gençler için faydalı olabilir! Asrın
bisikletçisi olarak sportif yaşamı ve başarı-
ları gençlere örnek gösterilen ve doping yap-
tığı için 7 Fransız Bisiklet Turu şampiyon-
luğu elinden alınan ABD’li bisikletçi Lance
Armstrong’un neyini örnek gösterebilece-
ğiz? Aynı zamanda Armstrong’un yol bisik-
letinin en önemli yarışı kabul edilen Fransa
Bisiklet Turu’nu doping yapmadan kazan-
manınmümkün olmadığı şeklindeki açık-
lamasının vahameti ortada değil midir? Ül-
kemizde uluslararası başarı kazanan birçok
sporcumuzun doping cezası alması, bahis
skandalları, şike suçlamaları…
Bugün ulaştığı ekonomik hacim itiba-
riyle spora sadece spor gözüyle bakmak
mümkün değildir. Tüketim endüstrisinin,
mafyanın ve kara paranın en sevdiği liman
spordur. Bu yüzden bağımlılıkla mücadele-
de en önemli destekçimiz olan spor aynı za-
manda bağımlılığın en önemli araçlarından
birine dönüştürülebilmektedir. Bu sebeple
öncelikle gençlerimize, çocuklarımıza spo-
run ve kazanmanın ahlakını öğretmeliyiz.
Atalarımızın sürdüre geldikleri sporlardaki
anlayış ve kavrayışı bir esas olarak gençleri-
mize aktarmalıyız. Ata sporlarımızdan biri
olan okçulukla ilgili anlatılan şu anekdot ne
güzeldir. Kemankeş sırrı da denilen bu usul,
kazanmanın ve başarının içselleştirilmesin-
de ve rakibe saygıda önemli bir düsturdur.
Okçular bütün eğitimlerini tamamladıktan
sonra hocaları en son onların kulağına ke-
mankeş sırrı denen Enfal Suresi’nin 17. aye-
tini okurlarmış: “Attığın zaman onu sen at-
madın. Allah attı.”
Sporu, ruh ve beden sağlığı elde etme-
nin, meşru eğlenme ve dinlenmenin, ba-
ğımlılıktan uzak kalmanın bir aracı olarak
gören nesillere ihtiyacımız var. İşte o za-
man, spor sadece spor olacaktır!
prof. dr. m.İhsan karaman
Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı
1,2,3,4,5,6 8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,...84
Powered by FlippingBook