Bazı kesimler tarafından geleneksel kültürü bozduğu
görüşüyle eleştirilen yeni medya, kimilerince tüketim
kültürünü körükleyerek, bilinçsizlik ve akıl dışılık
noktasında değerlendirilebiliyor. Yeni iletişimdüzeninin
bireye farklı topluluklarla iletişime girme olanağı tanıdığını
düşünenler de az değil. Tamda bu noktada bireylerin
katılımcı bir yapıdan yoksun, sadece tüketimpiyasasının
üyeleri olarak sınırlanması günümüzün sorunlarından biri
olarak karşımıza çıkıyor.
MERKEZ-ÇEVRE İLİŞKİSİ
Erciyes Üniversitesi ÖğretimÜyesi Prof. Dr. Hamza
Çakır, teknolojik gelişmelere direnmeninmümkün
olamayacağının altını çizerek, dünyada iletişimalanındaki
yayılmanın pek çok konuda olduğu gibi, gelişmiş ülkeler
ve geri kalmış ülkeler denkleminde ilerlediğini söylüyor.
Bu anlamda yeni iletişimaraçlarının 'anlamlandırılması'
toplumun geçirdiği süreçle doğrudan bağlantılı: "Gelişmiş
ülkeler hep yönlendirici konumunda, yeni iletişim
teknolojilerinin üreticisi ve dağıtıcısı olarak karşımıza
çıkıyor. Konuyamerkez-çevre ilişkisi bağlamında
yaklaşıldığında, çevre ülkelerde henüz bu teknolojileri
fiilen hayata geçirecek altyapının, sermaye birikiminin
ve entelektüel bilgi birikiminin oluşmadığı gözlenmekte.
Buna ek olarak, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde
yaşayan insanlar, Batılı ülkelerin geçirdiği yazılı kültür
dönemini doyasıya yaşamadan görsel kültürün
egemenliğine geçiş yaptığından, bu tür toplumlarda
yerleşik bir yazılı kültür geleneği oluşmuyor. Dolayısıyla
bu insanların yeni iletişim teknolojilerini anlamlandırarak
yaşama geçirmesi ve bunları amaca uygun verimli bir
şekilde kullanmaları sorunlu olabilir. Uluslararası ortamda
ülkeler bazında bu sakıncalar yaşanırken, ülkeler içinde
de çoğu zaman bu çarpık yapı kendini gösteriyor. Kişiler
ve bölgeler arasındaki uçurumun giderek azalması, tüm
toplumkesimlerinin yaşamdüzeyinin yükseltilmesi
için bireysel olarak yapılacaklar yanında hükümetlerin
ve yerel yönetimlerin alacakları önlemler de var. Bilgi
toplumu olmak ve gelişmiş ülkeleri yakalamak için ön
koşul bilgiye erişmek ise, bu imkanı bulunmayanlar için
ortamve fırsat oluşturulmalı ve yurdun her yanında
ucuz, hızlı iletişimaltyapısının yaygınlaştırılması gerekli.
Bu teknolojiyi ve altyapıyı kullanmak özendirilmeli, satın
alma ihtimali olmayanlar için halka açık erişimnoktaları
oluşturulmalı, böylece halka bu teknolojiyi kullanma
becerisi kazandırılmalı."
KİTLE İLETİŞİMARAÇLARININ İŞLEVLERİ
Kitle iletişimaraçlarının (KİA) tümü hiç şüphesiz toplum
üzerinde olumlu ve olumsuz güçlü bir etkiye sahip.
Medyanın, ulusal ve uluslararası sorunların çözümü,
toplumun eğitilmesi ve bilgilendirilmesi, kültürün
geliştirilmesi, bireyler arasında sağlıklı iletişimin
kurulması, toplumda barış, huzur ve daha insani bir
düzenin sağlanması gibi işlevler üstlenmiş olmasına
rağmen, kimilerinin birçok sorumluluğu ve etik ilkeleri
yerine getirmediği, tam tersine birçok toplumsal soruna
kaynaklık ettiği günümüz gerçeklerinden biri. Oysa ki bu
araçların demokratik toplumlarda üstlenmesi gereken
işlevler UNESCO’nun ‘McBride Raporu’nda sekiz ana
başlık altında sıralanmış. Bunların ilki, haber ve bilgi
sağlama işlevi olarak öne çıkıyor.
yesilay.org.tr
13
YEŞiLAY
•
HAZİRAN 2015