Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  55 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 55 / 84 Next Page
Page Background

verelim: Yazar oturduğu zaman

yoğun bir dikkatle yazıyor olsa

bile okurların, yayınevinin

beklentilerini göremiyorsa

konjonktürü anlamıyorsa

Goleman’ın teorisine göre odak

anlamında güçlü değil. İyi bir

yazar gündemin, trendlerin

farkında olmalı. Odak kendi

alanındaki her şeyi görebilmek

demek aynı zamanda... Savaş

durumunda mesela, bir

denizaltının düşman gemilerinden

haberdar olmak için kullandığı

radarı ne kadar iyi çalışıyor olursa

olsun, yanlış yöne dönükse olan

bitenden haberdar olamayız.

İçe dönük ya da dışa dönük

olmanın odaklanmadaki rolü ne?

Her ne kadar batı kültürü dışa

dönük insanları lider olarak popüler

hale getirse de dünyada en çok etki

yaratmış liderler neredeyse her

zaman içe dönük olanlar…Ghandi,

Steve Jobs, Bill Gates gibi…

Yaşadığımız dönem odağımızı

nasıl etkiledi?

İçinde bulunduğumuz bilgi

çağında odaklanma en mutsuz

dönemini yaşıyor diyebiliriz. Odak

eksikliği sinsi bir şekilde çağın

gerçeklerinden, egolardan dolayı

gelişip büyüyor.

İnsan bir şeye odaklanmak

istediğinde neden dağılır?

İnsan beyni bir şeye

odaklandığında dikkat dağıtıcılar

cazip gelmeye başlar. Normalde

cazip gelmeyen basit aktiviteler

daha keyifli algılanır. İnsanın,

bu durumun farkında olması ve

içgüdülerine karşı koyması gerek.

Bunu sağlamanın yöntemi

nedir?

Kendini motive etmek için iş

bittiğinde yaşayacağı mutluluğu

hayal edebilir mesela...

İnsanın kendine odaklanmasını

da üçe ayırıyor Goleman.

Birincisi, kendi içimdeki

duygularımı ölçebilmem,

anlayabilmem. İkincisi,

dıştan gelen etkileri reddetme

iradesi. Genelde iradeyle odağı

birbirine yakın kavramlar olarak

düşünmeyiz. Oysa Goleman’a

göre, odağın merkezinde irade

yer alıyor. Odağın birinci modülü

olan özdenetimin içerisinde

en çok iradeden bahsediyor.

İkincisi, empati diyebileceğimiz

başkalarına odaklanma. Burada

da üç ayrı başlık var. Başkalarının

duygularını anlayabilme, ki bunun

bilişsel empati yönü var. Yani

başkalarının düşünce çerçevesini

anlayabilmeye odaklanma

diyor. Çünkü bunu anladığımda

karşımdakiyle daha doğru iletişim

kurabiliyorum. Üçüncüsü,

bakış açını ve hangi duyguları

tecrübe ettiğini bilip benden ne

beklediğini anlayabilmem; buna

da ‘empatik kaygı’ deniliyor.

Özetle duygularını, bilişsel olarak

bakış açısını ve senin benden ne

beklediğini anlamalıyım.

Genelde dış faktörlerden

etkileniyoruz. Goleman dış

faktörleri nasıl açıklıyor?

Odağın bir diğer aktörü, dış

dünyaya odaklanmak. Bir işin

başında konsantrasyonunuz

bozulmadan kalmanız sizin iyi

bir odak sahibi olduğunuzu

göstermiyor. Bu ne demek?

Bir yazar çerçevesinden örnek

“İçinde

bulunduğumuz bilgi

çağında odaklanma

en mutsuz dönemini

yaşıyor diyebiliriz.

Odak eksikliği sinsi

bir şekilde çağın

gerçeklerinden,

egolardan dolayı

gelişip büyüyor”

Örgün eğitim sisteminde başarılı olmak için iyi okuma becerisi mi

daha çok kullanılır ve gelişir, yoksa iyi dinleme mi?

Araştırmalar, konuşmahızımızın -ortalamadakikada125kelimedir bu-

düşünme hızımızın çok altında olduğunu gösteriyor. Bu yüzden biri

konuşurken beynin yorum yapabilecek, muhakeme yapabilecek vakit

bulduğunu, kötüdinleyiciler olma sebeplerininbaşındabunungeldiğini

söylüyorlar.Birikonuşurkennedemekistediğinianladığımızıdüşünerek

dinlememeye,yorumyapmayahattasöyledikleriyleilgilinediyeceğimizi

kurgulamaya başlıyoruz. Hepimiz nefes alabiliyoruz ama iyi nefes ala-

bilmek başka bir şey. İyi dinleme de böyle... Berkeley’den Psikolog Dac-

her Keltner’in araştırmasına göre, şirket içerisinde insanlar yükseldikçe

çalışanlarının sözünü kesme eylemini daha kolay yapıyorlar; hatta göz

göze gelme konusunda daha cimri oluyorlar. Öyle anlaşılıyor ki insan-

lar yükseldikçe egoları yüzünden daha kötü dinleyicilere dönüşüyor.

İnsanlar yükseldikçe dinleme becerisiyle ilgili kaygıları azaldığı için söz

kesebiliyorlar, göz göze gelmeye gerek görmeyebiliyorlar. Oysa organi-

zasyonel başarı iletişimden geçiyor.

DİNLEME BECERİSİ VE ODAKLANMA

EKİM 2017 55