Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  81 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 81 / 84 Next Page
Page Background

yesilay.org.tr

81

YEŞiLAY

EYLÜL 2015

Pek eski bir teşbih çocuğu aile bahçesinin gülü olarak

tavsif eder. Çocuktanmahrumailelerde samimiyet

daima tehlike içerisindedir.

Bilhassamemleketimizde çocukmeselesi mühim

bir rabıat-i aileviyedir. Zürriyetsizlik yüzünden

talak tehlikesinemaruz ne kadar ailelere rast geliriz.

Hele taaddüt-i zevcat taraftarları bumeseleye

bütün kuvvetleriyle yapışır, davalarını müdafa için

çocuksuzluğumetin bir silah olarak kullanırlar. Bir

ailede çocuk olmayınca kabahat ya erkekte veyahut

kadındadır. Fakat ekseriyetle kısırlığa kadınlarda daha

fazla tesadüf ederiz. Şimdiye kadar aileler arasında

tutulan istatistiklerden kısırlığın yüzde onu nispetinde

ve bunun yüzde sekizinin kadınlara ait olduğu

anlaşılmıştır. Erkeklerde kısırlığın sebepleri olmak

üzere ilk safta belsoğukluğu, husyelerde iltihap, azay-ı

tenasüliyedeki bozukluk ittihamedilmektedir.

Kadınlara gelince bu sebepler çoğalır. Kızlarımız 13-14

yaşında ilk adetini görürler. Bu zamandan itibaren

doğurmaya istidat kazanırlar. Adet görme40-50

yaşları arasında nihayete erer.

Bu yaştan sonra adet görmek pek nadirdir. Tabi

surette kadının hayzındanmahrumiyeti kısırlığına

sebep olur. Fakat bizimburada bahsetmek istediğimiz

kısırlık henüz doğurma yaşında olanlara aittir.

Şimdiye kadar yapılan tetkikat ilk safta kadın azay-ı

tenasüliyesindeki gayr-i tabilikleri ittihamediyor. Bu

suretlemünasebet-i tabiiye icrasına imkan olamaması,

keza tabi münasebetinmuntazamolarak yapılmaması,

tenasülü adem-i iktidar, rahimde bir hastalık, rahimin

olmayışı yahut vaziyetinin inhirafı, rahimde büyüyen

urlar. Rahimyolunda veyahut yumurtalıklardaki

bozukluklar, bel soğukluğu, frengi gibi hastalıklar

kadında kısırlığın belli başlı sebepleridir. Bu arızaların

birçoğu tedavi ile izale olunabilir. Böyle bir hal vukuunda

kadın ve erkek beraberce kadın hastalıklarına bakan

doktoramüracaat etmelidir.

LokmanHekim

HİLAL-İ AHDARTAKVİMİ

ZabıtamızınŞayan-ı Şükran Faaliyeti: Bu haftaki

takvimimizin fakirliğini iftiharla ilan ediyoruz. Edib-i

MuhteremSüleymanNazif Bey6Nisan tarihli “Yeni

Türk” gazetesinde “Orada daÖyle” sernamesiyle

yazdığı makalede vukuatın çoğalmasını Men-i Müskirat

Kanunu’nun ilgasına atfedenlerin iddialarına pek ihtimal

vermediğini, bunun daha ziyade zabıtanın zaafına ait

olduğunu, İngilizlerin işgali esnasındaArapyanHanı

korkusuyla sarkıntıların azaldığını müdafaa ediyor.

Fakatmesele hiçbir vakit SüleymanNazif Bey Efendi’nin

iddia ettikleri gibi değildir. İngiliz işgal eylemi esnasında

İstanbul Rumpalikaryaları, Moskof kaçakları tarafından

birmeyhane şehri haline çevrilmişti. Namuslu adamlar

akşamdan sonra sokağa çıkamıyorlardı. Bilaharemilli

idare ve onun feyizli kanunu İstanbul’da tatbik edilince

bu vukuat gereği gibi tenakus etti. Mübarek kanun’un

ilgasıyla beraber daha şedit bir aksülamel olarak zabıta

vakayı çoğaldı. Bu resmi istatistiklerlemüeyyettir. Bu defa

büsbütün içki yasak edilmekle beraber aleni içilmesinin

ve sarhoşluğun kanunenmen edilmesi, EkremBey gibi

azimkâr bir polismüdürünemalikiyetimiz sayesindedir. Bu

sayede İstanbul yeniden sükûna kavuşmuştur.

Reisicumhur Hazretlerinin Takrir-i SükunKanunu

münasebetiyle neşrettikleri beyannamede sarhoşlar için

İstiklal Mahkemesini işaret etmesi de ayyaşlar üzerinde

canlı tesirat hasıl etmiştir. İstanbul’da böyle olduğu gibi

Anadolu’da da alenen işret istimali yasak edildikten beri

her taraf sükûna kavuşmuştur. Yalnız büsbütünmen

edilmediği için ara sıra evde içenler cıvıtıyorlar. İnşallah

bu tatlı ve nezih sükûnet ebediyen devameder. Bir gün

olupmemnuiyet-i katiye kanunu iade edilir. Geçen on beş

gün içinde sarhoşluk yüzündenmühimbir vaka tahaddüs

etmemiştir. Tabi bu hususta ramazanın da dahli vardır. En

ileri gelen ayyaşlar bile ramazan hürmetine içmezler. Fakat

ne olur bu imsak büsbütün devametse!..

* Hilal-i Ahdar, YeşilayCemiyeti’nin ilk ismidir. Aynı

zamanda 1925yılından bu yana yayınlananYeşilay

Dergisi’ne de adını vermiştir.

Hilal-i Ahdar, 13 Mayıs 1341 (1925)*

KADINLARDA KISIRLIK

FAİDELİ SÜTUNLAR