Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya BölümüÖğretimGörevlisi
İsmail Hakkı Polat, günümüzde teknoloji bağımlılığını rakam-
larlaanlatıyor…
2014 yılı başında yayınlanan istatistiklerden yola çıkarak 77
milyonluk toplam nüfusumuzun yarısına yakınının (37 mil-
yon) internete girdiğini görüyoruz. Bu 37 milyondan daha
çarpıcı bir istatistik ise, 26 milyon kişinin internete her gün
girdiği… Yani ülkemizde her üç kişiden biri her gün internette.
‘Peki, bu26milyonkişi internettehergünnekadarvakithar-
cıyor?’ sorusunun yanıtı ise ilginç. Kleiner Perkins tarafından
yayınlanan Internet Trends 2014 raporuna göre, bir Türk kul-
lanıcısı her günortalama280dakikalık (yaklaşık4,5saat) bir
zamandilimini bilgisayar, cep telefonuya da tablet üzerinden
internete girerek geçiriyor. Türkiye bu kullanım miktarı ile
dünyada 18’inci sırada.
İki tip internet kullanımı var
Peki bu kullanımlar hangi amaçla yapılıyor? İsmail Hakkı Polat,
burada da karşımıza iki kullanım tipinin çıktığını söylüyor. “İlki
birey, kurumya da kuruluşların internet üzerinden ticari, sos-
yal,kültürel,vb.birfaydayarattıklarıve internetortamınınüre-
timlerine doğrudan ya da dolaylı katkı sağladığı üretimağırlıklı
kullanım. Bukullanımaörnekolarakbilgisayar, cep telefonuya
da tablet gibi cihazlar üzerinden kitap okuyan, ders çalışan,
blogunda duygu ve düşünce paylaşan, bilgi, içerik ya da proje
üreten,ticari/kültürelhertürlüüretiminintanıtımınıyapan,şir-
ketinin iş sürecini internet sayesindedahaverimli ve rekabetçi
biryapıyadönüştürenkullanımları sayabiliriz. İkinci tipkullanım
ise, yukarıdaki tanımın aksine internet ortamında temel bir
faydahedeflemeden, zamandoldurmayadayalı tüketimağır-
lıklı kullanım. Saatlerinnasıl geçtiğini anlamaksızınoyunoyna-
mak, online video izlemek, yazılı ya da görüntülü sohbet et-
mek, internet üzerinde belli bir amaç gözetmeden gezinmek
gibi eylemleri butüketimolgusunun içindedeğerlendirebiliriz.”
Üretim-tüketimdengesi çokönemli
Konunun püf noktasına gelince… Esas amaç, internetin den-
geli, dolayısıyla bilinçli kullanılmasını sağlamak. Peki bu nasıl
olacak? İsmail Hakkı Polat, dengeyi nasıl sağlamak gerekti-
ğini şöyle anlatıyor: “Bireylerin sürekli üretim yapmasını ve
hiç tüketim yapmamasını beklemek kuşkusuz gerçekçi bir
yaklaşım değil, ancak üretken bir toplum olmanın yolu, tü-
kettiğinden fazlasını üretmekten geçiyor. İnternet üzerinde
bireylerin web sitesi, arama motoru, blog, wiki, sosyal medya
ve mobil uygulama gibi yeni medya araçları üzerinden üretim
ve tüketimyapılabildiğini görüyoruz. Bunların hemen hepsin-
de üretim-tüketim dengesi belli ölçülerde korunurken özel-
likle sosyal medya platformlarında bu dengenin ağırlıklı olarak
tüketimden yana bozulduğunu görüyoruz. Özellikle dünyanın
en büyük platformu Facebook’un siber ağlar üzerinde, adeta
sanal bir tüketimmerkezi hatta sanal bir AVMgibi konumlan-
dığını ve bu bağlamda bir problemli kullanım örneği yarattığı-
nı söyleyebiliriz. Türkiye’deki internet kullanıcılarının hemen
hepsinin bir Facebook hesabı var ve buradaki ağırlıklı kullanım
sohbet, oyun, mesajlaşma gibi eylemler üzerine kuruluyor.
Ticari kurumve kuruluşların ürün ve hizmet tanıtımlarının yo-
ğun kullanımı da göz önüne alınınca, özellikle yeni kuşak için
problemli kullanım riski hayli yüksek bir platform. Yine online
oyun ve video platformlarının da problemli kullanım riski ta-
şıdığı söylenebilir. Bu bağlamda öncelikli yapılması gereken
şey, buradaki tüketimdinamiğininproblemli kullanımevresine
geçmesine izin vermeyecek bir farkındalık ve bilinç ortaya çı-
kartmak.”
Farkındalıkvebilinçnasıl oluşur?
İsmail Hakkı Polat, “Farkındalık ve bilinç çok çeşitli yollarla
oluşturulabilir.” diyor ve ekliyor: “İlkokuldan üniversiteye her
kademede belli bir akış çerçevesinde müfredata konulacak
yeni medya okur-yazarlığı dersleri, enkapsamlı çözümolarak
karşımıza çıkıyor. Ancak bu eğitimleri kuru, ciddi ve mesafeli
bir içerikten oluşan teorik bilgi aktarımı olarak planlarsak bu-
nun tamaksi sonuç vermesi kaçınılmaz. Keza sosyal medyayı
yasaklamak da, tüketimodaklı problemli kullanımlarda en son
yapılacak şeydir ve sonuçları çok daha büyük sorunlara yol
açabilir. Tarihin başlangıcından bugüne eğlence, oyun gibi tü-
ketim olgularının her zaman iş, çalışma gibi üretim olguların-
dan daha tercih edilebilir olduğu gerçeğinden de yola çıkarsak
yapılması gereken, farkındalık ve bilinçlendirme eğitimlerinin
daha oyunsal, eğlendirici ve hayatın içinden uygulamalarla
desteklenenbir biçimesokulmasıdır.”BukapsamdaYeşilay'ın
Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı (TBM) kapsa-
mında yaş grubuna göre vermiş olduğu teknoloji bağımlılığı
eğitimleri önleyici vekoruyucubir çalışmaniteliğindedir.
48saatliksosyalmedyadiyeti çalışmasınagöre…
Öğrencileriyle 48 saatlik sosyal medya diyeti çalışması yapan
Polat, sonuçları şu sözlerle anlatıyor: “26 öğrencime sosyal
medya platformlarından 48 saat süreyle uzak durmalarını ve
pes etseler bile o yarı kaldıkları süre boyunca duygu ve düşün-
celerini bir günlük formatında yazıp bana göndermelerini iste-
dim. Öğrencilerin 11’i 48 saat dolmadan diyeti bıraktı ama oku-
duğum günlüklerden hepsinin sosyal medyanın hayatlarındaki
yerini ve ona ne derece bağlı bir hayat sürdüklerini idrak ettik-
lerini, ilerleyen günlerde çoğunun kullanımlarının daha bilinçli ve
hatta sorgulayıcı hale geldiğini gözlemledim. Üstelik diyeti bir
oyungibialgıladıklarından içselleştirmeleridekolayoldu.”
RAKAMLARLA İNTERNETKULLANIMI
yesilay.org.tr
18
YEŞiLAY
•
EYLÜL 2016
DOSYA