Meşhur
Aldırma Gönül
şarkısının sözlerini de Sabahattin
Ali, Sinop Cezaevi’nde yazdı. Siz de söylediniz mi o tür-
küyü?
Cansel Elçin:
Hem de nasıl! (gülüşmeler) Filmde de zaten
İsmail bir nevi başın öne eğilmesin, ağladığın duyulmasın
demek istiyordu hem kendine hem ailesine… Ve de asla
pes etme!
GENÇKEN YAŞLILIĞIMI GÖRDÜM
Filmde hem 80’leri yaşıyoruz hem günümüzü. Sera
Tokdemir’i bir genç görüyoruz, bir yaşlı… Bugüne kadar
yaptığımız dizi, film çalışmalarında yaşlı görünümü ver-
mek için kullandığımız maskelerle rolü yaşatmaya çalış-
mışızdır. Sizin için de ağır bir çekim olmuştur bu muhak-
kak. Başarılı olduğunuzu hissediyor musunuz?
Sera Tokdemir:
Başarılı oldummu, seyirci gözüyle na-
sıl değerlendirilir, gerçekten bilmiyorum. Bunu ben de
izleyince göreceğim. Ama ben yaşlandığım sahnelerde
sesimi şöyle ayarlayım, beden dilim böyle olsun diye
hareket etmedim. Omaske yüze girince ruh hali de
ona döndü doğal olarak. Mesela yavaş hareket ettiğimi,
ruhumla hareket ettiğimi fark ettim. Yaşlılık sahneleri
için dört-beş saat süren bir hazırlanma sürecimiz vardı.
Zordu ama çok ayrı bir tecrübeydi benim için.
Benjamin
Button'ın Tuhaf Hikâyesi
filmini çok severek izlemiştim.
İzlerken de böyle hissetmeyi çok isterim demiştim.
Oyunculuğun ve bu filmin de avantajı bu oldu benim için;
gençken yaşlılığımı gördüm.
Ahmet’e hep mücadeleci olmayı, pes etmemeyi öğ-
rettiniz. Bu gençlerimiz için de önemli bir mesaj. Çünkü
hazıra alışmış, zorluğa karşı çabuk yılan bir gençliğimiz
var. Kolayın yanında zorluğun da olduğunu, zorluğa da
göğüs germesini bilmesi gerektiğini çocuğunuza nasıl
söylerdiniz?
Sera Tokdemir:
Benim bir oğlum var. Boran kendine
güvenen bir çocuk. Hem ne demek güvenmeyecek,
kızarım yoksa! (gülüşmeler). İşin şakası; bazen okulda
yaşadığı olumsuz bir olayı anlatıyor bana. Nasıl dav-
ranması gerektiği hakkında yardım istiyor. Ben de onu
Eşsiz manzaralar ve tarihi
mekanlar bizi bekliyor
27 Mart itibariyle film vizyona girdi. Yılın dram
filmine aday olan
BizimHikâye
’de herkes
kendinden bir şeyler bulacak. Çünkü herkesin
o dönemden kalan yaraları, hüzünleri, ayrılıkları
var. Sinop, Rize, Trabzon’un eşsiz manzaralarına
sahip bölgelerinde ve İstanbul’da Süleymaniye,
Sultanahmet gibi tarih kokan mekânlarında
yapılan filmin çekimleri sekiz haftada tamamlandı.
Filmin yüreklere dokunan müzikleri de Mustafa
Ceceli’ye ait. Bir ihtilalin kelepçesini yiyen İsmail
ve ardından umut ve inancın verdiği güçle ayakta
kalmaya çalışan bir aile var... Ahmet’in babasının
günlüğüne sahip olmasıyla birlikte, babasının
cezaevinde geçirdiği üç seneyi onun gözüyle
yaşaması, babasının hakkı için mücadele ederken
bir yandan da ailesinin yaralarını iyileştirmeye
çalışması filmin duygusunu doyasıya yaşatıyor
bizlere. Bu anlamda izlenmeye değer olan
Bizim
Hikâye
Necip Fazıl Kısakürek’in Sinop Cezaevi’nde
kaldığı zamanlarda yazdığı şu mısraları getirdi
hatırıma:
Dua, dua eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu
İplik ki incecik, örer boşluğu
Ana rahmi zahir, şu bizim koğuş
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım; davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
Ve asla pes etme!
olması gerektiği gibi, doğru bir şekilde yönlendiriyorum
ve şunu asla unutmamasını istiyorum: Kendine güven!
Cansel Elçin:
Çocuğum yok ama nutuk çekerek, “Bunu
yap”, “Şunu yap” diyen biri olmammuhtemelen. Ben
onunla arkadaş olmayı isterim. Onu çok sevmek üze-
rinden giderim. Baba-oğul ilişkisi olmasın. Zaten babalık
doğal olan bir şey olduğu için onunla arkadaş olmak is-
terim. Benim için onunla beraber hareket etmek önemli.
Onunla beraber sorgularım; şöyle mi yapsak, bunu yap-
sak böyle mi olur acaba, sence ne yapmalıyım der, onu
da çözüm üretmeye dahil ederim. Yeğenim var ve biz
böyle takılıyoruz.
yesilay.org.tr
51
YEŞiLAY
•
NİSAN 2015