

HEP BİRLİKTE
GÜLÜMSEMEK İÇİN
Gül Nine ve ailesi akşam yemeğini yemişlerdi.
Can’ın babası sofrayı toplamaya yardım
ettikten sonra “haber saati” için televizyonun
karşısına geçmişti. Can, yemek masasında resim
yapmaya koyulmuştu. Ekranı görebiliyor ama
haberleri dinlemiyordu. Belki de resim yaptığı
için görüntüler daha çok dikkatini çekti. Can,
haberler değişik olsa da haberlerin ortak bir
tarafları olduğunu fark etti.
“Çoğu insanın yüzü asık. Gülen insanlar nereye
gitti acaba?” diye geçirdi içinden.
Gül Nine elindeki meyve tabağını masaya bıraktı.
Can’ın başını okşayarak: “Ben de heveslendim
şimdi. Fazla kağıdın varsa ver de bir resim de
ben yapayım.” dedi.
“Olur tabi, sevinirim.” dedi Can, bir kağıt uzattı.
“Nineciğim, gülen insan resmi çizmek kolay. Peki
ya insanlar hep gülsün istersek. Bu nasıl olur?”
diye sordu.
“Hem çok zor hem de çok kolay. Tüm insanların
birlikte başarabileceği bir durum. Her birimiz
“bencillik” duygusundan kurtulduğumuzda,
etrafımızdakilerin yüzleri daha çok güler.” dedi
Gül Nine.
Can, “Ne ilgisi var ki bunun bencillikle?” diye
sordu.
Gül Nine, “Hep kendi isteklerini ve çıkarlarını
önemseyen biri, aslında endişeli ve mutsuz olur.
Düşünmeden davrandığı için insanları üzüp
mutsuz eder de ondan.” diye cevap verdi.
“Haklısın.” dedi Can.
Gül Nine, “Peki, tam tersini düşünelim:
Dünyada sadece kendimiz varmış gibi
değil de çevremizdekileri de düşünerek
hareket edersek... İşte o zaman mutlu olur ve
mutlu ederiz. Çünkü saygı ve sevgi çoğalır.
Birbirimizle yardımlaşırız. Sevinçlerimizi ve
üzüntülerimizi paylaşırız. Yalnız olmadığımızı ve
sevildiğimizi hissettiğimiz bir dünyada
yaşamak! Gülümsemek için başka neye ihtiyaç
var ki?” diye ekledi.
O akşamki sohbetlerinden sonra Can, “bencillik”
üzerine çok düşündü. Artık daha fazla
düşünerek hareket ediyordu. Kolay olmuyordu.
Ama birinin kalbini incitmektense böylesi daha
güzeldi.
12
Mavi Kırlangıç - Şubat