AĞUSTOS 2017 35
Ebru sanatıyla meşgul
olmanın sosyal hayatımıza
ve kendi iç dünyamıza ne
gibi olumlu yansımaları
olur, talebelerinizde neler
gözlemliyorsunuz?
Yüzlerce öğrenci ile aynı tekne
başında bulunmak elbette
birçok gözlem yapma fırsatı da
tanıyor. Bu gözlemlerimden ve
kendi deneyimlerimden yola
çıkarak Ebru’nun birçok faydası
olduğunu söyleyebilirim. Her
şeyden önce Ebru yapan kişi
iletişim kurmayı öğreniyor,
iletişim yollarını genişletiyor.
Çünkü Ebru tek kişinin
yaptığı bir sanat olsa da çoğu
kez aynı tekneyi birden çok
kişi paylaşıyor. Bu paylaşım,
kişilerin iletişimini ve
duygudaşlık (empati) yeteneğini
güçlendiriyor. Kendini ifade
yönünden de kişiye kolaylık
sağlıyor. Ortaya kendini ifade
eden çalışmalar koyabilen
kişilerin, kendine olan güvenleri
de artıyor.
Ebru’daki bir diğer önemli
nokta da son dakikaya kadar ne
çıkacağını bilmiyor ve kontrol
edilemiyor olması. Kullanılan
içinden süzülüp gelen, zaman
geçtikçe farklı kültürlerle daha
da güzelleşen ve sırrına vakıf
olmak şöyle dursun bizim
için gizemini hâlâ koruyan
Ebru sanatı, Hikmet Hoca’nın
da dediği gibi “bir sonsuzluk
armonisi”. Çocuklar için de
“zengin bir içsel yolculuğun”
en özel araçlarından biri
olan Ebru’yla yolunuz bir kez
kesiştiğinde bambaşka bir
dünyanın kapıları da açılmış
oluyor. Orada bizi nelerin
beklediğini Hikmet Barutçugil’e
sorduk…
Teknolojinin gelişmesine ve
neredeyse tüm hayatımızı
ele geçirmesine karşın
geleneksel sanatlara yönelim
eskiye nazaran giderek
artıyor. En büyük ilgiyi de
kuşkusuz ki Ebru sanatı
çekiyor. Bu durumu nasıl
yorumluyorsunuz?
Kültür ve sanatta ‘Globalist’
(küresel) düşünme, insanları
biraz sıkmaya, usandırmaya
başladı. Dünyanın her
yerinde aynı veya çok benzer
şeyleri görmek artık kimseyi
heyecanlandırmıyor. Yerel ve
farkı kültürlere, genetiğe bağlı
olarak gelişen geleneğe, kökleri
sağlam kadim düşüncelere
hasret kalanlar eskilere
yönelerek onların yaşatılmasını
ve güncellenmesini aradılar.
Bu durum sadece bizde değil
tüm dünyada da hissedilen
bir olgudur. Ebru’nun nasıl
yapıldığını öğreten ilk
bilgiler 1608’de yazıldığı
bilinen küçük bir kitapçıktır.
Nerdeyse 400 yıldır hiçbir
başka kaynak bulunamamıştır.
1973 yılında gönül verdiğim
Ebru sanatının gizli kalmış
bilgilerini paylaşarak ve sanata
güncellik-yenilik katarak hayal
bile edemeyeceğim boyutlara
ulaşıldı. Bilginin paylaştıkça
bereketlendiğine inandığımdan
bugüne kadar 37 kitabım
yayınlanmıştır.
Sanat ve güzelliklerle uğraşmak,
huylarda son derece olumlu gelişmelere
neden olmaktadır. Öfke, nefret, kırgınlık
gibi birçok istenmeyen duygulardan
korunmuş hatta kurtulmuş olunur.
“Ebru sayesinde yüzde
yüz kontrol
edememenin aslında
bir dezavantaj
olmayabileceğini
öğreniyoruz. Harika
sonuçlar almak için
muhakkak tüm süreci
kontrol etmemiz
gerekmediğini, eğer
üzerimize düşeni
yaparsak geri kalanın
bizi tehdit etmektense
anlamlı bir bütün
oluşturmak için
aslında bize yardımcı
olduğunu
öğreniyoruz.”