Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  37 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 37 / 84 Next Page
Page Background

ARALIK 2017 37

Peki,

uykusuzluk

hangi sorunlara

yol açar?

Grip

olduğumuzda

da kendimizi

uykulu hissederiz

ve uyumaya ihtiyaç

duyarız. Bunun

nedeni nedir?

Günümüzde

sık rastlanan

hastalıklardan biri

de uyku apnesi.

Nedir uyku

apnesi?

Huzursuz

bacak

sendromuyla

uykusuzluk

arasındaki ilişkiyi

anlatır mısınız?

Uykuyla

ilişkili sağlık

sorunları, hemen

hemen tıbbın tüm alanlarını

ilgilendiriyor. Örneğin; felç ya da

astım krizleri gündüz yerine gece

ya da sabaha karşı uykuda daha sık

görülür. Muhtemel sebep, uykuyla

ilişkili olarak değişen kalp hızı ya da

hormonal düzey değişiklikleridir.

Uykusuzluk, bazı epilepsi

türlerinde nöbet gelişimini

de tetikler.

Uykuyu

düzenleyen sinir

hücreleriyle bağışıklık

sistemi arasında yakın

bir ilişki var. Vücudumuz,

bulaşıcı hastalıklarla mücadele

ederken sitokin adı verilen

bazı kimyasallar üretir.

İşte bu stokinler, aynı

zamanda güçlü uyku

uyarıcılarıdır.

Uyku

apnesi, horlama

sırasında solunum

durmasıdır. Geceleri oksijensiz

kalmak, sabahları baş ağrısına ve

gün boyu yorgun hissetmeye yol

açabilir. Bilişsel işlevlerin zayıflaması, kan

basıncı artışı, kalp ritim düzensizlikleri

gelişebilir. Uyku apnesi, felç ya da kalp

krizi riskini belirgin biçimde arttırır.

Tedavi edilmemiş uyku apnesi

hastalarında trafik kazası

yapma riski 3 kat artar.

Huzursuz

bacak sendromunu,

özellikle uyku sırasında

bacaklara giren kramplar, uyuşmalar,

çimdiklenmeler ve karıncalanma hisleri

olarak tanımlayabiliriz. Hasta, devamlı

olarak bacaklarını oynatma ihtiyacı duyar.

Huzursuz bacak sendromu, herhangi bir

yaşta görülebilir. Kansızlık (demir eksikliği

anemisi), gebelik ve şeker hastalığı

bu duruma zemin hazırlar. Bir

börokimyasal uyarıcı olan dopamin

benzerlerinin verilmesiyle ise

hasta rahatlar.

Gün içinde şekerleme

yapıyorsanız bunun 30

dakikayı geçmemesine dikkat

edin. Çünkü fazlası gece

uykusunu olumsuz etkiler.

Yatmadan önce kafein gibi

uyarıcılardan uzak durun.

Uykudan 2-3 saat önce yüksek

proteinli bir atıştırmalık,

bir meyve yiyebilirsiniz. Bu

yiyecekler, uyku düzenleyici

hormonların yakımını arttırır.

Ancak uyku ritmini bozduğu

için tahıl ve şekerden uzak

durun. Yağlı, kızarmış,

baharatlı, sirkeli, karbonatlı

yiyecek ve içeceklerden de

kaçının. Egzersiz, iyi bir uyku

kalitesi sağlar. 10 dakikalık

kısa bir bisiklet turu ya da

yürüyüş bile gece uykusu

kalitesini belirgin bir ölçüde

arttırır. Ancak yatağa gidiş

döneminde yoğun egzersiz

yapmayın.

Gün boyu doğal ışığa maruz

kalın. Gece yatak odanız

çok aydınlık olmasın. Uyku

öncesinde yararlı bir gevşetici

alışkanlık edinin. Ilık duş, kitap

okuma, hafif germe egzersizleri

gibi… Uyku öncesi aşırı duygusal

konuşmalar ya da ortamlardan

kaçının. Çarşaf ve nevresiminiz

uygun, yastık ve yatağınız

rahat olsun. Yatak odanız sıcak

hatta ılık değil, serin olmalı.

Vücudu uykuya hazırlayan

işaretlerden biri de çevre ısısının

düşmesidir. Yatak odanızda

televizyon, cep telefonu

gibi ışık ve ses kaynakları

bulunmamalı. Gerekirse koyu

renkli perdeler, pervane, hava

nemlendirici düzenekler,

kulak tıkaçları kullanabilirsiniz.

Elektrikli herhangi bir alet

size bir metreden daha fazla

yaklaşmasın. Gürültülü alarmlar

kullanmayın. Bunlar, vücutta

beklenti anksiyetesi oluşturur.

Yatağınızı sadece uyumak

için kullanın. Yatağa mümkün

olduğunca erken gidin.

Bunun için 23.00 en ideal

saattir. Çünkü 23.00 ile 01.00

arası adrenal sistemimizin

yenilenme zamanıdır. Safra

kesesi de bu dönemde

zehirleri vücuttan atar.

Uyanıksanız zehirler karaciğere

geri döner. Yatağa gidiş

saatinizi değiştirmeyin. Sabah

kalkmanız gereken saatte

kalkın. Yatak çorabı giyin.

Ayaklar vücudun en çok

üşüyen bölgesidir. Yatak çorabı

giymek, gece uyanmalarını

azaltır. Yatmadan önceki son

2 saat içinde dünyevi işlerinizi

tamamen unutun. Mümkün

olduğu kadar az ilaç kullanın.

İlaçların çoğu uyku düzenini

etkiler. İdeal kilonuza inin.

Size dokunan ve gaz yapan

gıdalardan kaçının.

Ruhsal

hastalıkların

çoğunda uyku sorunları

gelişir. Örneğin; depresyon

hastaları sabahın çok erken

saatlerinde kalkar ve tekrar uykuya

dalma isteklerine karşın genelde

bunu başaramaz. Alınan uyku miktarı,

ruhsal hastalık belirtilerinin şiddetini

doğrudan etkiler. Manik depresif

kişilerde uyku yoksunluğu, manik

dönemleri (saldırganlık ve aşırı

aktivite) tetikleyebilir.

Ruhsal

hastalıklarla

uykusuzluk

arasında nasıl

bir ilişki söz

konusu?

Son olarak,

kaliteli bir uyku

için önerilerinizi

öğrenebilir

miyiz?