kültür
Yeşilay
56
etmiyorum. Hayatın bir spor salonu
olduğunu düşünün. Karşımıza
çıkan zorluklar, salondaki
antrenman aletleri aslında.
Onlar sayesinde kas yapıyoruz,
güçleniyoruz. Ben de herkes gibi
defalarca kalp kırıklığı yaşadım.
Süper formüllü bir ruhumuz yok
ki o kırıkları yapıştıralım. Ama iyi
ki de yok çünkü aslında o kırıklar
iyidir. Kusursuz insan robottur. O
sevmediğimiz kusurlar bize onları
giderme, kendimizi geliştirme ve
tamamlama fırsatı verdiği için
aslında bizi daha mükemmel
kılar. Yani kalp kırıklığımızı acı
veren deneyimler olarak değil de,
kendimizi geliştirmemizi sağlayan
fırsatlar olarak düşünebiliriz. Ben
öyle düşünmeye çalışıyorum.
Yaralarımı ve kalp kırıklıklarımı
seviyorum. Daha iyi birine
dönüşmeme vesile oldukları için...
Eşinizle olan aşkınız nasıl başladı
ve evliliğe nasıl gitti?
Şu anda eşimle çok mutlu olmam,
önceden sevgiye ve ümitlerime
dair acı çekmediğim anlamına
gelmiyor. O yüzden acı çeken
insanın halinden de çok iyi
anlarım. Ben kalplerimizin birer
aşk mezarlığına dönüştüğüne
inanıyorum. Düşünsenize gerçekten
de ne kadar çok aşk, sevgi ve vefa
ölüyor kalbimizde. Oysa bizi
incitenlerin cesedini kalpte taşımak
sadece taşıyanı tutsak eder. Yani
bizi... Özgürleşmek ve dönüşmek
için onları rüzgara, suya, denize
bırakmak gerekir... Affetmek,
unutmak değil, acı çekmekten
vazgeçmektir. O yüzden kalpte
biriken cesetleri boşluğa, evrene
bırakmalı... Böylece bizi gerçekten
sevenlere yer açabiliriz. Ben de
eşime öyle yer açtım, kalbimde. Bir
gün orkestramda keman çalmak
için geldi, kalbimi de çaldı.
Yeni projelerinizden ve konser
takviminizden bahsedebilir
misiniz?
Dileyenler, konserlerimle ilgili
tümdetaylara
www.aydilge.netadresinden ulaşabilirler. Beni son
önem vermemem. Popüler olmak ile
popüler olmak için kendinden ödün
vermek farklı şeyler. Popülerlik kötü
de samimiyetsiz bir alternatiflik iyi
mi sanki? Kendimi entel ve alternatif
diye nitelendirip sözde ''tarz'', özde
içi boş işler yapmaktansa, popüler
kültürün göbeğinde kendi müziğimi
yapmayı yeğlerim. “Marjinal” ya da
alternatif görünmek şimdinin en
popüleri... Yani, alternatif müziğin de
pek masum bir yanı kalmadı açıkçası.
O yüzden ne popüler, ne de alternatif
olmak umrumda. Şarkılarımı
kalbimin tam orta yerinden
yapıyorum. Ne yapsamda patlasa,
kiminle polemiğe girsemde hit olsa
diye düşünen bir tüccar değilim ben.
Biraz melankolik, biraz neşeli, bazen
hüzünlü, ama mutlaka umut dolu...
Renkleriyle sonradan oynanmamış,
filtresiz şarkılar yapmaya çalışıyorum.
Çünkü amacımhakiki duygulardan
bahsedip dinleyiciyle hakiki bir bağ
kurmak, onları kandırmak değil.
Yoğun bir turne programınız
var. Uzun zamandır şehir şehir
geziyorsunuz. Yorulmuyor
musunuz?
Müzik beni yormaz, aksine hep
şifalandırır. Hayat içerisinde yoran
şeyler tabii ki var. Tabii ki ben
de yoruluyorum ama asla pes
hasta bir çocukluk geçirdim. Astım
nöbetlerim ağır geçerdi. Nefes
alamazdım. Koşup oynamam
yasaktı. O yüzden çok arkadaşım
da yoktu. Hatta en yakın arkadaşım
bana sürekli su buharı ve oksijen
üretenmavi makineydi. O halde
bile şarkı söylerdim. Müzik benim
şifam olmuştu. Mavi makinem ve
aşkla şarkı söyleyen çocuk kalbim
el ele verip ciğerlerimi iyileştirdiler.
Bundan büyük ilham kaynağı
olur mu? TRT Ankara Radyosu
sınavlarını kazandığımda en
güçlü 30 sesten biri seçilmiştim.
Bilmiyorlardı ki o güçlü buldukları
sesim ve ciğerlerim aslında neler
çekti ve sonunda müzik aşkıyla
iyileşti.
Farklı bir tarzınız var.
Sektörde kendinizi nerede
konumlandırıyorsunuz?
Valla hiç konumlandırmıyorum.
Niye kendime sınır koyayım
ki? Amacım, kaliteli, hayat dolu
müzikler yapmak ve olabildiğince
çok insanla beraber müzik
aracılığıyla şifalanmak. Ne mutlu
bana ki popmüzik dinleyenler de
müziğimi seviyor, alternatif müzik
dinleyenler de... Bu iki farklı kitleyi
bende buluşturan şey de kendimi
konumlandırmamam ve etiketlere
“Yaralarımı ve kalp
kırıklıklarımı seviyorum.
Daha iyi birine dönüşmeme
vesile oldukları için...”