Yeşilay Dergisi-Kasım-946.Sayı-Bağımlılıklar ve Eğitim - page 60

Sıhhi ve İçtimai Şüun*
İzmir’e götürmekte ve orada
kurduğu umumhaneye serma-
ye yapmakta olduğunu yazıyor.
Bu meluna geçenlerde Kadıköy’de zen-
gin bir ailenin henüz sinn-i rüşte varma-
mış bir evlatlığı tuzağa düşürmüş ve kar-
deşine bekaretini bozdurduktan son-
ra İzmir’e götürmüş ve orada para mu-
kabilinde bir umumhaneye mal etmiş-
tir. Arap Saliha yine böyle sin-i rüşte va-
sıl olmamış bir kızı iğfal ederek satış pa-
zarlığı yaparken zabıtanın eline düşmüş-
tür. Bu havadisi okuyunca geçen gün
seyrettiğimiz Molen Ruj (Moulin Rouge)
Kraliçesi ünvanlı sinema filmini hatır-
ladık. Orada Paris’e gelen kimsesiz taş-
ra kızlarını avlayan bir caniyenin mela-
netleri gösteriliyordu. Avrupa şehirlerin-
de bu gibi vukuata pek çok tesadüf edi-
lir. Zabıta-i ahlakiye ırz ve namus soy-
guncularını her yerde şiddetle takip eder.
En serbest memleketlerde aileler genç
kızlarını sıkı bir tarassut altında bulun-
dururlar. Hele akşamın altısından son-
ra bir aile kızı yalnız başına sokağa çı-
kamaz. Çünkü her türlü ihtimal melhuz-
dur. Bizde henüz cinayetlerde otomo-
bil isti’malatı taammüm etmedi. Hâlbuki
Avrupa’da maskeli haydutlar melanetkar
maksatlarını ifa için hiçbir şeyden çekin-
mezler. Kloroform ile uyutmak, sokaktan
geçerken yaka paça otomobille kaçırmak
daima görülen vakaidendir.
Bu hususta zabıta-i ahlakiye ile bera-
ber ebeveyne de mühim vazife terettüp
eder. İçtimai gözle tetkik ettiğimiz za-
man ebeveynin vazifesini her zamankin-
den fazla ağır buluyoruz. Baba ve anne-
nin sıkı kontrolü içtimai hayatımız için
en metin ve emin bir destek olur.
Seyyah Hücumu
İstanbul son ay içinde bir şehri an-
dıran vapurlarla Amerika, İngiltere,
Almanya’dan zengin kafileleri gelmekte-
dir. Her gelişlerinde şehre üç yüz bin lira-
ya yakın para bırakan bu mesut insanla-
ra acaba gıpta etmeyenler var mı?
Himaye-i Etfal Konferansı
Himaye-i Etfalin senelik konferan-
sı geçen hafta içerisinde inikat etmiş. La-
tife Mustafa Kemal Hanım Efendi namı-
na celse Yusuf Kemal Bey tarafından kü-
şat edilerek heyet-i idare raporu kıraat ve
kabul olunmuştur. Gelecek sene için ço-
cuklara sıhhi ve muakkam sütü tevzi et-
mek için bakımevi, sütü kaynatma ve
tevzi mahalleriyle çocuklar muayene ve
tedavihanesi tesisi için bütçeye yüz bin
lira tahsisat vad’ edilmiştir.
Ölüm Şuaı
Elektrik mevceleriyle düşman ordu-
sunu ani bir surette itlaf etmek için ge-
çenlerde bir alet icat etmiş olan Garindel
Matheus bu icadını İngiltere’ye satma-
ya muvaffak olamayarak Amerika’ya azi-
met etmişti. “Ölüm Şuaları” mucidi ahi-
ren Southampton’a gitmiş ve kendisiyle
görüşen gazetecilere İngiltere’nin bu ih-
tiradan istifade etmek fırsatını ebediyyen
kaybettiğini ve Amerika hükümetinin bir
haftalık bir müzakereden sonra ölüm şu-
aları aletini satın aldığını söylemiştir.
Sütlere Su Karıştırılıyor
İstanbul iktisat komisyonu tarafın-
dan tanzim olunan rapora nazaran süt
istihsalatımız tamamıyla İstanbul’da sarf
edilmektedir. Ta’kim edilmiş olan sütler
ise İsviçre ve Amerika’dan gelmektedir.
İstanbul’un sütünü temin eden dört bin
kadar inek ve yüz kadar mandadır. Bun-
ların sahipleri yüz kişidir.
İstanbul civarındaki ineklerden gün-
de 15000 okka ve mandalardan dahi 3-4
bin okka süt alınır. Hâlbuki İstanbul’daki
süt ihtiyacatı ve istihlakı 30 bin okka tut-
maktadır. Bu hesaba nazaran şehrin süt
ihtiyacını tatmine, inekler kadar çeşme-
lerdeki muzırr-ı sıhhat sular dahi karış-
maktadır. Bu hesap pek aşikârdır. Binae-
naleyh fayda ümit edilerek içilen süt için-
de, eğer lüzumu miktarda kaynatılmış
ise mikrop kültürleri bulunduğu mey-
dandadır.
Bundan maada sütler gayr-ı muzır
mevad ile de karıştırılmaktadır. Süt müs-
tahsilleri sütlerini ellerinden 18 kuruşa
çıkardıkları halde, müstahsil ile müstah-
likler arasındaki mutavassıtlar, bu süte
üçte bir miktarında su ilave ettikten son-
ra 30 kuruşa yani safi sütü 30 kuruşa
satmaktadırlar.
İneklerin gıdasını teşkil eden mad-
deler günden güne pahalılaşmakta ol-
duğundan süt müstahsilleri de müşkil ve
zaiyata düşmekte ve inekçilik seri bir in-
kıraza maruz olmaktadır.
İstanbul’daki süt buhranına karşı ye-
gane çare olarak gösterilen şey şudur:
Süt müstahsilleri bir kooperatif şir-
ket yapmalı ve şehrin muhtelif yerlerinde
açılacak süthanelerde ta’kim edilmiş süt-
leri şişeler içinde sattırarak mutavassıtla-
rı ortadan kaldırmalıdır.
Diğer cihetten gayet ehemmiyetli bir
mesele olarak bu süt ineklerinin cihet-i
tedariki vardır. Şimdiki halde, Anado-
lu inekleri bir ıstıfa devresi geçirince-
ye kadar İstanbul’da süt alınan inekler
Romanya’dan gelmektedir. Halbuki Ro-
manya hükümeti, on yaşını ikmal etme-
yen ineklerin ihracına müsaade etmez.
Bu şerait altında İstanbul’a gelen inek-
lerin sütlü zamanları geçmiştir. Bun-
dan daha fenası İstanbul’a gelen inekle-
rin müteverrim olup olmadıklarına da
bakılmaz. Eğer bunlar baytarlar tarafın-
dan hın-i muayenede tüberkülin tatbik ….
(devamı gelecek ayda)
* Önceki sayının devamıdır.
Hilal-i Ahdar, 12 Mart 1341/ 12 Mart 1925,
C:1, No: 4, S:30
ç e v İ R İ
A R İ F Ç İ F Ç İ
Hilal-i Ahdar
58
1...,50,51,52,53,54,55,56,57,58,59 61,62,63,64
Powered by FlippingBook