Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  81 / 248 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 81 / 248 Next Page
Page Background

ve insanlık için, nükleer savaştan

da tehlikeli olduğunun kabulü

ile başlar. Bu kabul, sivil toplum

mücadelesi ve bumücadelenin

örgütlü hali olarak bir sivil toplum

kuruluşu haline gelmekle sonuç alıcı

mücadeleye dönüşür. Sivil toplum

kuruluşu olabilmek, tüm siyasi,

ekonomik, sosyal(tarikat, cemaat

vb) otoritelerden bağımsızlıkla ve

onlara sırtını dayamadan; ancak

aynı zamanda tüm bu örgütlü

yasal ve meşru platform, zemin

ve kuruluşlarla, STK’larla ortak

projeler üretmekle mümkündür.

Bu bağımsızlık kabul ve duruşu ile

proje ortaklığına, az önce saydığım

parantezdeki kuruluşlar ve devlet

otoritesi de dâhildir. Tamamen

sivil, halka ve gönüllülere dayalı,

gönülden amatör bir mücadeledir

önerdiğim ve pratiğim. Amatör

misyonunu profesyonel vizyonu ile

birleştirebilen bir mücadele başarılı

olabilir. Velud üretkenliği ile her

türlü özverinin ana rahmi olan bu

toprakların insanından başka hiçbir

güç ve otoriteye sivil toplumun

ve sivil toplum kuruluşlarının

ihtiyacı yoktur. Aksine mücadele,

bağımlılıklarla mücadelenin önünde

engel olan bu güç odakları da dâhil

tüm bağımlılaştıran ve göz yuman

merkezlere karşı yapılmalıdır. İki

yıllık Başkanlık sürecimde bunu

tam olarak anlatabildiğime ve

sağladığıma inanıyorum.

Döneminizde özellikle çokça

dile getirdiğiniz bir söylemvardı;

bağımlılık bir insanlık suçudur.

Bunu açabilir misiniz?

Evet, bağımlılık ‘dolaylı’, fakat

“bağımlılaştırma” doğrudan

insanlık suçudur. Bağımlılık,

insanlık suçununmuhatabı,

malzemesi olmaktır. “Bağımlılık

bir insanlık suçudur” söyleminin

muhatabı, mahiyetini ve

sonuçlarını bile bile bağımlılığa

devam edenler, üreten, satan,

pazarlayan ve teşvik edenler,

suçun dolaylı bileşeni olanlardır.

Bağımlılık – İnsanlık Suçu İlişkisi

başlıklı Tebliğim, Yeşilay’da fiilen

çalışmış gönüllülerden Av. Adalet

40 yıldır sürdürdüğüm

hukuk ve sivil toplum

çalışmalarıma bir de

Yeşilay Başkanlığıyla

birlikte ‘Bağımlılıklarla

Topyekûn Mücadele’yi

ilave edecektim. Çok

mutlu olmuştum.

Canlı Akbaş, Av. Arzu Besiri ve

HakimNuray Tamgüç Göktürk’ün

makalelerinin de katkısıyla

yayınlanmıştı.

“İNSANLARI

BAĞIMLILAŞTIRANLAR

ASLINDAONLARI

KÖLELEŞTİRİYOR.”

Bağımlılık bir nevi köleliktir.

Zira bağımlı, maddenin veya

olgunun kölesi olarak fiziksel

anlamda bağlanmakta, maddenin

veya olgunun esiri olmaktadır.

Doğrudan insanlık suçu işleyenler,

insanları bağımlılaştırarak

iradelerine ipotek koyarak

köleleştirenlerdir. Biliyorsunuz

kölelik ve köleleştirme, evrensel

olarak kabul edilmiş bir insanlık

suçudur. Bu anlamda her tür

bağımlılık üretenler, dağıtanlar,

pazarlayanlar, satanlar, teşvik

edenler, yasal olarak ellerinde

engel olma gücü ve imkânı olup da

bunu kullanmayanlar doğrudan

insanlık suçu işlemektedir. Türkiye

Alkol Politikaları Platformu’nu

(TAPP) kurmamız, bu platforma

birçok disiplinden bilim insanlarını

dâhil etmemiz, sonrasında da bu

Platformu uluslararası platformlara

üye yapmaya çalışmamız,

nihayet Yeşilay’ı Birleşmiş

Milletler’e akredite kuruluş

haline getirmemiz, tamamen

böyle bir stratejinin ürünüdür.

Maksat, bağımlılaştırmanın bir

köleleştirme projesi olduğunu,

köleleştirmenin bir insanlık suçu

olduğunu, dolayısıyla insanlığı

bağımlılaştıranların onları

köleleştirdiklerini tümdünyaya

uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla

ve onların dili ile anlatmaktı.

“1000 SAYI…İZAHI ZOR

FAKATONURLU!”

1000. sayıya gelmiş

bulunmaktayız. Yayıncılık

kültürüne çok büyük ölçüde haiz

olduğunuza dayanarak sormak

isteriz; 1000. sayıya ulaşması

şahsınızda ne ifade ediyor?

1000. sayı, 97. yıl, izahı zor, fakat

onurlu. Türkiye Dergiler Fuarı’nın

ilk kuruluş yılında dergimizi

fuara kattığımızda, “Fuarın ve

Dergiciliğin Yaşayan Dedesi”

olarak ifade edilmişti. Dergide

emeği geçenleri yürekten tebrik

ediyorum. Dergicilik, kitap

yayıncılığından daha önemlidir.

Zira amatör ruhlardır düşünceleri

halk tabanına yayan. Yeşilay

Dergisi bir asra yakın bu işlevi

görmüştür. Yeşilay Dergisi’nin

bence en önemli etkilerinden biri

de bağımlılıklar için oluşturulmuş

‘Masumiyet Algısı’nı değiştirerek,

her tür bağımlılığı mücadele

alanına katmış olmasıdır.

Gerçekten de halk arasında

özellikle bağımlılık üretenlerin

oluşturduğumasumiyet algılarını

–ki buna alışkanlık, tiryakilik

gibi algılar dâhil- yıkıp, tümünü

bağımlılık olarak bilimsel bir dile

ve izaha kavuşturmasıdır. Bu

vesile ile 1000. sayısında Yeşilay

Dergimizi ve bu güne kadar emeği

geçen aktivistleri tebrik ediyor,

nice asırlara sürecek yolculukta

bağımlılıklarla mücadelede tüm

aktivistlere kolaylıklar diliyorum.

Velud üretkenliği ile her türlü özverinin

ana rahmi olan bu toprakların

insanından başka hiçbir güç ve

otoriteye sivil toplumun ve sivil toplum

kuruluşlarının ihtiyacı yoktur.

MAYIS 2017 81