

ve insanlık için, nükleer savaştan
da tehlikeli olduğunun kabulü
ile başlar. Bu kabul, sivil toplum
mücadelesi ve bumücadelenin
örgütlü hali olarak bir sivil toplum
kuruluşu haline gelmekle sonuç alıcı
mücadeleye dönüşür. Sivil toplum
kuruluşu olabilmek, tüm siyasi,
ekonomik, sosyal(tarikat, cemaat
vb) otoritelerden bağımsızlıkla ve
onlara sırtını dayamadan; ancak
aynı zamanda tüm bu örgütlü
yasal ve meşru platform, zemin
ve kuruluşlarla, STK’larla ortak
projeler üretmekle mümkündür.
Bu bağımsızlık kabul ve duruşu ile
proje ortaklığına, az önce saydığım
parantezdeki kuruluşlar ve devlet
otoritesi de dâhildir. Tamamen
sivil, halka ve gönüllülere dayalı,
gönülden amatör bir mücadeledir
önerdiğim ve pratiğim. Amatör
misyonunu profesyonel vizyonu ile
birleştirebilen bir mücadele başarılı
olabilir. Velud üretkenliği ile her
türlü özverinin ana rahmi olan bu
toprakların insanından başka hiçbir
güç ve otoriteye sivil toplumun
ve sivil toplum kuruluşlarının
ihtiyacı yoktur. Aksine mücadele,
bağımlılıklarla mücadelenin önünde
engel olan bu güç odakları da dâhil
tüm bağımlılaştıran ve göz yuman
merkezlere karşı yapılmalıdır. İki
yıllık Başkanlık sürecimde bunu
tam olarak anlatabildiğime ve
sağladığıma inanıyorum.
Döneminizde özellikle çokça
dile getirdiğiniz bir söylemvardı;
bağımlılık bir insanlık suçudur.
Bunu açabilir misiniz?
Evet, bağımlılık ‘dolaylı’, fakat
“bağımlılaştırma” doğrudan
insanlık suçudur. Bağımlılık,
insanlık suçununmuhatabı,
malzemesi olmaktır. “Bağımlılık
bir insanlık suçudur” söyleminin
muhatabı, mahiyetini ve
sonuçlarını bile bile bağımlılığa
devam edenler, üreten, satan,
pazarlayan ve teşvik edenler,
suçun dolaylı bileşeni olanlardır.
Bağımlılık – İnsanlık Suçu İlişkisi
başlıklı Tebliğim, Yeşilay’da fiilen
çalışmış gönüllülerden Av. Adalet
40 yıldır sürdürdüğüm
hukuk ve sivil toplum
çalışmalarıma bir de
Yeşilay Başkanlığıyla
birlikte ‘Bağımlılıklarla
Topyekûn Mücadele’yi
ilave edecektim. Çok
mutlu olmuştum.
Canlı Akbaş, Av. Arzu Besiri ve
HakimNuray Tamgüç Göktürk’ün
makalelerinin de katkısıyla
yayınlanmıştı.
“İNSANLARI
BAĞIMLILAŞTIRANLAR
ASLINDAONLARI
KÖLELEŞTİRİYOR.”
Bağımlılık bir nevi köleliktir.
Zira bağımlı, maddenin veya
olgunun kölesi olarak fiziksel
anlamda bağlanmakta, maddenin
veya olgunun esiri olmaktadır.
Doğrudan insanlık suçu işleyenler,
insanları bağımlılaştırarak
iradelerine ipotek koyarak
köleleştirenlerdir. Biliyorsunuz
kölelik ve köleleştirme, evrensel
olarak kabul edilmiş bir insanlık
suçudur. Bu anlamda her tür
bağımlılık üretenler, dağıtanlar,
pazarlayanlar, satanlar, teşvik
edenler, yasal olarak ellerinde
engel olma gücü ve imkânı olup da
bunu kullanmayanlar doğrudan
insanlık suçu işlemektedir. Türkiye
Alkol Politikaları Platformu’nu
(TAPP) kurmamız, bu platforma
birçok disiplinden bilim insanlarını
dâhil etmemiz, sonrasında da bu
Platformu uluslararası platformlara
üye yapmaya çalışmamız,
nihayet Yeşilay’ı Birleşmiş
Milletler’e akredite kuruluş
haline getirmemiz, tamamen
böyle bir stratejinin ürünüdür.
Maksat, bağımlılaştırmanın bir
köleleştirme projesi olduğunu,
köleleştirmenin bir insanlık suçu
olduğunu, dolayısıyla insanlığı
bağımlılaştıranların onları
köleleştirdiklerini tümdünyaya
uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla
ve onların dili ile anlatmaktı.
“1000 SAYI…İZAHI ZOR
FAKATONURLU!”
1000. sayıya gelmiş
bulunmaktayız. Yayıncılık
kültürüne çok büyük ölçüde haiz
olduğunuza dayanarak sormak
isteriz; 1000. sayıya ulaşması
şahsınızda ne ifade ediyor?
1000. sayı, 97. yıl, izahı zor, fakat
onurlu. Türkiye Dergiler Fuarı’nın
ilk kuruluş yılında dergimizi
fuara kattığımızda, “Fuarın ve
Dergiciliğin Yaşayan Dedesi”
olarak ifade edilmişti. Dergide
emeği geçenleri yürekten tebrik
ediyorum. Dergicilik, kitap
yayıncılığından daha önemlidir.
Zira amatör ruhlardır düşünceleri
halk tabanına yayan. Yeşilay
Dergisi bir asra yakın bu işlevi
görmüştür. Yeşilay Dergisi’nin
bence en önemli etkilerinden biri
de bağımlılıklar için oluşturulmuş
‘Masumiyet Algısı’nı değiştirerek,
her tür bağımlılığı mücadele
alanına katmış olmasıdır.
Gerçekten de halk arasında
özellikle bağımlılık üretenlerin
oluşturduğumasumiyet algılarını
–ki buna alışkanlık, tiryakilik
gibi algılar dâhil- yıkıp, tümünü
bağımlılık olarak bilimsel bir dile
ve izaha kavuşturmasıdır. Bu
vesile ile 1000. sayısında Yeşilay
Dergimizi ve bu güne kadar emeği
geçen aktivistleri tebrik ediyor,
nice asırlara sürecek yolculukta
bağımlılıklarla mücadelede tüm
aktivistlere kolaylıklar diliyorum.
Velud üretkenliği ile her türlü özverinin
ana rahmi olan bu toprakların
insanından başka hiçbir güç ve
otoriteye sivil toplumun ve sivil toplum
kuruluşlarının ihtiyacı yoktur.
MAYIS 2017 81