KÜLTÜR
RÖPORTAJ
SANATÇI GÖZLEMCİDİR, TOPLUMUNAYNASIDIR
İNSANLIĞIN KENDİ TARİHİNİ ANLATAN
YAPIMLAR HER ZAMAN İLGİ ÇEKMİŞTİR
Diriliş’in meşhur karakteri Titus’la karşımıza çıktınız.
Daha öncesinde de dönem dizisinde izledik sizleri. De-
ğerlerimizi, geçmişimizi bize tekrar hatırlatan böylesi
tarihi bir dizide yer almak nasıl bir duygu? Diziyi genel
olarak nasıl buluyorsunuz?
Son sorunuzla başlayayım. Dizimizi birçok yönüyle çok
başarılı buluyorum. Ama diğer sorunuza biraz daha ge-
nel bakmak istiyorum izin verirseniz. Hangi ülke, hangi
tarih, hangi din, dil olursa olsun bir milletin yani insanlığın
kendi tarihini anlatan bir yapım her zaman ilgi çekici,
gerekli ve önemlidir. İnsanlık geçmişini bilmeli. Eskileri
bilmeli, yaşanmışlıkları bilmeli. Ama burada önemli bir
ayrıntı var. Bu bilgi tarihi doğruluklar içinde anlatılma-
lı, iyisiyle ve kötüsüyle. Hatalarıyla ve doğrularıyla,
başarılarıyla ve yenilgileriyle. İnsanlığı tek ta-
raflı, propaganda amaçlı (hangi yön olursa
olsun) yönlendirmek için değil, doğru
bilgilendirmek için, insanoğlunun
isteyince, neler yapabildiklerini ha-
tırlatmak ve cesaretlendirmek veya
nelerin tekrarlanmaması gerektiğini
göstermek ve uyarmak için anla-
tılmalı. Başarıları varsa başarılarını,
hataları varsa da hatalardan ders
çıkarmaları adına. Bu coğrafyada,
dünyanın birçok yerinde
yaşanmamış kadar tarih
var, yaşanmışlık var, ina-
nılmaz şahsiyetler var. Okuma
alışkanlığı olmayan toplumumuza
bunlar görsel olarak tanıtılmasını
ve sunulmasını iyi buluyorum ve
severek oynuyorum.
İNANCI UĞRUNA YAPTIKLARINDA
SON DERECE HAKLI
Dizinin önemli karakterlerinden birini canlandırma
sorumluluğunu üstlendiniz. Sizin Titus’la aranız ge-
nel olarak nasıldı?
Titus ile aramız çok iyi maşallah. Ben kendisini sevi-
yorum ve çok iyi anlıyorum. Titus, doğruları ve inancı
uğruna, gitmesi gereken yoldan sapmadan ilerleyen,
çocukluğundan beri inandığı davası uğruna savaşan
ve kendi açısından bu hedefleri uğruna tüm yaptık-
ları son derece haklı olan güçlü bir karakter.
Türkiye ve Avrupa’ya baktığınızda bilhassa dizi sek-
törünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de dizi sektörümüz çok ilerledi ve ilerle-
meye de devam ediyor. Birçok diziyi ithal eder
durumdan, ihraç eder duruma geldik. Çok iyi,
kaliteli işler de çıkarıyoruz yıllardır. Ama
şöyle bir durum da var: Avrupa’da
bu kadar büyük bir dizi tüketimi
ve sektörü yok. Buna ihtiyaç da
yok. İnsanların her akşam üç
dört saat televizyon karşısında
oturup tek bir dizi izleme alış-
kanlıkları yok.
İnsanlar iş sonrası sporlarına,
envai çeşit hobilerine zaman
ayırıyorlar, tiyatrolara, sinema-
lara, operalara gidiyorlar, kitap
okuyorlar. Tabii dizi süresi,
çalışma şartları ve iş güvenliği,
ücretler, istikrar, iş garantisi,
emekçi hakları gibi kavramları
değerlendirme dışı bırakmamız
gerekir maalesef.
Uzun yıllardır bu sektörün tozunu yuttunuz…Sanatçıların
rol model olması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sanatçı dediğimiz an akan sular durmalı bence. Sanatçı
bir toplumun en önemli değerlerinden biridir, aynasıdır.
İyi bir gözlemcidir, korkusuzdur, anlatıcıdır, bir konuya
veya hassasiyete dikkat çekendir. Bizleri gördüğü gibi,
bize kendimizi, gösterir ve anlatır. Sabah evden çıkarken
neden aynaya bakarız? Kendimizi dışarıdan görme ihtiyacı
hissederiz. Görünce tatmin olur veya eksik olan tarafımızı
düzeltir, öyle çıkarız. Ama bu ayna bize sadece dışımızın
yansımasını gösterir. Sanatçı ise ürettiği sanat ile bize
duvardaki aynanın gösteremediğini, içimizi gösterir. Bu
çok önemlidir ve toplumların buna ihtiyacı vardır. Geliş-
miş ülkelerde sanatçıya ve sanatına bu yüzden çok de-
ğer verilir. Ben sanatçıların, eğer kendilerine engel olun-
maz ise, zaten rol model olduklarına inanıyorum. Ama
özel hayatıyla rol model olması gerekiyor mu derseniz,
buna hayır diyebilirim.
yesilay.org.tr
60
YEŞiLAY
•
TEMMUZ 2015