ÖNERİMİZ: Abant ve Yedigöller
Bazı klasikleri tekrarlamakta
sakınca yok; evet, Abant ve
Yedigöller bir sonbahar mevsimi
klasiğidir ve tekrar tekrar gidip
görmek için oldukça haklı
sebeplerimiz vardır. Her mevsim
gibi sonbahar da elinin değdiği her
yere kendi güzelliklerini yansıtır,
ama sanki Abant ve Yedigöller bu
konuda biraz torpilli gibidir. Burası
için sonbahar müzesi demek de
mümkün. Orman değil ağaç denizi;
göl değil, göller geçidi; yaprak
değil, yapraklar koleksiyonu; renk
değil, renkler kartelası. Puslu
dağlara durgun göllerin eşlik ettiği,
heybetli ağaçlardan başınızın
döndüğü, yeşilli, sarılı, kızıllı,
kahverengili bir doğa cenneti neyse
Abant ve Yedigöller de o işte.
Abant Gölü ve çevresi Milli Park
statüsünde bulunuyor. Bir krater
gölü olan Abant’ın tamamen kaynak
sularından oluşması, nadir
özellikteki bir tür nilüferle kaplı
oluşu ve benzersiz bitki örtüsü ona
bu statüyü kazandırmış. Çam, kayın,
kızılağaç, köknar, karaçam, sarıçam,
porsuk ağaçları ve onlarcasıyla
daha önce karşılaşmamış olanlar
için ideal bir tanışma yeri olan göl
ve çevresi, aynı zamanda Abant
alası ve su samuru koruma alanı.
Yani sadece harika manzaralar
sunan sıradan bir coğrafya değil
Abant ve Yedigöller; burası hiçbir
insan icadının bozamayacağı kadar
sihirli bir güzelliğe sahip.
Abant Gölü, Gölcük, Sünnetgöl,
Sülüklügöl, Karagöl, Çubuk Gölü,
Karamurat Gölü, Çağa Gölü, Seben
Gölü ve diğerleri… Bolu sınırları
içinde 14’ü doğal olmak üzere tam
84 göl bulunduğunu biliyor
muydunuz? Vaktiniz ve imkanınız
varsa rotanızı genişletip bir Bolu
keşfi de yapabilirsiniz. Üstelik
Seben Gölü’nde 14-20 Ekim
tarihleri arasında Elma Festivali
bile var. Abant ve Yedigöller
gezinizi küçük dağ köyleriyle
renklendirmek de bir başka
seçenek. Bölgeye veda
etmeden Abant Köy Ürünleri Satış
Merkezi’ne uğrayabilirsiniz. Bolu ve
çevresindeki dağlardan,
ormanlardan ve köylerden
toplanmış yöreye özgü ürünlerin
satıldığı mini çarşıda yok yok:
Kurutulmuş sebze ve meyveler,
şifalı otlar, köy peynirleri, kese
yoğurdu, erişte, keş peyniri,
tarhana çeşitleri, patates ekmeği,
alıç, balkabağı, alacalı fasulye,
renkli süs kabakları, ahşap objeler,
oyalı yemeniler, saz sepetler...
Bunlardan daha güzel Abant
hatırası olur mu?
Keşfetmenin en güzel, en sürprizli
maceralarından biri olan yürümek,
doğayla yakınlaşmanın en samimi
yollarından biri aynı zamanda. Yalnız ya da
biriyle, bilinenin, hep gidilenin aksine yeni
yollara saparak yürümek; sokakları, evleri,
doğayı, hayatı keşfederek yürümek…
Yürüyerek doğada vakit geçirmek,
kendinizi onun kollarına bırakmak, büyük
bir heyecan ve yaşam kaynağı sunar size.
İster parklarda, sokaklarda keyfinizce
adımlayın yolları, ister bu keyfi daha
kapsamlı bir doğa sporuna dönüştürün,
fark etmez. Her ikisi de doğanın bize
sunduğu sonsuz zenginlikten payımıza
düşeni almanın en güzel yollarıdır…
DOĞADA YÜRÜME KEYFİ…
EKİM 2017 69