KÜLTÜR
RÖPORTAJ
Belirlenen izleyici ya da okur sayısına ulaşamadığınız anda
ilan-reklam geliriniz düşer ve hayatta kalma şansınız aza-
lır. Bu kuruluşların hiçbirinin 'vakıf' ya da 'hayır kurumu'
olmadığını göz ardı etmemek gerekir. Bu nedenle televiz-
yon ve gazetelere tek başına 'eğitim ve rehberlik' görevi
yüklemek insafsızlık olur. Ancak Türkiye, insanların günde
ortalama dört, dört buçuk saatini ekran karşısında geçir-
diği, eğitim-öğretim olanakları kısıtlı bir ülke. Bu nedenle
televizyona iş yapan herkesin, ekrana getirdiği her kare
görüntü için en azından sosyal bir sorumluluk kaygısı ta-
şıma zorunluluğu var. Ben iletişim fakültesi mezunuyum.
Ancak benim dönemimde bize öğretilen, teoriden ibaretti.
Gazeteciliğin 'nasıl olması gerektiği' bize verilmişti. Ama
dışarı çıkıp da, bir gazetede çalışmaya başladığımda gerçek
gazetecilik dünyasının vahşi bir ormanı andırdığını gördüm.
Bu konuda eğitim koşullarının geliştiğinin farkındayım. Yeni
mezunlar çok daha donanımlı yola çıkıyorlar. Yine de eğer
vicdan ve ahlak gibi erdemlerden yoksunsanız, iyi bir aile
eğitimi almamışsanız, ruhunuz ve beyniniz tamamen “ti-
carete” endeksli çalışıyorsa, okulda aldığınız eğitimin hiçbir
önemi kalmaz. Basının, 'dördüncü erk' olma kudretinden
haberli ama bunu şahsi çıkarları ya da kendini ait hissettiği
siyasi-sosyal grupların menfaati için kullanmayacak kadar
vicdanlı ve ahlaklı gazeteciler olma sorumluluğumuz var.
EBEVEYNLERE DE MEDYA
OKURYAZARLIĞI ÖĞRETİLMELİ
Okullardaki medya okuryazarlığı sizce yeterli mi?
Neler yapılmalı?
Bu dersler yüzeysel ve sadece teoriden ibaret
kalıyor. Medya okuryazarlığını, sadece çocuklara
değil, ebeveynlerine de öğretme sorumluluğumuz
olduğunu düşünüyorum. Zira beş yaşında bir ço-
cuğu odada kızgın soba ile baş başa bırakmak ile
televizyonu açık bırakılmış bir odada yalnız başına
bırakmak arasında tehlike açısından herhangi bir
fark olmadığı görüşündeyim.
RTÜK’ün aldığı önlemleri yeterli buluyor
musunuz?
RTÜK’ün iyi niyetli çabaları olumlu sonuçlar verdi.
Ancak eğer televizyona iş yapan bireyler, kalp
kapakçıklarının bir tanesini vicdanlarının emrine
verirlerse RTÜK’e ihtiyaç kalmayacaktır. Nasıl in-
sanların trafik işaretlerine harfiyen uyduğu medeni
ülkelerde her kavşağa ayrıca bir polis yerleştirmek
gerekmiyorsa, belli bir bilinç ve eğitim düzeyi oluş-
turulduğunda düdük çalacak RTÜK’e de ihtiyaç
kalmayacaktır.
Basının,
'dördüncü erk'
olma kudretinden
haberli ama bunu şahsi
çıkarları ya da kendini
ait hissettiği siyasi-sosyal
grupların menfaati için
kullanmayacak kadar vicdanlı
ve ahlaklı gazeteciler olma
sorumluluğumuz
var.
yesilay.org.tr
52
YEŞiLAY
•
HAZİRAN 2015