ÇOCUK İZDİVAÇ
PROGRAMLARI İZLERSE!
Aileler, çocuklarıyla televizyon izlerken nelere dikkat
etmeli?
Aileler önce medya okuryazarlığından haberdar olmalı
ve televizyonu mutlaka ve mutlaka çocukları ile be-
raber ve 'yönlendirme yaparak' izletmeli. Programlar
arasında seçici olmak da şart. Örneğin, izdivaç prog-
ramında insanların iki dakikalık çay içme süresinde
eş olmaya karar verdiklerini gören bir çocuğa evliliğin
kutsal bir müessese olduğunu nasıl anlatabiliriz?
Televizyon kanallarında çocuklar için yeterli film, eği-
tici ve eğlendirici program var mı? Eksik olmasının
nedeni nedir?
Büyük kanallar bu konudaki sorumluluğu tamamen
'çocuk kanallarına' terk etmiş görünüyorlar. Bu alanda
sorumluluk ve görev bilinciyle hareket eden tek kuru-
luş, TRT. Kurum’un TRT Çocuk kanalı, minikler ve aile-
lerinin tüm ihtiyacını karşılayacak programlarla bezeli.
Özel girişimler içinde de Minika’yı önerebilirim. Büyük
kanallar ise sadece haftasonu sabah kuşağında bir-iki
çizgi film yayınlayarak yasak savıyorlar.
Günde işinizden dolayı kaç saat TV izliyorsunuz?
Eğer mesleğiniz bu olmasaydı bu kadar televizyon
izler miydiniz? Sağlıklı bir insan günde kaç saat TV
izlemeli?
Günde ortalama 12-15 saat televizyon izliyorum.
Ama mesleğim bu olmasaydı, belgesel yapımlar ve
futbol maçları dışında televizyona dönüp bakacağımı
hiç sanmıyorum. Sağlıklı bir insanın günde kaç saat
televizyon izleyeceği aslında benim değil, psikolog ve
sosyologların alanına giriyor. Benim ölçütüm ise 'kir-
lenmeyecek kadar' izlemek...
“ANA HABERLER RUHUMA
KASVET SALIYOR”
Sizin severek izlediğiniz, ilgi alanınıza giren yapımlar
hangileri?
Doğa ve mekanik belgeselleri başı çekiyor. Sırf ekran
başında geçirdiğim onca saatin ardından 'rehabilite
olmak' için son iki saati belgesel yapımları izlemeye
ayırıyorum. Eski bir spor muhabiri ve yazarı olarak
önemli spor karşılaşmalarını da kaçırmıyorum. Son
dönemde ana haberler ruhuma kasvet salıyor. İşim
olmasa hiçbirini izlemeyeceğim. Popüler dizileri, talk
show programlarını, ülkenin kilitlendiği yarışmaları
izlemek ise benim için bir mesleki zorunluluk.
MAHALLE DİZİLERİNİ VE
RUHUMUZUYİTİRDİK
Bizimkiler, İkinci Bahar, Süper Baba
izleyerek yetişmiş bir
nesiliz. Ailenin önemi, insan ilişkileri üzerine yapımlardı.
Sizce şu an 30ve üstünde olan nesli nasıl etkilediler?
İyi şeyleri ne yazık ki çabuk unutan bir karakteristiğimiz var.
Mahalleliye sahip çıkmak, komşunun hal hatırını sormak,
muhtaca yardımetmek, eski mahallelere özgü erdemlerdi.
Şimdi mahalle kalmadı. Çoğunluk, sitelerin sözümona 'koru-
malı' atmosferinde yaşıyor. Çocuklar bizimzamanımızdaki
gibi arsalarda toprağa dokunarak değil, bilgisayarmouse'una
tık’layarak büyüyor. Odizilerde aşık genç, sevdiği kıza işaret
çakabilmek içinminibüsünün aynasına kırmızı mendil asıyor-
du. Ev telefonunu aradığında karşısına kızın babası çıktığında
'yanlış numaraya' yatıyordu. Sonsuz iletişimolanaklarıyla
önce eski mahalle dizilerini ve nihayet 'ruhumuzu' yitirdik
sanırım.
Şu anki gençlerin izlediği yapımları düşününce onların etik
değerlerine dair bir öngörüde bulunmakmümkünmü?
Bence yüzeysellik, gençliğin başlıca sorunu. Televizyon da
bunu destekleyen bir popüler kültür ürünü. Bir tabletin ba-
şında tümgününü alışveriş sitelerine tık’layarak geçiren genç,
televizyon başında da hap gibi yutacağı kolaylıkta ürünler
arıyor haliyle...
‘Sözde’ moda, evlilik programları, reality show’lar,
şiddet, kin, içeren diziler çocukları, yetişkinleri ve
gençleri nasıl etkiliyor?
Televizyonda görünmek o kadar kolaylaştı ki, herkesin hayali
olmaktan çıkıverdi. Şimdi önemli olan televizyonda görün-
mek değil, o fırsatı para ve kariyere çevirebilecek bir 'sürdü-
rülebilirliğe' ulaştırmak. Televizyon bu konuda tambir fırsatlar
ülkesi... Pek çok genç yıllarca okulda dirsek çürüteceğine bir
moda programında görünüp, sunuculuk kapmak ya da
Sur-
vivor
sayesinde dizi oyuncusu olmak derdine düştü. Sırf bu
amaç uğrunamoda programında jürinin hakaretlerini gülerek
karşılayıp, üç ay boyunca dişini sıkmak zorunda kalan genç
kızlar görüyorum.
Sizin izledikleriniz arasında hayatınızı etkileyen filmler,
diziler, yapımlar oldumu?
Kariyerimi televizyon yazarlığı üzerine kurmama sebep olan
hatıra, bugünkü gibi aklımda. Babam, mahalledeki ilk tele-
vizyonu evimize getirmişti. Altı yaşındaydım. Ogünlerde İTÜ
haftada iki gün, ikişer saatlik deneme yayını yapıyordu. O
akşamyayın yoktu. Ama saatlerce ekrandaki o kumlu görün-
tüye bakmış, orada bir kovboy filmi oynadığını hayal etmiştim.
Ekranda uçuşan kumtaneciklerine bakıp, “BakınKızılderililer
posta arabasını kovalıyor” diye bağırdığımı hatırlıyorum...
yesilay.org.tr
53
YEŞiLAY
•
HAZİRAN 2015