KÜLTÜR
RÖPORTAJ
Reyting kaygısı yapımcıları daha
fazla şiddet, kavga, dedikodu
içeren program ve dizilere
itiyor. Burada izleyici ken-
dini nasıl korumalı? Yapım-
cılar için başka bir seçenek
mümkün mü?
Televizyonun icat edilme-
sindeki temel amaç, 'sinemayı
eve getirmek'ti. Ancak sinemaya
kendi beğeninize uygun düşeceğini
düşündüğünüz bir filmi seçip, bilet alarak
girersiniz. Yani burada kat'i bir tercih söz konusudur. Ama
televizyon öyle değil. Kanallar arasında dolaşırken karşını-
za ne zaman ne çıkacağı izleyicinin inisiyatifinde olmuyor.
Bu nedenle ekran karşısında daha bilinçli, eğitimli, hatta
tetikte bulunmak gerek. Çünkü karşınızda izletmek için
her yolun mubah olduğunu düşünen, sadece ticari kay-
gılarla hareket eden satıcılar var. Eğer siz ve eğittiğiniz
çocuğunuz iyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı ayırt edecek bir
kültürel alt yapıya sahip değilse, tehlike büyür. Burada asıl
öğrenilmesi gereken, uzaktan kumanda cihazına bilinçle
hükmedebilmektir.
TELEVİZYONCULUK DİZİ
YAYINLAMAKTAN İBARET OLDU
Yazarken siz nelere dikkat ediyorsunuz? TV kanallarında-
ki yöneticiler, yapımcılar hangi konularda hata yapıyor?
Çoğunlukla hangi konularda eleştiri ya da önerilerde bulu-
nuyorsunuz?
Ben büyük bir çoğunlukla izleyicinin tarafındayım. Ama
emeğe de saygım büyük. Örneğin, bir diziyi eleştirirken,
o işten ekmek yiyen 100 kişi ve ailesini de düşünüyorum.
Bir sahneyi kritik ederken, o iki dakikalık sahnenin sadece
ışığının kurulması için iki saat emek harcandığını biliyo-
rum. Çünkü televizyon eleştirmeni olmadan önce uzun
yıllar muhabir olarak o setlerde haber kovaladım. Aynı
zamanda televizyon kanallarında editörlük, müdürlük,
yapımcılık, sunuculuk deneyimlerim de oldu. Durum böyle
olunca kalemimin ucuna öncelikle bir 'hassas kuyumcu
terazisi' asmak zorunda hissediyorum kendimi. Eğer kıya-
sıya eleştireceksem de, kalemimi 'mizah sosuna' banma
ihtiyacı hissediyorum ki, fazla acıtmasın. Bence kanal
yönetimlerinin en büyük hatası, yönettikleri kanala kimlik
oluşturma becerisinden yoksun olmaları. Şu anda büyük
kanalların logolarını kaldırın, o sırada hangi kanalı izlediği-
nizi bilemezsiniz. Televizyon çok masraflı bir sektör. Kimse
büyük risklerin altına girmek istemiyor. Denenmişlerin
izinden giderek, kendilerini garanti altına almak istiyorlar.
Bu da birbirinin benzeri, tek tip kanal yaratıyor. Bir
de televizyonculuk son dönemde sadece “dizi
yayınlamaktan ibaret oldu. Yapımcıya 500 bin
lira ver, o da sana kaseti getirsin, oynatıcıya tak
ve izlettir. Bunun adı bana göre televizyonculuk
değil, eski deyimle video dükkanı işletmeciliği...
Bu konuda kreatif kabızlık çekildiğini düşünü-
yorum.
Televizyonun amacı nedir? (Eğlence, eğitmek..)
Türkiye’de kaç kanal bu konuda başarılı?
Son dönemde bu işi cesaretle ele alan tek girişimci Acun
Ilıcalı oldu. Ülkenin gerçek anlamda bir eğlence kanalına
ihtiyaç duyduğunu fark etti ve tüm yapıyı bu düşünce-
nin üzerine inşa etti. Son iki ay içinde elde ettiği yüksek
reytingler ise doğru yolda olduğunu kanıtlıyor.
İZLEYİCİYİ KİMSE HAFİFE
ALMAMALI
Kaç yıldır TV eleştirmenliği yapıyorsunuz?
İlk yıllardaki izleyici ile son yıllardaki izleyici
arasında fark var mı?
İlk televizyon kritiklerim 1987 yılında Güneş ga-
zetesinin Ekran ekinde yayınlandı. Daha sonra
spordan, ekonomiye ve magazine uzanan geniş bir
yelpazede gazeteci olarak çeşitli görevlerde bu-
lundum. Sonunda yeniden televizyon yazarlığına
döndüm. Yakından Kumanda, 12 yıldır okurlarına
hizmet veriyor. Ben Türk televizyon izleyicisinin
seçiciliği konusunda çok önemli bir aşama kaydet-
tiğine inanıyorum. İzleyiciyi kimse hafife almamalı.
Onlar 'oltaya gelecek balık' olmaktan kurtulalı uzun
yıllar oluyor.
Bir
tabletin
başında tüm gününü
alışveriş sitelerine
tık’layarak geçiren genç,
televizyon başında da ‘hap
gibi yutacağı’
kolaylıkta ürünler
arıyor.
yesilay.org.tr
54
YEŞiLAY
•
HAZİRAN 2015