Yeşilay Dergisi-Temmuz-2013-954.Sayı-Bağımlılıklarla Mücadelede Çocuk Becerilerinin Geliştirilmesi - page 31

karşılaşmaktadır ve bunlarla nasıl baş edebilir?
Ergenlik insanın erişkinlik çağına geçiş dö-
nemidir ve bu dönemde her alanda farklıla-
şım yaşanır. Genç, artık ayrı bir birey olduğunu
anne-babasına ve çevresine göstermek ister. Bu-
nun için de çok değişik riskli durumlara gözünü
karartıp girebilir. Özellikle de anne-baba baskı-
sına aşırı derecede maruz kalan çocuklar tüm
toplum değerlerine savaş açabilir. Bu çocuk-
lar hemmadde kullanımına hem de illegal grup-
ların kullanmasına açık gençlerdir. Bu gençle-
ri bu dönemlerinde ebeveynler toleransla dinle-
meli ve onlara ayrı bir birey olduğunu hissettir-
melidir. Görüşlerini dinlemeli ve saygılı olmalı-
dırlar. Kendi fikirlerini de tabi ki söylemeli ancak
hemen çocuğu düzeltmeye çalışmak yerine bazı
şeyleri biraz zamana bırakmaları gerekmektedir.
Ergenlerde artan yaşamdeneyimleri onları anne baba-
dan da bağımsız haline getirmektedir. Bu olağan bir du-
rum. Yalnız bu durumda özerklik gereksinimlerine dış
çevreden yanıt aramaktadırlar. Çevreyle bu noktada et-
kileşime geçmelerinin ne gibi tehlikeleri vardır?
Ergenlerin özerklik arayışı tabi ki olacaktır. Bu
normal psikolojik gelişimin bir evresidir. Bu dö-
nemde özerklik arayışı nedeniyle anne-baba
ile çatışma başlar. Daha önce çocuğunda böy-
le problemler görmeyen anne-baba bunu bir so-
run olarak görüp düzeltmek yerine çocuğu eski
kalıplarının içine tekrar sokmaya çalışırsa ço-
cuk, aile ortamında oluşturamadığı kimliği tabi
ki dışarıda arayacaktır. Dış çevreler ona bir birey
olduğunu hissettirince de dış çevreye yani arka-
daşlarına abartılı bir bağlılık geliştirecektir. Ay-
rıca anne-baba çocuğun arkadaşlarındaki prob-
lemli davranışları görse bile çocuğa bunu anla-
tamayacaktır. Çünkü anne-baba onun için dar
kafalı ve anlayışsız kişilerdir. Eğer anne-baba
saygı görmek istiyorsa ergene saygılı olmalı-
dır. Bu da ancak fikirlerine değer vererek ve ona
bir birey gibi davranarak, bunu ona hissettire-
rek yapılmalıdır. Ona gerek evdeki konularla il-
gili gerekse genel yaşamla ilgili konularda da so-
rular sormalıdır ve böylece çocuk, adam yerine
konulduğunu ve değerli olduğunu hissedecektir.
Çocuğu hayata dâhil etme ve kimliğini tamamlama sü-
recinde ailelere ve eğitici bireylere büyük görevler düşü-
yor. Gerek arkadaş ilişkilerinde gerek çocuğun kişisel so-
runlarında gerekse aile içi iletişimde ebeveynlerin so-
rumluluğu büyük. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Ailenin görevi çocuğu hayata hazırlamaktır. Bu-
nun için aileler hayattaki riskleri de sorunla-
rı da çocuğa öğretmelidir. Cam bir fanusta, her
şey gül pembe hayatta gibi büyütünce genç ha-
yatla karşılaşınca depresyona girer ve hayatla
baş edemez, maddeye yönelebilir. Özellikle gü-
nümüzde bazı aileler çocuğun her istediğini ya-
pıyorlar ve çocuklarını sanki bir kral veya kra-
liçeymiş gibi yetiştiriyorlar. Çocukları hiç ağla-
masın, hep mutlu olsun istiyorlar. Şunu anlama-
ları gerekir ki; hayatta ‘mutlak mutluluk’ yok-
tur. İnsan devamlı gülemez. Çocukların her is-
tediğinin olmayacağını aile öğretmelidir yoksa
doyumsuzlaşan çocuklar hayattan çabuk sıkı-
lır ve kendilerini madde kullanarak rahatlatırlar.
İyi bir kişiliğe sahip ve hayatta mutlu olması ko-
lay olan kişi hayatın içindeki problemleri çözebi-
len, sabırlı, beklentileri makul insanlardır, genç-
leri de bu şekilde yetiştirmeliyiz.
Peki, bireylere ve sivil toplumkuruluşlarına bu durumda
ne gibi görevler düşmektedir?
Daha öncede kısmen belirttiğim gibi STK’lar bu
savaşta en ön safta olmalıdırlar. Özellikle top-
lumun riskli bölgelerinde gönüllü olarak de-
vamlı bulunmalılardır. Toplumun, özellikle de
anne babaların her an danışabilecekleri me-
safelerde olmaları gerekir. Kenar mahalleler-
de daimi temsilciler bulundurmalı ve bu kişileri
uzun süre orada değiştirmeden tutmalı ki top-
lum o kişi ile bağ kurabilsin. Bu görevliler ev-
leri de ziyaret edip, aileleri yakından tanımalı;
yani sadece bağımlı olan ailelerin değil tüm ai-
lelerle tanışılması gerekir. Çünkü o mahalleler-
deki bütün aileler yani çocuklar risk altındadır.
Riski en iyi bu görevliler tespit eder ve bağımlı-
lık oluşmadan erken müdahale edebilirler. Ay-
rıca bu görevliler diğer kurumlarla (tedavi ku-
rumları, devlet kurumları) ilişkileri yönetir. Ay-
rıca STK’lar okullarda öğretmen ve öğrencileri
eğitmek için derslere girmelidir. Bu, sadece yıl-
da bir bütün okula verilen konferans şeklinde
değil, tek tek belli aralıklarla sınıflara girilerek
ders şeklinde bilgilendirme yapılmalıdır.
Eğer anne-baba saygı görmek istiyorsa ergene saygılı ol-
malıdır. Bu da ancak fikirlerine değer vererek ve ona bir
birey gibi davranarak, bunu ona hissettirerek yapılmalıdır.
29
1...,21,22,23,24,25,26,27,28,29,30 32,33,34,35,36,37,38,39,40,41,...68
Powered by FlippingBook