Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  29 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 29 / 84 Next Page
Page Background

yesilay.org.tr

29

YEŞiLAY

MART 2017

Aile ve Evlilik Danışmanı

Psikolog Cüneyt Kaya, te-

levizyonun üzerimizde bı-

raktığı olumsuz etkileri ve

çocukları nasıl yanlış yön-

lendirdiğini şöyleözetliyor:

“İnsan doğasını ve kişilik

gelişimini incelediğimizde

ilk yıllarımızda tamamen

görerek taklit etme yoluy-

la öğrenme sürecinin etkili

olduğunu

görmekteyiz.

Bebeklik, çocukluk, ergenlik ve gençlik dö-

nemlerimiz, yani hayatımızın ilk yılları ve kişi-

liğimizin şekillendiği yıllar, görerek taklit etme

ile öğrenmenin en yoğun olduğu zamanlar...

Tekrar ederek taklit yolu ile öğrenme, toplum

mühendisliği adına insanların her türlü alış-

kanlık ve davranışlarını etkileme ve değiştir-

mek için çok etkili bir yöntem olmaktadır. Ve

bu günümüzde internet, sosyal medya, bilgi-

sayar oyunları, TVdizi, programlar ve reklam-

lar aracılığı ile yapılmaktadır. Gerçek dünya ile

sanal dünyayı ayıramayacak kadar taze olan

çocuk zihni, izlediği bir çizgi filmkarakteri olan

Örümcek Adam rolünü taklit ederek o karak-

ter gibi duvarlarda yürümeye çalışabilir veya

pencereden atlamaya kalkıp hayatını kaybe-

debilir. Nitekim ülkemizde bu olmamış bir şey

değildir. Bizler bile kendi hayatımızı şöyle bir

gözden geçirdiğimizde bu ve benzeri şeyleri

yaşamışızdır. Tarzan filmini izledikten sonra

ağaçlara çıkıp çığlıklar atmadık mı veya Sü-

permen olmak için annemizin eşarbını boy-

numuza bağlayıp taklit yapmadık mı? İşte

bu ve benzeri olaylar, esasında kişiliğimizin

oluşumu sürecinde ne kadar dış etkiye açık

olduğumuzun bir göstergesidir. Öğrenme

sürecinde çocuk tarafından model alınan, sa-

dece davranışlar değildir. Popüler oyuncu ve

sanatçıların giyim tarzları, yaşamları, arkadaş,

eşveaşk ilişkileridramlarıdaonlarınhiçtanış-

madıkları hatta hayatları boyunca karşılaşıp

görüşmeyecekleri insanları etkilemektedir.

Kişilikyapısı bozuk, cinsel kimlikyapısı, tercih-

leri genel ahlak, adet, gelenek ve görenekle-

rimize, inançlarımıza ters düşen yaşamlara

sahip, sözde sanatçıların psikopatolojik (has-

talıklı ruh halleri) yapıları hayatımızda farkın-

da olmadan önemli bir yer işgal etmektedir.

Topluma mal edilen bu kişi-

lerin de ‘benim özel hayatım’

diyerek ya da suçu paparazzi

gibi yapılara atarak sorumlu-

luktan sıyrılmaya çalıştıklarını

görmekteyiz.

Sorumluluk

sadece sanatçı ve medyada

göz önünde olan kişilerle de

sınırlı değil elbette onların dizi,

sinema ve programlarda nasıl

davranacaklarını hatta nere-

de, hangi kelimelerle, ne söy-

leyeceklerini belirleyen yazar ve senaristler

bu sorumluluğun en büyük ortaklarıdır. Daha

çok insana ulaşabilmek adına izlenebilirlikleri-

ni arttırmak için, toplumu daha fazla etkileyen

olmak için bu savaş, medya arasında kıran

kıranasürmektedir.Reytinguğrunagözümü-

zün önünde evlerimizde; televizyonlarımızda,

bilgisayarımızda her türlü etik dışı, toplumun

genelinin kabul etmediği ve doğru bulma-

dığı norm dışı (anormal) rezalete, sapkınlığa

şahit olup bunları defalarca izleyerek normal

görmeye zorlanmaktayız. Çeşitli evlilik prog-

ramları ile ilişkilerin, aile kurmanın ne kadar

yozlaştığınaşahitolmakta,birailekuracaksak

da önce menfaatlerimizin karşılanıp karşılan-

madığını öğrenmekteyiz. Milyonlarca izleyici

önünde sırf kendi egomuzu şişirmek adına

yarışma programlarında eşimizi rezil etmek-

ten çekinmemekteyiz. Basit menfaatler uğ-

runatoplumunönündeoyuncakgibioynandı-

ğımızı farketmemekteyiz. Aynı şekildeşiddet

sahneleri normal görülmeye başlanmakta,

aksiyon adı altında reyting uğruna şiddet un-

surları sıklıklakullanılmaktadır.”

Aile ve EvlilikDanışmanı PsikologCüneyt Kaya, televizyonun ruh sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri olduğunu söylüyor. Çocuklar,

televizyonda gördüğü bir süper kahramana benzemek için kendini pencereden atmaktan tutun da ünlü isimlerin pek de uygun olmayan

hayatlarına özenip bambaşka taraflara sürüklenebiliyor.

t

“TELEVİZYON RUH SAĞLIĞIMIZI VE ÖZELLİKLE ÇOCUKLARI OLUMSUZ ETKİLİYOR”

Bebeklik, çocukluk, ergenlik ve

gençlik dönemlerimiz, yani hayatımızın

ilk yılları ve kişiliğimizin şekillendiği yıllar,

görerek taklit etme ile öğrenmenin en yoğun

olduğu zamanlar...

Psikolog Cüneyt Kaya