Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  32 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 32 / 84 Next Page
Page Background

yesilay.org.tr

32

YEŞiLAY

MART 2017

DOSYA

Ama bu sürelerle iyiyi başarma şansımız az. Ama potansiyeli-

miz var. Dizi süreleri kısalsın, bu gencecik arkadaşlar Amerika-

lılardan daha iyi dizi yapar.

Tamam, dizi süreleri kısalsın. Ama maddi açıdan, sektör için

kötü olmaz mı bu?

Böyle olursa sektörümüz üç katı büyür. Neden? Şimdi bir di-

ziyle bir gece geçiyor. Sizin dediğiniz olursa 3 dizi olur bir ge-

cede. Şu andaTürkiye’dedizi çekilmiyor, dizi uzatılıyor. Biz dizi

çeken değil, dizileri uzatan bir ülkeyiz. Dizi kahramanı hasta-

neye bir yatıyor, tam45 dakika sürüyor bu yatış. Yurt dışında

25 dakikada bir bölüm bitiyor. Biz dizileri yurtdışına satarken

dizileri 45’er dakikalık parçalara bölüyoruz. Yurtdışındakiler

bizim bir gecede verdiğimiz hikâyenin sonucu görmek için bir

buçuk ay bekliyor. Sıkıntılı bir durum bu. Türkiye’de mutlaka

dizilerin kısalması ve deneklerin değişmesi lazım.

Bu denekleri kim belirliyor?

TUİKbelirliyor. Bu birmarket. Reklamverenler var. Mesela siz

bundan şikâyetçi olabilirsiniz, biz de belki şikâyetçi olabiliriz.

Ama demek ki genel olarak şikâyet edilecek bir durum yok.

Çünkü reklamverenmemnun. Diziler de tutuyor, her şey çok

güzel, siz neden şikâyet ediyorsunuz, sizin sorununuz ne?!

Her şey yolunda işte! Daha ne olsun, dünyanın en çok televiz-

yon izleyen ülkesiyiz. Demek ki televizyoncular başarılı! Size

ne oluyor? İşte bunu dert edecek kadar durumumuz vahim.

Tabii bunların hepsi tüketmek için üreten çarkın bir parçası

oluyor…

Tabii ki. Amerikalılar’ın çok güzel bir lafı var: “Diziler içinde

reklam yayınlansın diye yapılır, reklamlar dizilerin içinde

yayınlansın diye değil.”. Dizilerin parasını reklamcı öder.

“Bedava dizi izliyorsunuz ne hakkınız var şikâyet etmeye”

diyebilirler.

“BU NESİL DEĞERLERE BAĞLI SON NESİL Mİ OLACAK,

DÜŞÜNDÜRÜYOR”

Televizyonu, teknolojiyi hayatımızdan çıkaramayız ama onu

kontrollü kullanmak mümkün. Alternatifler düşünebiliriz.

Aile içi ilişkileri, çocuklarla olan diyalogu kuvvetlendirebili-

riz. Onlarla daha verimli vakit geçirmeye çalışabiliriz. Sor-

mak isterim; iki çocuk sahibisiniz. Sizin aile içi ilişkileriniz

nasıl? Çocuklarla nasıl vakit geçiriyorsunuz?

Hayatın akışı içinde kendimizi kaptırıp çocuklarla görüşemeyen,

onlara zaman ayıramayan bir aile değiliz. Tam tersi ben çocuk-

lardan ayrı geçen zamanı kayıp olarak görüyorum. Gerçi artık

onlar istemiyor bizi. Yine de her an onlarla beraber olmaya ça-

lışıyoruz. Bazı konforlar aile yapısını değişmeye, aile bireylerini

bireyselliğe zorluyor tabi ki. Mesela kalorifer. Aileyi böldü. Biz

çocukluğumuzda soba etrafında toplanırdık. Kızım ve oğlum

kapatıyor odasını; odasında kalorifer var, televizyonvar, bilgisa-

yarı var. Kendi dünyalarında daha bireyselleşiyorlar. Biz de onları

eski usul tutmaya çalışıyoruz. Bizimçocuklar tamarada kaldılar,

değerlerimizebağlımı yaşayalım, birazdahabireyselmi yaşaya-

lımdiye. Bizimailedebir sıkıntı yokamaacababunesil, değerlere

bağlı sonnesilmi olacakdiyedüşünmedenedemiyorum. Çünkü

çok daha bireysel bir dünya geliyor. Ben şu an 2030’lar diye bir

proje çalışıyorum. 2030’larda geleceğin gündelik hayatını anlat-

maya çalışacağız. Gelecek derken de yanlış anlaşılmasın, ütopik

bir gelecekten bahsetmiyorum, tasarlanmış yakın gelecek. Şu

anda 2030’da nasıl yaşayacağımız çok belli.

Bu çalışmada en çok ne öne çıkacak?

Değerlerine bağlı, şimdikilerin deyimiyle “eski kafa” karakter-

ler koyacağız içine ki çatışma olsun. Çatıştıracağız onları. On-

lar her şeye direnmeye çalışacaklar ama müthiş bir teknoloji