Yesilay Dergisi-Eylul-944.Sayi-Televizyon - page 7

lamların artmaya başladığı bu evrede artık
hiçbir şekilde kaçışımızın olmadığı bir sü-
rece giriyoruz. Açık ve gizli maruz kaldığı-
mız bir sürü reklamla ilgili bugün öğrendiği-
miz şey; bu reklamların televizyon yoluyla
yıllardır bizim bilincimize kazınan alkol, si-
gara ve uyuşturucu reklamlarını da içerdi-
ği gerçeğidir.
Bir diğeri medya sektörünü elinde bu-
lunduran insanların yönlendirmelerine açık
hale gelmek. Mesela alkol tüketimi. Dünya
üzerinde alkol tüketiminin ve alkol bağım-
lılığının yaygınlığını televizyondan bağım-
sız düşünmek mümkün mü? Ya da sigara.
Western filmlerinden bağımsız ele alına-
bilir mi? Hollywood’un büyük sigara üreti-
cileriyle olan münasebetleri artık meçhu-
lümüz değil. Uzmanlar dünyada sigaranın
yaygınlığıyla ilgili en önemli etkenlerin ba-
şında Hollywood’u sayıyorlar. Nasıl bugün-
kü gençliğin idolleri ve kahramanları olan
film yıldızlarının ve şarkıcıların uyuşturu-
cu ile ilgili haberleri ve görüntüleri normal
bir şeymiş gibi servis ediliyorsa, o zaman
da sigara bütün bu kahramanların ve star-
ların “karizma”sının en tamamlayıcı unsu-
ru haline getirilmişti. Beyaz perdede esteti-
ze edilen bu sigara içme ve karizmatik olma
ilişkisi dünyada sigaranın yaygınlaşmasının
en önemli etkenlerinin başında. Aynı şekil-
de alkol ve kumarın gizemli ve efsunlu dün-
yasının birçok filme ve diziye konu olduğu
da ortadadır. Başına kötü ya da olumsuz bir
şey gelen starların teselliyi alkolde bulma-
larının tüketime etkisini görmemek art ni-
yetliliktir. Televizyon ve sinema sektörünün
25. kare tekniğini kullanarak verdiği subli-
minal mesajlar ve bu mesajlar için bağım-
lılığa hizmet eden reklamların kullanıldığı
birçok kimsenin malumu.
Diğer taraftan evimize, hatta en mah-
rem alanlarımıza rahatlıkla giren bu büyü-
lü camın arkasındaki dünyanın bizi, ailemi-
zi, toplumumuzu, örf ve adetlerimizi nasıl
etkilediği ortada. Her gün haber veya kurgu
olarak izlediğimiz şeylerin bizim ve çocukla-
rımızın dünyasında neleri tahrip ettiği bir-
çok insanın bildiği fakat umursamadığı bir
gerçek. Elimizdeki kumandanın bizi kuman-
da ettiği bilincinden uzak, giyim-kuşamdan
tutun da ahlakî değerlere kadar birçok tah-
ribata açık haldeyiz. Bizim yerimize düşü-
nen, bizim yerimize beğenen ve nefret eden
yani bizim yerimize yaşayan bir canavar ya-
rattı insanoğlu. Kimse artık “istemezsen iz-
lemezsin” noktasında değil. Çünkü insanlık
olarak birileri bunu izliyor.
Okullarımızamedya okur-yazarlığı diye
bir ders konuldu. Buralarda çocuklarımız
medya ve medya algısı için eğitiliyor olsalar
gerek. Ama bu işi yapanların evsafı, birikimi
ve farkındalığı temel sorun. Ayrıca mesele-
nin ciddiyetten uzak olduğu da gelen haberler
arasında. Oysaki bu kadar teknolojiden bah-
sedilen bir yerde ve bu kadar teknolojinin ha-
yatımızda belirleyici olduğu bir dünyada bu işi
üstlenenlerin daha vasıflı ve daha ciddi olma-
sı gerekir. Diğer taraftan devletinmedya üze-
rindeki denetiminin sağlıklı işlemediği orta-
da. Çünkümedya sektörünün ve reklamdün-
yasının işbirliği ciddi bir güç teşkil ediyor. Bu
güç, girişilen teşebbüsleri haber alma, eğlen-
me, tercih özgürlüğü gibi alanlara indirgeyip
kolaycamanipule edebiliyor. Filmler, diziler
her türlü kötü alışkanlığın kolayca pazarlana-
bildiği bir sahneye dönüştürülebiliyor.
Yeşilay olarak toplumumuza baştan beri
söylediğimiz bir şey var. Bu konuda toplu-
mumuz uyanık olmalı. Yakın zamanda ya-
şanan alkol tartışmalarında yakından gör-
dük ki bağımlılığın ve kötü alışkanlılıkların
bir özgürlük meselesi olduğunu toplumumu-
za pazarlama yeteneği oldukça gelişmiş bir
bağımlılık endüstrisi var. Bu endüstrinin en
önemli araçlarından birinin medya sektörü
olduğunu unutmayalım. Alkol reklamlarının
ve alkol tüketiminin “görünürlüğüne” yöne-
lik atılan adımların ve konulan kısıtlamala-
rın bir anda yaşam biçimine, hayat tarzına,
inançlara ve hatta kişisel varlığa, bir kesimin
değer yargılarına yöneltilmiş bir hamle oldu-
ğu yaygarası o kadar etkili oldu ki, en tehli-
keli şey olan ve ergen tepkisini andıran “ma-
dem sen yasaklıyorsun, ben daha fazla ya-
parım” noktasına getirildiğini gördük. “İna-
dına” kötü alışkanlık ve bağımlılık gibi genç-
lerimize ve toplumumuza çok kötü bir ör-
nek olacak noktalara götürüldüğünü gör-
dük. Küçücük çocukların, okul talebelerinin
bu propagandalarla alkolün kullanımına teş-
vik edildiği, hatta alkol tüketiminin önünde-
ki engellerin kaldırıldığına şahit olduk. Alko-
lün kötülüğünü ve zararlarını unutturan ba-
ğımlılık endüstrisi bu sayede en çok istediği
şeye, yani gençlerimize o kadar kolay ulaş-
tı ki, alkolün zararlarını unutturup alkol ya-
sağını beğenmedikleri birilerinin hayat tarzı
olarak gösterdi. Alkol tüketmeyi kendi hayat
tarzlarına karışanlara karşı çıkma olarak lan-
se edip bir taşla bir kuş sürüsü vurdu. Gence-
cik nesillerimize yani yarınlarımızın sahiple-
rine, özellikle sosyal medyada, alkolü simge-
leyen işaretleri kendilerini tanıtma aracı ola-
rak kullandıracak kadar başarılı oldu.
Bu yüzden, toplumumuz siyah ve be-
yaz renklerle bumeselelere bakmaktan uzak-
laşmalıdır. Sigara, alkol, uyuşturucu, kumar
gibi kötü alışkanlıklar ve bağımlılıklar hem in-
san için hem toplum için felakettir. Toplumu-
muzun dinî ve ahlakî kabulleri, örf ve adetle-
ri bağımlılıklamücadelede bize ve çevremize
yardımcı olabilir. Fakat insanımızın bütüncül
bir bakışla, bunları kendi inanç ve ideolojileri-
ne indirgemeden, bu alışkanlıkların salt zara-
rı konusunda hemfikir olması, hatta farklılık-
larına rağmen bu hususlarda işbirliği yapabil-
mesi hayatî bir öneme sahiptir. Aynı hassasi-
yet televizyon bağımlılığında da kendini gös-
termelidir. Çünkü televizyonun kullanımbi-
çimi ve kötü alışkanlıkları yayma potansiyeli,
bütün olarak hepimizin problemidir.
Unutmayalım ki, iki tarafı keskin bir kılıç
gibi kullananın elinde şekil değiştiren televiz-
yon, bizzat bağımlılığa karşı mücadelede de
güçlü bir silah olarak kullanılabilir.
Nereye ve niçin baktığımızın bilincinde
bir toplumolabilmek dileğiyle…
prof. dr. m.İhsan karaman
Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı
1,2,3,4,5,6 8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,...68
Powered by FlippingBook