Tütün Kontolü, Politikaları ve Gençlik - Mayıs-964.Sayı - page 71

İyi bir tiyatro eğitimi sonrası şimdiye kadar birçok
oyun ve dizide yer aldınız. Neden tiyatroyu seçtiniz?
Tiyatronun sizin dünyanızdaki yeri nedir?
Ben galiba çocukluğumdan beri onaylanmayı çok is-
tedim. Karakterim böyle; yaptığım işin onaylanması ve
beğenilmeyi, alkışlanmayı seviyorum doğrusu. Tiyatro
bu huylarımı iyiye çevirme yöntemimdi galiba. Benim
fıtratım bu sanırım. Aslında onaylanmayı, takdir edil-
mesi her insan sever. Hepimiz beğenilme güdüsüyle
yaşarız. Ben bütün sanatçıların onaylanmak için sanat
yaptıklarını düşünürüm. Bu içlerinden gelir.
Tiyatroyu da bu şekilde tanımlıyorsunuz o halde…
Sen bir karakteri oynuyorsun herkes seni çok beğeniyor,
alkışlıyor. Onaylanmak iyi bir şeydir hayatta. İnsanlar za-
ten onaylandıkları zamanmutlu hissederler. Takdir edil-
meylemotivasyon sağlarlar. Bilinçaltı böyle düşünüyor,
kaba tabirle sahnede olmayı istemek diye bir şey yani.
Çok samimi, sevecen, sağduyulu bir kişiliğiniz var. Bunu
her alanda gösteriyorsunuz. Bu anlamda ben buyumdi-
yebildiğiniz bir kişilik tanımlaması yapabiliyormusunuz?
Evet. Ben sadeyim. Doğalım. Kalbim. Benimmantığım
kalbimden sonra gelir. Önce kalbimgelir benim. Hisset-
mediğim, kalbimin görmediği hiçbir şeyi mantığımkabul
etmez. Doğru bile deseniz benmutlu olmadıktan sonra
o doğruyu ne yapayım? Benimkalbimmutlu olmalı.
Çok tatlı bir kızınız var. Sorumlu ve sorumluluğa düş-
kün bir anne olarak sormak isterim; anne olmak nasıl
bir duygu?
Anne olmakla önce karnında, sonra ruhunda bir yük
taşıyorsun. O yük hiçbir zaman bitmiyor. Ama tabi
ki bu yükü negatif olarak algılamamak gerekiyor. Bu
yük seni besleyen de bir şey. Yani büyük bir duygu
yükü taşıyorsun. Tabi bunun getirisi de var. Götürüsü
demeyeyim ama seni senden alan durumları da var.
Annelik kutsaldır filan buna girmeyeceğim. Çünkü
kutsal bence daha farklı bir şeydir. Annelik bence
hissedilen bir şey. Bir insan anne olmasa da o güdüye
sahip olmalı, duyarlı olmalı. Annelik zor zanaat değil
ama meşakkatli bir sanat.
Mesleğiniz gereği de yoğun bir tempodasınız. Çocu-
ğunuzla vakit geçirmeyi nasıl sağlıyorsunuz?
Hiç zorlanmıyorum. Hafta sonuna bağlı bir işimiz
olmadığı için hafta içi boşken çocuğumla olabiliyorum.
Ya da okul sonrası onunla olabiliyorum. Siz istedikten
sonra zamanı ve mekânı Allah yaratır.
Bir çocuğun sevgi, saygı, hoşgörü gibi duygularını
en başta kazandığı yer ailedir. Bu da sağlam bir aile
içi iletişimi gerektirir. Size göre ailede sıkı bağlar ve
güçlü iletişim nasıl olmalıdır ve siz bu iletişimi nasıl
sağlıyorsunuz?
Ben çocukmühendisliğinden yana değilim. Akışta ol-
maktan yanayım. Seveyim, öpeyim, koklayayım, doğru
olanı yapayım, yeri geliyorsa bağırayım, yeri geliyorsa
dur diyeyim. Tabi ki şiddeti asla burada skalaya almıyo-
rum, ama aslında bağırmak da bir şiddettir. Geçen gün
okudum; çok ağladımmesela. Babası bir koltuğu kırdığı
için, çocuğun ayağını bağlıyor bütün gece ve çocuk
kangren oluyor, ayakları kesiliyor. Çocuk eve geldiği
zaman, baba ben bir daha oturmayacağımo koltuğa
diyor. Yani o bacak bir daha geri gelmiyor. Şunu demeye
çalışıyorum; anne babaların ağzından çıkan bir şeyin o
çocukta neler yarattığını bilemezsiniz. O yüzden şidde-
te karşıyım. Ama uyarmalar, yapmalar olacak tabi.
Çocuğun her isteğinin yerine getirilmesi, onu ilerde
tatminsiz ve mutsuz bir birey yapmada oldukça bü-
yük bir etken. Kızınız Alya için de aynısını düşünüyor
musunuz?
Bunu artık herkes biliyor; çocuğun her istediğini ya-
parsanız şımarık olur, psikolojik açıdan doyumsuz olur.
Ama bunun karşılığı da yapmamak değil. Bir denge ol-
malı. Çocuk ’yok’u da bilmeli, ’var’ı da bilmeli. Çocuğum
gerçekten bir şeyi istediyse ve mantık dâhilinde ise
tabi ki almalıyım. Ama ’bizim bunu bir tane almaya ye-
tecek paramız var, şu an paramız yok’u da öğretmek
lazım. Öbür türlü her şeyin ona ait olduğunu düşünü-
yor. Siz ne kadar mühendislik yaparsanız yapın, bir de
fıtrat var. Orda da teslim olmak gerekiyor.
Bilhassa gençlerimizi tehdit eden önemli bir konuyla
karşı karşıyayız: Bağımlılık! Çocukların veya gençlerin
gerek merak, gerek özenti, gerekse kendini boşlukta
hissetmeyle farkında olmadan bağımlılıklara kapılıp
gitmesi bizler için büyük bir tehlike. Siz bağımlılığı
nasıl tanımlarsınız?
Ben bağımlılığı zayıflık olarak görenlerdenim. Çok
sevdiğiniz bir şeye bağımlılığı da zayıflık olarak görü-
yorum. Ben bir şeye çok bağlandığım zaman hapisha-
Çocuğun her isteğini yaparsanız doyumsuz olur.
Çocuk ’yok’u da bilmeli, ’var’ı da.
Ben bir şeye çok bağlandığım zaman hapishanede
hissediyorumkendimi.
yesilay.org.tr
69
YESiLAY
MAYIS
2014
1...,61,62,63,64,65,66,67,68,69,70 72,73,74,75,76,77,78,79,80,81,...104
Powered by FlippingBook