“CANIM HİÇ İSTEMİYOR”
DİYE DÜŞÜNÜRKEN...
YAZAN: GÜL NİNE’NİN TORUNU CAN
Eminim, benim gibi hisseden birçok insan vardır.
Hem çocuk hem de yetişkin. Çok sevdiğim
bir şey olsa da bazen “Canım hiç istemiyor,
yapmasam olmaz mı?” diye düşünüyorum. Yanlış
anlaşılmasın “tembellikten” değil benimkisi.
Sadece anlamaya çalışıyorum: Neden insanlar
kafasına göre vakit geçirmiyor? Boş vakti
doldurmak gibi bir çaba içerisindeler. Belli
meslekleri olan yetişkinler, sürekli aynı işi
yaparken sıkılmıyorlar mı?
En güzeli bir an evvel etrafımdaki insanları
gözlemlemeye başlamak. İlk olarak babamla
başladım. Canım babam, her sabah saat
altıya çeyrek kala uyanır. Altı buçukta iş yerinin
servisine yetişmek için hazırlanır. Çoğu zaman
gün ağarmadan çıkıp işine gider. Tüm günü,
vazifesi başında geçirir. Akşam eve yorgun gelse
de belli etmez. Dinlenmeye çekilmeden evvel her
birimize hatırımızı, günümüzün nasıl geçtiğini
sorar. Yine böyle bir akşam babama sordum:
“Babacığım, çalışmak seni yormuyor mu?
Çalışmak zorunda olmasan sevinmez miydin?”
“Can’ım. Çalışırken yoruluyorum elbette.
Ama keyifli bir yorgunluk bu. İşim sayesinde
başkalarına da yararı dokunan bir insanım. Hem
alın terimle geçimimizi temin ediyorum. Daha
ne isterim! Hem boş kalmak daha yorucu inan
bana.” diye cevap verdi gülümseyerek.
Anladım ki babam, canı isteyerek işine, ailesine
sarılıyor.
Babam halinden memnundu anlaşılan. Sırada
annem vardı. Bir Pazar sabahı o kahvaltı hazırlarken
yanına gittim. Telaş içindeydi. Babamın en çok sevdiği
börekten yapmış, benim için patates kızartmış,
yumurtaları da Ayşe’nin sevdiği gibi pişirmişti. Yüzüne
bakıp durdum. Öyle keyif alıyordu ki “Anneciğim, hiç
sıkılmıyor musun? Bir sabah da ‘Canım istemiyor,
sofra hazırlamayayım’ diye düşünmüyor musun?”
diye sormak istemedim doğrusu.
“Eline sağlık!” dediğimizde, gözlerinin içi gülerek
“Afiyet olsun!” dedi. Sanırım, bizi mutlu etmek onun
tüm yorgunluğunu alıyor. Anladım ki annem bizim
için, evimiz için canı gönülden uğraş veriyor.
Okulda öğretmenlerimi gözlemledim. Gördüm ki
öğrencilerine yeni bir şey öğrettiklerinde, yüzleri
gülümsüyor.
Mahalledeki Berber Amca’ya baktım. Müşterileri
memnuniyetle ayrılınca dükkanından, sevinçle
ellerini ovuşturuyor.
Sokaktaki kuru yaprakları temizleyen Temizlikçi
Bey’e baktım. Temizlediği yerlere dönüp bakınca
gönlü rahat bir şekilde derin bir nefes alıyor.
İzlediğim maçı düşündüm. Futbolcular ter içinde
koştursalar da takımları galip geldiğinde havalara
uçuyor.
10
Mavi Kırlangıç - Aralık