

İMECE USULÜ
ŞİFALI ÇORBA
YAZAN: GÜL NİNE’NİN TORUNU CAN
Okuldan eve geldiğimde iki kez zili çaldım.
Annemin meşgul olduğunu düşündüm.
Kapıyı kendi anahtarımla açtım. O da ne?
Bugüne kadar hiç görmediğim bir manzara
ile karşılaştım. Her yer darmadağınıktı. Salon
kapısında ayağım oyuncak ütüye takıldı, az
kalsın düşüyordum. Bu anormal durumun
nedeni neydi acaba?
İçeri girip de annemi kanepede uzanır halde
görünce durumu anladım. Yanakları al al
olmuştu. Göz kapaklarını açık tutmakta bile
zorlanıyordu. Canım annem, fena halde hasta
olmuştu. Hemen koşup içmesi için bir bardak
su getirdim. Ardından da telefona koşup Gül
Ninemi çağırdım.
Benim güzel ninem, öyle çabuk geldi ki! Şaşırdım
doğrusu. Annemle konuşup halini sordu. Ateşini
ölçtü. Çok şükür! Korkulacak bir durum yoktu.
Nineciğim hemen işe koyuldu.
“Can’ım, şimdi evimizde acil durum ilan
ediyorum. Birlikte bir plan yapmamız gerek.”
dedi bana.
“Ne planı?” diye sordum.
“Dedim ya ‘acil durum’ diye. Bir iş bölümü
yapıyoruz. Ben mutfağa gireceğim. Hem
bulaşıkları toparlayıp hem de güzel bir şifalı
çorba pişireceğim. Sana da bugün çok iş
düşüyor. Öncelikle markete gidip çorba
için gereken malzemeleri alacaksın. Evi
toparlamaya yardım edeceksin, başta kendi
odanı tabi. Bu arada kardeşinle ilgilenmek
de senin görevin. Sevgili Ayşecik de kendi
oyuncaklarını toplayıp sepetine koyacak.” dedi
Ayşe ve bana gülümseyerek.
“Seve seve yaparım. Demek tüm bunları annem
tek başına sürekli yapıyormuş. Baksana! O
hasta olunca, herşey birbirine girdi.” diyerek iş
başı yaptım.
10
Mavi Kırlangıç - Mayıs