

KARINCALAR VE
LİMON KABUKLARI
YAZAN: GÜL NİNE’NİN TORUNU CAN
Evine misafir gelmesinden hoşlanmayan yoktur,
sanıyorum. Ben bayılıyorum doğrusu. Misafir
geleceğini evdeki tatlı telaştan; mutfaktan gelen
güzel kokulardan anlayabiliyorum. Demlikten
gelen su sesi, annemin terliklerinin sesine
karışır. Bir yandan evi toplarken bir yandan da
ikramlıkları hazırlar.
Aile dostlarımız, komşularımız ya da
akrabalarımız… Her birinin sohbeti ve sevgisi
eşsiz. Birlikte olmak bazen öyle keyifli oluyor ki
yatma vakti gelince yanlarından ayrılıp odama
gitmek zor geliyor. Çocuklarıyla arkadaş olduğum
aileler erken ayrıldığında da öyle.
Geçen hafta, bir yakınımız ziyaretimize geldi. Yılın
çoğunluğunu Kaz Dağlarında bir bağ evinde
geçirir. Yazın da biz onu ziyaret etmiştik. Öyle güzel
bir köyde yaşıyor ki! “Hamdi Bey Köyü”, yemyeşil
çam ağaçlarının arasında, eski konakların ve taş
evlerin bulunduğu harika bir yer. Köy meydanı,
insanlarının gönlü gibi geniş ve tertemiz.
Bir hafta kadar misafir etti bizi. Ormanın içindeki
minik sincaplarla tanıştım. Karşılıklı bir güven
oluşmuş insanlarla aralarında. Benden korkup
kaçmadılar. Sabahları çeşit çeşit kuş sesleriyle
uyanmak çok güzeldi.
Köyün insanları doğaya, doğa da insanlara
karşı çok saygılı ve vericiydi. İnsanlar ormana
gözleri gibi bakıyorlardı. Ağaçların bakımını
yapıyor, ormandaki hayvanların aç kalmaması
için çabalıyorlardı. Kış gelince onlar için özel
yiyecekler bırakıyorlarmış. Orman da onlara karşı
cömertti. Odun ihtiyaçlarını karşıladığı gibi, çam
fıstığı, reçine gibi ürünler veriyordu. Ormanda
arıcılık yapılıyordu. Ben de bu ballardan tattım.
Mis gibi çam ve çiçek kokuyorlardı.
Hamdi Bey Köyünden gelen misafirimiz, eksik
olmasın, gelirken bize bir sürü hediye getirmiş.
Kocaman bir şişe zeytinyağı... Annem rengine
bayıldı. Çeşitli kuru meyveler olan bir sepet...
Getirdiği hediyeler bir yana, çok da neşeli bir
insan olduğu için hiç gitmesin istedik. Birkaç gün
sonra yolculadık kendisini.
Kuru meyvelerin sepetini annemden bana
vermesini istedim. Sepeti masama koydum,
içerisine kırtasiye malzemelerimi koymayı
düşünmüştüm. Birkaç gün sonra masamın
üzerinde gezinen karıncalar gördüm. Sepetin
etrafında kümelendiklerini fark ettim. Yeni bir yer
keşfeden kâşifler gibi heyecanla koşturuyorlardı.
Kimisi defterleri, kitapları yokluyordu. Kimisi
de masanın aşağısına doğru bir yol bulma
gayretindeydi.
Anneme, “Kaz Dağlarından misafirlerimiz var!”
dedim gülerek. Odama götürüp sevgili karınca
dostlarımı gösterdim.
10
Mavi Kırlangıç - Ocak