Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  37 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 37 / 84 Next Page
Page Background

ARALIK 2018 37

çocukluk çağı travmaları ya

da kişinin kişilik özelliklerinin

(mükemmelliyetçilik, titizlik

vb.) de hastalığın gelişimine

etkisi değerlendirilmektedir.

Çocuklarda ve yetişkinlerde

görülme sıklığı nedir?

Kadın ve erkeklerde oran

bakımından farklılık var

mıdır?

Yaklaşık her yüz kişiden

ikisinde obsesif- kompulsif

bozukluk vardır. Genellikle

ergenlik ve erken yetişkin

dönemlerinde kendisini

gösterir. Kadınlarda hastalığın

başlama yaşı 22-23 iken

erkeklerde bu yaş 16-17’ye

düşer. OKB’nin rastlanma

oranının kadın ve erkekler

için eşit olduğu görülmüştür.

OKB tedavi edilmediğinde

hastalığın belirtilerinde artış

ve çeşitlilik gözlenebileceği

gibi hastalık kronik hale de

gelebilir.

OKB tedavisinde ilaç ve

psikoterapinin yeri nedir?

Tedavi süreci nasıl işler?

İlaç tedavisi, obsesyonların

sıklığının ve ortaya çıkardığı

rahatsızlık hislerinin

azalmasına yardımcı olur.

Ayrıca beyin işlevindeki

bozulmaların düzenlenmesi

konusunda işe yaradığı

görülmektedir. OKB

tedavisinde sadece ilaç

tedavisi almak yeterli değildir

çünkü ilaç bırakıldığında

sağladığı olumlu etkiler

belirli bir zaman sonra

hissedilmeyecektir.

Dolayısıyla, uzun vadeli

etkinin devamlılığı

için psikolojik tedavi

yöntemlerinden destek almak

oldukça önemlidir.

OKB tedavisinde yaygın olarak

kullanılan tekniklerden biri

Bilişsel Davranışçı Terapidir

(BDT). Bu terapi yöntemi

sayesinde duygu ve düşünceler

arasındaki bağlantı kurulur.

“Eğerkişi obsesif

düşünceyleya

daobsesyonu

deneyimlemekile

gündebir saaten

fazlameşgul

oluyorsave/veya

birgün içinde

yinebir saatten

fazlakompülsif

eylemler

içerisinde

bulunuyorsa

bukişide

OKBolduğu

düşünülür.”

Her ne kadar duygularımızı

değiştiremesek de

düşüncelerimize verdiğimiz

anlamları inceleyerek daha

dengeli bir bakış açısı

geliştirebiliriz. Birçok kişi

günlük yaşantısında takıntılı

düşünceleri deneyimler

fakat bunlardan o kadar da

rahatsız olmaz fakat obsesif-

kompulsif bozukluğu olan

kişiler takıntılı düşünceyi

zararlı, tehlikeli, ahlaksız

olarak anlamlandırır.

Bu sebeple de obsesif

düşünceyi yorumlama ve

anlamlandırma süreci BDT

içinde yeniden ele alınır.

İnancınızın düşündüğünüz

anlama gelmediğini

kavramaya başladığınızda

kompulsif davranışlarda

giderek azalma olduğu

görülür. Dolayısıyla

düşüncelerinize verdiğiniz

anlam değiştikçe siz değişmeye

başlarsınız ve hastalığınız

iyileşmeye başlar.

Sigara- madde kullanımı ya da

diğer olumsuz alışkanlıkların

OKB ile bağlantıları var

mıdır? Çözüm yolunda

nelerden söz edebiliriz?

Dürtü kontrol bozukluğu olan

çoğu kişide OKB hastalığına da

rastlanabiliyor. Örneğin, kumar

bağımlılarında OKB görülme

oranının %1- 20 olduğu;

alışveriş bağımlılığında ise bu

oranın yetişkin grubunda %

12.5 - %30 seyrettiği biliniyor.

Obsesif- kompulsif bozukluğu

olan alkol bağımlılarında,

alkol almak ile ilgili obsesif

düşüncelerin alkol alma

isteğini arttırdığı bulunmuştur.

Kişinin alkol ile ilgili sık

ortaya çıkan, tekrarlayan ve

kişiye rahatsızlık hissi veren

Bazı araştırmalar genetik faktörlerin

etkili olduğunu, OKB hastalarının birinci

derece yakınlarında da OKB hastalığının

yaygın görüldüğüne işaret etmiştir. Diğer

yandan, beyindeki işlevlerde bozulma özellikle de serotonin

seviyesindeki dalgalanmaların hastalığa neden olabileceği

araştırmaları devam etmektedir.