Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  17 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 17 / 84 Next Page
Page Background

bir konum işgal eden ahilik

ve vakıf sistemi, bugün sivil

toplum kuruluşlarının şartlarına

uygun bir şekilde güncellenerek

yeniden diriltilmeli ve bu

yapıların faaliyet alanları daha da

genişletilmelidir. Zira dünyada

ve Türkiye’de son dönemlerde

gelişen yıkıcı olaylar, savaşlar,

göçler, artan eşitsizlikler,

ekonomik yetersizlikler

önümüzdeki dönemlerde

sivil toplum kuruluşlarının

toplumda üstleneceği rolün

giderek artacağını net bir şekilde

göstermektedir. Sivil toplum

kuruluşlarını uzmanlarımızla

konuştuk.

zayıflamıştır. Dolayısıyla bu

görev devletin üzerine kalmıştır.

II. Dünya Savaşı’ndan 1980’li

yıllara kadar giden süreçte devlet,

sosyal refah sağlama işlevini tek

başına yürütmeye çalışmıştır.

Bu dönemi, refah devletlerinin

geliştiği dönem olarak da

nitelendirebiliriz.

1980 sonrası ekonomik, politik,

sosyal, kültürel, hukuksal ve

benzeri tüm alanlarda yaşanan

gelişmelerle birlikte devletin

toplumsal sorunlara katkısı

azalmaya başlamıştır. Toplum

ise bu noktada kendi çözüm

arayışlarına başvurmuştur.

Ve yıllar sonra sivil toplum

kuruluşları yeniden keşfedilmiştir.

STK’LARIN GÜVENİLİRLİĞİ

VE TÜRKİYE’DEKİ ETKİNLİK

ALANLARI

Ülkemizdeki STK istatistiklerine

baktığımızda 5014’ü vakıf,

108.748’i dernek olmak üzere

birçok sivil toplum kuruluşunun

faaliyet gösterdiğini görebiliriz.

Ancak yine de Türkiye nüfusuna

oranla STK sayısı oldukça

düşüktür. Aynı istatistiğe

göre vakıflar en fazla eğitim,

sosyal yardım; dernekler ise

meslek, dayanışma, spor ve din

hizmetlerinin geliştirilmesine

yönelik alanlarda çalışmaktadır.

STK’lar gönüllü kuruluşlar olsa

bile profesyonelce yönetilmeleri

çok önemlidir. Bir toplumda

STK’ların hayat bulması ve

varlığını sürdürmesi için o

toplumda “güven ve gönüllülük”

kavramının gelişmiş olması

gerekir. Topluma güven verme

derecesi yüksek olmayan bir

STK, uzun süre hayatta kalamaz.

Varlıklarının temelini hükümete

bağlayan STK’ların da uzun

soluklu olması beklenemez. Bu

yüzden kuruluşların bağımsız

çizgileri, kesinleşmiş ilkeleri ve

her zaman için hesap verebilir

konumda olmaları gerekmektedir.

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi

Türkiye’nin ait olduğu geleneğin

kültürel kodlarında merkezi

Bir toplumda

STK’ların

hayatbulması

vevarlığını

sürdürmesi içino

toplumda “güven

vegönüllülük”

kavramının

gelişmişolması

gerekir.

EKİM 2017 17