genetik kimi zaman çevresel
faktörler etkili olabiliyor.
Kimi zaman yaşanmış olaylar
ya da sadece merakla veya
akran zorbalığına uğramamak
adına başlanmış, tek bir
sefer denenmiş ve devamı
gelmiş bağımlılıklar şeklinde
de gelişebiliyor. Dolayısıyla
bağımlılık için sadece tek
sebep ortaya koymak çok
doğru bir yaklaşım değildir.
Bağımlılık çoklu bir yapıdır
ve temelinde çoklu etkenler
vardır. Sonucu bağımlılığa
götüren birçok farklı sebep
karşımıza çıkabilir. Burada da
en başat rol aileye düşüyor.
Aile ne kadar güçlü olursa kişi
o kadar güçlü oluyor. Şöyle
düşünün; kökleriniz ne kadar
sağlam yere basarsa, dalların
sallanması, kopması, kırılması o
kadar zor olur. Dolayısıyla aile
ilişkileri burada çok kıymetli
bir yere sahip. Özellikle de
ergenlik döneminde kaymaların
olma ihtimali daha fazla
olduğu için bu dönem çok
daha fazla önemli. Dolayısıyla,
ailenin ilişki geliştirme
noktasında çocuklarını ve
aslında ailelerini öncelemeleri
gerekiyor. Çocuklara belirli
noktalarda özgürlük verirken
sınır koymaktan yine de
vazgeçmemeleri ve temele
ilişkiyi iyileştirmeyi koymaları
gerekiyor. Bu noktada ailelere
ne önerirsiniz derseniz çok
büyük veya çok yeni şeyler
söylemeye gerek yok. Açıkça
söylemek gerekirse ailenin
kendi dinamiğini dahi
kurtaracak tek çözüm; ilişki
geliştirmek. Odağınıza evi
koyabilmek, aslında evin
ne kadar değerli olduğunu
yeniden fark edebilmek,
bir anlamda insanın eve
dönüşü diyebiliriz. Ama aynı
odada otururken herkesin
bir ekranda kaybolduğu bir
evden bahsetmiyoruz. İletişim
kurmanın yollarını bulan
bir aileden bahsediyoruz.
Gönüllülük bugün pek çok
sivil toplum kuruluşunun
mücadelesinde önemli bir
yer tutuyor. Gönüllülük
nedir? Yeşilay ve Türk
halkının gönüllülüğe
yaklaşımı hakkında bilgi
verir misiniz?
Bana göre gönüllülük bir
sivil toplum kuruluşunun
en önemli kaynağıdır.
Çünkü bir sivil toplum
kuruluşu olarak faaliyetler
düzenliyorsunuz, projeler
üretiyorsunuz, bunları
topluma sunuyorsunuz
fakat buna gerçekten inanıp
sahiplenen, yaygınlaştırmaya
çalışan, insanlara ulaştırmayı
amaçlayan bir topluluğunuz
yoksa başarılı olamazsınız.
Bunun için öncelikle kendisi
yetişkin olabilmiş ebeveynlere
ihtiyacımız var. Türkiye’nin
genel probleminin yetişkin
olamamış ama yaş almış insanlar
olduğunu düşünüyorum.
Dolayısıyla, yetişkin olamadığı
için çocuğuyla çok büyük
savaşlara giren, ona vermesi
gereken şeyi ondan bekleyen
ebeveynlerle karşı karşıyayız.
Belki en önemli noktalardan
biri ebeveynlerin de kendi için
bu büyümeyi, bu sorumluluğu,
bu sorumluluk alma duygusunu
geliştirmesi. Ebeveynlerin
sorumluluklarıyla yüzleşip
problem çözmeye odaklanarak
çocuklarına yaklaşmasının en
etkili çözümlerden biri olacağını
düşünüyorum.
Yeşilay Genel Müdürü
Sultan Işık, editörümüz
Belit Şenol’a Yeşilay’ın
100. yıla yönelik
projeleri hakkında bilgi
verdi.
2020’ de 100. yılını kutlayacak bir kuruluştan
bahsediyoruz ve bir sivil toplum kuruluşunun
bu kadar uzun bir süre sadece varlığını devam
ettirebilmiş olması bile başlı başına bir başarı
olarak değerlendirilebilir. Bu anlamda Yeşilay için, ‘Kökleri
çok eskiye dayanan ancak bugünü çok iyi analiz edebilen,
günün şartlarına göre adımlar atan, teknolojik imkanları çok
yakından takip eden ve bağımlılıkla mücadelede büyük katkısı
olan bir sivil toplum kuruluşudur.’ diyebiliriz.
MART 2019 21