

yeniden kazandırabiliriz?
Ama bununla beraber “101
Soruda Bağımlılık” kitabı gibi
yayınlarımızla her yetişkinin
ve ebeveynin aklındaki
sorulara cevap veriyoruz. Bir
yandan da bilimsel olarak
kendimizi güçlendirmek için
bilimsel çalışmalar yapıyoruz.
“Bağımlılık ve Kadın”, şu
an devam eden “Mülteciler
arasında bağımlılık” gibi
alanlarda da çalışıyoruz. Öte
yandan yine hakemli bir dergi
olan ve sadece bağımlılıklarla
ilgili makaleler üreten Addicta
adlı dergimiz var. Dolayısıyla,
Yeşilay olarak içerik üretmeye
devam ediyoruz. İçerik
üreten, içeriklerini yenileyen,
zamanla oluşan yeni ihtiyaçları
karşılayan, bu noktada
kendini devamlı geliştiren,
asla durmayan ya da olanla
yetinmeyen bir Yeşilay’dan
bahsediyoruz. Şu ana kadar
sadece YEDAM olarak 8 adet
makalemiz çıktı. Bu çalışmalar
da bize çok önemli bir veri
sağlıyor. Tüm alanlarda bunları
çoğaltarak yapmaya devam
edeceğiz. Bu noktada asla
durmayı değil ilerlemeyi, hatta
koşmayı daha da fazla koşmayı
düşünüyoruz.
Yeşilay’da görev yaptığınız
süre içinde sizi en çok
etkileyen olay ne oldu?
Aslında birden çok olay oldu
ancak birkaç tane örnek
verebilirim. Bizim “Sağlıklı
Nesil Sağlıklı Gelecek” isimli
yarışma programımıza katılan
okullardan bu yılbaşında bize
kartlar geldi. Bir kartta “Yeşilay’ı
çok seviyoruz. İyi ki varsınız.
Siz bize kötü alışkanlıklardan
uzak durmayı öğrettiniz.”
yazıyordu. Bunun gibi 20’den
fazla kart aldık. Hepsi kendi el
yazıları ve kendi cümleleriyle
yazılmıştı. Bu çok kıymetli bir
şey. Bir başka örnek; Malazgirt
Spor Kulübü’ne dair çekilen
bir filme Yeşilay olarak bir fon
Eklemek istedikleriniz
var mı?
Herkesin mümkün olduğunca
bir yerinden tutarak Yeşilay
gönüllüsü olmasını çok
önemsiyorum. Yeşilay’a
bir varlık olarak, bir STK
olarak hepimizin bir borcu
olduğunu düşünüyorum.
Yeşilay belki de kimsenin
sırtına almak istemediği bir
yükü yükleniyor ve daha
da önemlisi bunu en iyi
şekilde yapmaya çalışıyor.
Yurt içi ve yurt dışı alanlarda
örnek bir STK olduğumuza
inanıyorum. Bu yüzden
herkesin biraz daha Yeşilaycı
olmasını, biraz daha Yeşilay’ı
sahiplenmesini can-ı
gönülden arzu ediyorum.
verdik. O kulüpte gençler futbol
oynayarak belirli aşamaları
geçmişler ve birçok genç orası
sayesinde başka bir hayale
yol almış. Ya da YEDAM’a
gelen danışanların ve bazen
ailelerinin bize geri dönüşleri
oluyor. “Oğlumun renklerini
geri verdiğiniz için teşekkür
ederim.” diyen anne gibi… Ya
da bir çocuğun “Babam artık
her akşam eve geliyor ve ben bir
babam olduğunu fark ettim.”
demesi gibi… Bunları yaşadıkça
yaptığımız işlerin bir kıymetinin
olduğunu görüyoruz. Bunlar
bizim tetikleyici noktalarımız.
Bazen çok yorulup çok zor
durumlarla uğraşıyoruz ama
o noktada bu yaşananlar bizi
yeniden ayağa kaldırıyor.
Bağımlılıkla ilgili en başat rol aileye düşüyor.
Aile ne kadar güçlü olursa kişi o kadar güçlü
oluyor. Şöyle düşünün; kökleriniz ne kadar
sağlam yere basarsa, dalların sallanması,
kopması, kırılması o kadar zor olur. Dolayısıyla aile ilişkileri
burada çok kıymetli bir yere sahip.
MART 2019 23