

etmemi arzu etti. O şekilde Yeşilay
Cemiyeti’ne girdim ve girdikten
sonra yapılan ilk kongrede de
Genel Merkez Kurulu üyeliğine
seçildim. 1963’ten 2005 yılına
kadar Yeşilay’da Genel Merkez
Kurulu üyesi olarak hizmetim
devam etti. O arada 1968’de
Yeşilay Genel Başkanlığını yaptım.
İki seneden sonra 1970 yılında
Yeşilay Başkanlığını Selahattin
Kaptanağası’na devrettim. O da
2004-2005’e kadar hastalanıp vefat
edene kadar o hizmeti devam
ettirdi.
HemGenel Merkez üyeliği hem
de Genel Başkanlık döneminizde
Yeşilay’da ne gibi çalışmalar
yaptınız?
Yeşilay’da yaptığımız en önemli
çalışma, Yeşilay Cemiyeti’ni hem
ekonomik hemde kültürel hizmet
bakımından kendi kendine ayakta
kalmasını sağlamaya yönelik
faaliyetlerdi. Bu amaçla öncelikle
Yeşilay mecmuasını bir sağlık ve
kültür dergisi olarak çıkarmaya
başladık. Münderecatını ve yayın
prensiplerini ortaya koyduk. O
devirde kültür hayatımızda yer
alan şahıslardan yazı istenerek
veya eserlerinden gerekli alıntıları
almak suretiyle bir kültür ve sanat
dergisi haline getirdik dergiyi.
“MAVİ KIRLANGIÇMİLLİ
KÜLTÜRE SAHİP BİRNESİL
YETİŞTİRMEKAMAÇLIYDI”
1969 senesinde Mavi Kırlangıç
Dergisi’ni yayınlamaya başladık.
Yeşilaycı arkadaşımız Hasan
Korkmazcan o mecmuanın
çıkarılmasından birinci derecede
sorumlu idi. Aşağı yukarı 1970’e
kadar birkaç sene haftalık olarak
ve gazete boyutunda çıktı. 1970’ten
sonra Mavi Kırlangıç, aylık
çocuk dergisi olarak çıkarılmaya
başlandı. Mavi Kırlangıç çocuk
dergisi bir ilkti ve orijinaldi.
Dergimiz tamamenmilli kültür
ağırlıklı, Yeşilay kültürüne sahip
bir nesil yetiştirmek hedefini
güden bir mecmuaydı. Derginin
Yeşilay’da yaptığımız
en önemli çalışma,
Cemiyeti hem
ekonomik hem de
kültürel hizmet
bakımından kendi
kendine ayakta
kalmasını sağlamaya
yönelik faaliyetlerdi.
yayınlanması Yeşilay
faaliyetlerimiz içerisinde
önemli bir yer tutuyordu. Ve
biz bunların hepsini hiçbir
yerden hiçbir yardım almadan
yapıyorduk. Biz Yeşilay kollarının
kurulması ve faaliyetleri için de
çalışıyorduk. Yeşilay Cemiyetinin
idare heyetinde, Genel Merkez
Kurulunda üye arkadaşlarımızın
bir kısmı Yeşilay Kolları için
mekteplere gider konferanslar
verirlerdi.
Odönemde çalışmalarınızı
nerede, hangi koşullarda
yürütüyordunuz?
Yeşilay zannediyorum 1926’da
Cağaloğlu’nda yarı kâgir bir
konağı satın alıyor. Biz Cemiyete
girdiğimiz zaman Yeşilay o
konakta faaliyet gösteriyordu. O
zaman konağın alt iki katı kirada
idi. Diğer katları da Yeşilay Genel
Merkezi, her türlü faaliyetleri için
bizzat kullanmaktaydı. Yeşilay’ın
kongreleri, toplantıları bile
orada yapılırdı. Sonra Selahattin
Kaptanağası’nın 1970’ten
sonraki başkanlığı döneminde
Genel Merkez Kurulu’nda karar
alınarak o ahşap konak tamamen
yıktırıldı. Yerine betonarme
Yeşilay’ın yeni binası yapıldı.
Tabi o yeni bina yapıldığı zaman
Yeşilay Cemiyeti birkaç katını
kiraya verdi. En büyük gelirimiz
oradan aldığımız kiralardı.
Bizde her hizmet fahriydi.
Yeşilay’da bulunduğumuz
sürede toplantılarda içtiğimiz
çayların parasını dahi kendimiz
verirdik. Öyle bir tasarrufla
elde edilen parayla hem
binanın aydınlanma, ısınma
gibi masrafları hemde Yeşilay
Dergisi’nin ve Mavi Kırlangıç’ın
masrafları çıkıyordu. Telefon
ücretleri, kongre masrafları, her
türlü yapılan Cemiyet’le ilgili
yapılanmasraflar da bu gelirden
faydalanılarak yürüyordu.
Yeşilay’ın üyelerinin aidatları da
tabi bir gelir unsuruydu. Ama
sadece Yeşilay’da değil, yakinen
bildiğim cemiyetlerde de üye
aidatları maalesef öyle kuvvetli
bir gelir sağlamıyordu.
Özellikle sizin bulunduğunuz
dönemlerde bazı büyük
markaların ilanlarını görüyoruz
dergide. Bu ilanları nasıl
alıyordunuz?
Çok ilan alınamıyordu.
Devamlı olarak alınan bir-iki
ilan vardı. O dönemdeki bazı
müesseselere gidip Yeşilay’ın
hizmetlerini anlatıyor, kapağa
reklam vermelerini talep
ediyorduk. Her mecmuada bir
Kültür hayatımızda yer alan
şahıslardan yazı isteyerek veya
eserlerinden gerekli alıntıları almak
suretiyle dergimizi bir kültür ve sanat
dergisi haline getirdik
MAYIS 2017 53