

bir dakika…Çıkmak istiyorum,
çıkamıyorum. Kollarım gözümün
önünde, ama hükmedemiyorum.
Saniyeleri sayıyorum içimden, artık
yavaş yavaş ağzımı açmaya karar
verdim, nefessizdim. Bir arkadaşım
beni sudan yukarı çıkardı…Şaka
yapıyorum sanıyorlarmış…Çünkü
bütün sene denize girdiğim yer ve
çok iyi yüzüyorum, denize çok iyi
atlıyorum… İnsanlara şimdi hep
şunu söylüyorum; bütün kurallar
acı bir tecrübeden sonra ortaya
çıkmıştır. Her yıl ne yazık ki 500 kişi
denize balıklama atlama sonucu
omurga travması yaşıyor, bunların
yüzde 30’u felç oluyor. Beni karaya
çıkardıktan sonra daha vahim
bir hatayı başkaları yaptı. Çok
iyi niyetlilerdi biliyorum ama…
Bilincim yerinde olduğu halde,
ayaklarımdan tutup su yuttum
düşüncesiyle boynumun üzerinde
beni sallamaya başladılar. Omurga
kırıkları diğer kırıklar gibi; iyileşir,
ama omurilik hasar görürse siz artık
kısmi ya da tamamen felç olursunuz.
İşte o gün benim, dünyanın benim
etrafımda döndüğünü zannettiğim
günlerin sonuncusuydu. Uzun
bir süre çok ciddi sağlık sorunları
yaşadım, ölümden birçok defa
döndüm. Halam vasıtasıyla tedavi
umuduyla Londra’ya gitmiştik…Bir
gün öğleden sonra uyuyakalmışım,
uyandığımda annemle halam
sohbet ediyorlardı. Ellerinde
bir kağıt vardı… İlgimi çekti,
yavaş yavaş kulak verdim. “Ne
konuşuyorsunuz?” diye sordum.
Kağıdı önce göstermek istemediler,
israr edince aldım, bir de baktım,
70 – 80 metre derinliği vardı.
O gün, havaya doğru sıçrayıp
kuş gibi süzülerek hızla denizin
içine girdiğimde, denizin içinde
bir şey oldu... Tamne olduğunu
anlayamadım. Omurilik felci nedir,
nasıl oluşur hiçbir bilgim yoktu.
Denizin içinde hareketsiz kaldım,
aradan saniyeler geçti, on saniye,
U
mutsuzluktan umuda,
dipten ufka yönelen
bir öykü onunki.
Önce kendi hayatında değişim
ve dönüşüm gerçekleştirdi,
sonra sayısız insanın hayatına
dokunarak iyiliğe köprü oldu.
Ona “Ne iş yapıyorsun?”
dediklerinde ağzından hep şu
cümleler dökülüyor: “İyiliğe
ihtiyaç duyanla iyilik yapmak
isteyen arasında köprü olmaya
çalışıyorum. Aslında hepimizin
bu köprülerde buluşması
gerekiyor. Benim bu köprüyü
keşfetmem çok kolay olmadı…”
Her şey nasıl başladı
Ramazan Bey?
1983 yılında, yaz sezonunun
sonuydu…Denize tutkuyla
bağlıydım. Kumburgaz’da bir
sitenin önündeki taşlıkta, suyun
Her gün kişisel gelişim
uzmanlarındanmutluluğa
ve umuda dair tavsiyeler
duyuyoruz. Ancak bazen
öyle yaşamöyküleriyle
karşılaşıyoruz ki, saatlerce
süren konuşmalardan,
sayfalarca süren kitaplardan
çok daha etkili olabiliyor.
Hayranlıkla dinlediğimiz
TürkiyeOmurilik Felçlileri
Derneği (TOFD) Başkanı
RamazanBaş, işteböyle
olağanüstübir hayat
öyküsünün kahramanı.
Engeller konusunda
TOFDBaşkanı RamazanBaş:
çok yol aldık
Bensu KAYA
yaşam
Yeşilay
46