

ALKOL KÖTÜLÜKLERİN KAYNAĞIDIR
Hilal-i AHDAR
15 Ağustos 1341 (1925) C.1, No:13
*Hilal-iAhdarYeşilayCemiyeti’nin ilk ismidir. Aynı zamanda1925
yılındanbuyanayayınlananYeşilayDergisi’neadını vermiştir.
HİLALİ AHDARTAKVİMİ
GEÇENAYNASILGEÇTİ
1.SÜTUN
Bu ay anlaşılan yazın sıcakları da sarhoş kafaların
bulanıklığını artırmış olmalı ki; müteaddit şayan-ı
teessüf vukuatın tahaddüsüne şahit olduk. Takvimi-
mizde berveçhe tafsil-i teşrih edeceğimiz üzere içki
yüzünden birçok kanlı cinayetler ika edilmiştir. Ale-
ni rakı memnuiyeti kararnamesinin ihmal edildiği-
ni zanneden bazı meyhanecilerin müşterilerine gizli
gizli rakılar verdiği hakkında geçen nüshamızda
polis müdüriyetinin nazarıdikkatını celp etmiş idik.
Pekmuktedir polis Müdürümüz EkremBey ve onun
kıymetli arkadaşlarından Üçüncü Şube Müdürü
Hasan Reşit Beylerin himmetiyle bu gibi sahtekârlı-
ğa teşebbüs eden lokantacılar zabıtamız tarafından
şiddetli takibata maruz bırakılmış onu mütecaviz
gazino ve lokanta seddedilmiştir. Şoförler meselesi
hakkındaki müteaddit temennilerimiz alakadar
makamat tarafından ehemmiyetle nazarı dikkate
alınmıştır. Sarhoş olarak ve vesikasız çalışan şoförler
vazifelerinden çıkarılmış ve haklarında takibat ya-
pılmak üzere mahkemeye teslim edilmişlerdir. Gerek
İstanbul ve gerekse vilayette aleni sarhoşluk ve rakı
içmeyi men eden kanunu kemal-i ciddiyetle tatbik
eden zabıtalarımızı tebrik ile alkol felaketlerini canlı
olarak tasvir eden berveçh-i ati vakayı karilerimizin
ibret nazarlarına vuzû ediyoruz.
Evvelki gece, bir zabıta belediye memuru, zilzurna
sarhoş olduğu halde Bayezid Meydanına doğru yü-
rümüş ve ileride bekleyen otomobillerden birinin
şoförüne işaret ederek:
Hey…Bana baksana…Şimdi beni Bebek’e götürecek-
sin, orada bir saat kadar bekledikten sonra yine alıp
geleceksin anladın mı diye seslenmiştir.
Şoför Memduh Efendi, gözlerini ovuşturarak bu se-
sin geldiği tarafa teveccüh etmiş ve karşısında mehip
ve müşkül bir zabıta-i belediye memuru görmüştür.
Memduh Efendi, pişkin bir adam olduğundan za-
bıta-i belediye memuru Şadan Efendi’nin ismini ve
hüviyetini sormuş ve:
-- Af edersiniz ama…Anafor kalktı.
2.SÜTUN
Cevabını vererek başını çevirmiştir.
Hâlbuki Şadan Efendi, o gece, behemehâl Bebek’e git-
meye mecbur olduğundan Şoförün bu tarzda muka-
belesine fena halde hiddet eylemiş ve:
--Beni galiba tanımadın. Bera-yı vazife gidiyorum.
Belediye memurunu bad-i heva (bedava) taşımaya
mecbursun!
Demiştir. Şoför Memduh Efendi, zabıta-i belediye
nizamnamesinde memurların bilaücret arzu ettiği
her otomobile binebileceği hakkında bir kayıt mevcut
olmadığına rana vakıf olduğu için Şadan Efendi’nin
hiddetine, hiç de aldırış etmemiştir.
Zabıta-i belediye memuru artık bu lakaydiye fazla
tahammül edemediğinden şoförün üzerine hücum
etmiş ve o sırada bıçağını çekmiş olduğundan vaziyet,
nazik bir devreye girmiştir.
Memduh Efendi, bıçaklı memurdan kaçınmak üzere
otomobilin arka tarafına iltica ettiği bir sırada diğer
şoförler mahall-i vakaya koşmuş ve içlerinden Yusuf
Ziya Efendi, memur efendiye hitaben:
--Tecavüze salahiyetiniz yoktur! Demek istemişse de
bu sözü daha büyük bir hakaret telakki eden Şadan
Efendi, Memduh’u bırakıp Yusuf Ziya’nın üzerine
hücumve zavallıyı şiddetle darp eylemiştir. Artık kar-
gaşalık büyümüş ve civar kahvelerden koşan ahali,
otomobilin etrafını almıştır.
Nihayet bir müddet sonra polis memurlar da yeti-
şerek şoförleri, mütecaviz memurun elinden kurtar-
mışlardır. Vazifesini suiistimal eden Şadan Efendi
Hakkında tanzim edilen evrak-ı tahkikiye ile birlikte
müddeiumumiliğe tevdi edilmiştir.
Gece sokakta evine dönen genç bir kızı yolda
önüne çıkan bir sarhoş yaraladı
Evvelki gece komşusu Mehmet Çavuş’un düğünün-
den avdet etmekte olan Beyoğlu’nda Karabaş’ta Tu-
lumba Sokağı’nda sakin Hacı Bekir Efendi’nin yirmi
yaşlarındaki kızı, Hikmet Hanım yolda feci bir taar-
ruza maruz kalmış ve vaka biçarenin tehlikeli surette
yaralanmasıyla neticelenmiştir.
Hikmet Hanım, komşusu Mehmet Çavuş’un düğü-
nünde hayli müddet kalmış ve nihayet vaktin
3.SÜTUN
geçtiğini anlayarak evine gitmek üzere sokağa
fırlamıştır. Geç vakit yalnız başına evine gitmekte
olan bu genç kadın esasen korkmakta iken birden
bire önüne bir sarhoş çıkarak sarkıntılığa başla-
mış. Hikmet Hanım sarhoşun elinden kaçmak is-
temiş ise de kurtulamamış. Küstah adam Hikmet
Hanım’ın zaafını görerek ellerinden tutmaya ve
kıza fiilen taarruza kalkmış. Bunun üzerine işin
vahametini hisseden zavallı kadın feryada başla-
mış. Teşebbüsünün akamete uğramakta olduğu-
nu gören bedmest-i şerir hamil olduğu kamayı
çekerek kudurmuş bir hayvan gibi Hikmet Ha-
nım’a saldırmış ve karnından yaralamıştır. Aldığı
yaranın tesiriyle yere düşerek feryada başlayan
biçarenin halinden ürken şerir olanca kuvvetiyle
kaçmıştır. Biraz sonra bekçi ve polis memurları
mahall-i vakaya gelerek Hikmet Hanım’ı hasta-
neye kaldırmışlardır. Kadının yarası tehlikelidir.
Meçhul haydut şiddetle aranmaktadır.
Hendeğe yuvarlanan sarhoş şoför
Evvelki gün, Ayastefanos civarında bir otomobil
kazası olmuştur. Florya’ya gitmek üzere büyük bir
otomobile binen birkaç Rus madamı, plajlara vak-
tiyle yetişebilmek için, şoföre süratle ilerlemesi için
emir vermişlerdir. Zaten sarhoş olan şoför bu emre
itaatle yokuş aşağı tarlalar arasında otomobili sevke
başlamış ve Tayyare Mektebi civarındaki İncirli çiftli-
ğine yaklaştığı bir sırada, direksiyonu idare edilmeyen
otomobil, büyükçe bir hendek içine yuvarlanmıştır.
İçinde beş kadar Rus madamı bulunan otomobil bu
sükût neticesinde mühim surette hasara uğramışsa
da madamlar cüzice zedelenmekle kazadan kurtul-
muşlardır. Ancak, içlerinden birkaçının korkudan
bayıldıkları görülmüştür.
O sırada hasta otomobili ile Ayastefanos’a avdet eden
Belediye Tabibi Osman Sadi Bey, kazazedelere tesa-
düf etmiş ve cümlesini kendi otomobiline alarak Ba-
kırköy hastanesine nakletmiştir.
Hilal-İ Ahdar Arşivinden
*
Hilal-i Ahdar Dergisi’nin 15Ağustos 1341 (1925) tarihli nüshasında, hayatın içindengerçek
örnekler verilerek alkolün aile ve toplumda oluşturduğubüyük tahribattan söz ediliyor.