Yeşilay Dergisi-Ocak-948.Sayı-Sosyal Paylaşım-Sosyal Medya - page 49

lanımı sayesinde yapılan anlık geçişlerle sağlanmış.
Hem bu durum hem de oyuncuların müthiş per-
formansları, seyir zevkini de son derece artırmış.
Bu durumun “iyi de, hangisi hangisiydi?” gibi bir
kafa karışıklığına yol açacağını düşünüyorsanız ya-
nılıyorsunuz; hiçbir kafa karışıklığı yaşamadan ke-
yifle izleyebiliyorsunuz oyunu. Bu durumu yazar:
“Tiyatronun büyüleyici bir hilesi vardır. ‘Bu adam
kraldır,’ dediğiniz zaman, sahnedeki aktör seyirci-
nin gözünde bir anda kral oluverir. Bu oyunda aynı
şeyi yaptık; çirkini çok yakışıklı bir aktöre oynat-
tık ve böylece bütün seyirci onun çirkin olduğuna
ikna oldu” şeklinde açıklamakta ve hakikaten de
oyun, yazarın bu düşüncesinin haklı olduğunu ka-
nıtlar bir biçimde kendini sergilemekte…
Yazının buraya kadarki kısmında eğer oyun için
gidilir mi / gidilmez mi arafında kaldıysanız tavsi-
yem şu ki, eğer “az da olsa küfür ve bel altı espri kal-
dıramam” diyorsanız, bu oyuna kesinlikle gitmeyin.
Ama “eğer oyun gerçekten güzelse, bu eziyete kat-
lanırım” diyorsanız, oyunun sadece son kısmında-
ki yaklaşık üç dakika kadar süren, başrol oyuncusu
Tolga Evren’in “ben” üzerine yaşadığı çelişkileri ser-
gilediği monolog dahi bu oyunu izlemeniz için ye-
terli sebep teşkil eder –evet bu kadar iddialıyım-.
*Olası yanlış anlaşılmalara karşı bu cümlenin espri ol-
duğunu, böylesi bir durumla karşılaştığında yayın koor-
dinatörümüzün tepkisinin bendenizle muhatap dahi olma-
dan kapı önüne koymak olacağını belirtmek zarureti hâsıl
olmuştur. Okuyucuya gülümseme eşliğinde duyurulur…
Oyun, günümüz modern dünya-
sı ve kapitalist sisteminde aile
ve iş hayatı ile kadın erkek
ilişkilerindeki estetik kaygı-
yı, güzellik ve çirkinlik algısı-
nın nereye tekabül ettiğini ve
iş hayatının vazgeçilmez un-
suru olan “rekabette” size ne
kadar yarar sağladığını anla-
tan harika bir kara mizah.
1...,39,40,41,42,43,44,45,46,47,48 50,51,52,53,54,55,56,57,58,59,...76
Powered by FlippingBook