

ŞUBAT 2019 67
4BIBGML HFMFOFĈJOJO FO
ÚOFNMJ BESFTMFSJOEFO
CJSJ PMBO #FZB[U
4BIBGMBS ±BSĆThOEB ZPL
ZPL EJZFCJMJSJ[
#VMBNBEĈN[ EFST
LJUBQMBS BSUL CBTN
PMNBZBO OBEJS FTFSMFS
VDV[B BMEĈN[ JÎJO
TFWJOEJĈJNJ[ JLJODJ FMMFS
IFS ZFSEF
SBTUMBZBNBEĈN[
ZBCBOD ZBZOMBSy
veren Beyazıt Camii, yıl içinde
kapsamlı bir restorasyona alındı.
Yüzyıllarca yangınlara,
depremlere ve doğal afetlere
karşı dimdik ayakta duran,
İstanbul’un önemli kültürel
mirasları arasında yer alan
Beyazıt Camii, yapıldığı
dönemde cami, medrese,
hamam, mutfak, kervansaray
ve konaklama yerlerini
içeren devasa bir külliyeymiş.
Bunlardan mutfak ve
kervansaray halen İstanbul
Üniversitesi Kütüphanesi (o da
şehrin biriciklerinden) olarak
hizmet veriyor. Dönemin
medresesi ise günümüzün Türk
Hat Sanatları Müzesi. İyi haber,
sizin ziyaretiniz esnasında
restorasyon muhtemelen
tamamlanmış olacak!
BEYAZIT YANGIN KULESİ
Beyazıt Meydanı’ndayken
İstanbul siluetinin ayrılmaz
parçalarından Beyazıt Yangın
Kulesi’ne de uzanmayı ihmal
etmeyelim. Gerçi ziyaret için
İstanbul Üniversitesi Basın ve
Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden
randevu alınması gerekiyor,
çünkü kule üniversitenin
merkez kampüsündeki
Rektörlük binasının yanında
yer alıyor. Ama Beyazıt
- Süleymaniye arasında
dolanırken kendisiyle zaten sık
sık karşı karşıya geleceksiniz.
1995 tarihinden sonra ilk kez
aydınlatılan ve özellikle kış
aylarında Sarı (havanın ertesi
günü sisli olacağı), Kırmızı
(havanın ertesi günü karlı
olacağı, Mavi (havanın ertesi
günü yağmurlu olacağı) renkli
ışıklarıyla bize hava durumunu
haber veren Beyazıt Yangın
Kulesi, İstanbul’un tarihi
simgelerinden biri olarak
kalbimizdeki yerini koruyor.
SAHAFLAR ÇARŞISI
Bakmayın son zamanlarda
Beyoğlu’nda, Kadıköy’de
sık sık sahaf dükkânlarına
rastladığımıza; asıl sahaflık
geleneği buradan yayıldı tüm
şehre. 1600’lerde İstanbul’da
Fransız Kralı’nın elçisi olarak
gelen Antoine Galland,
Kapalıçarşı’nın içindeki
sahaflardan uzun uzun söz
ediyor. İstanbul yangınlarından
birinde çarşının dışına taşınan
ve bugünkü Beyazıt Sahaflar
Çarşısı’nı oluşturan bu esnaf,
anlatılanlara göre Müslüman
İstanbul’un sahafları imiş.
Hıristiyan, Yahudi ve Levanten
İstanbul’un sahaflar çarşısı ise
Yüksekkaldırım’mış… Yolu
Beyazıt Sahaflar Çarşısı’na
düşmeden büyüyen bir nesil,
sanmıyorum ki olsun. Ta
ortaokul sıralarında öğrendik
Beyazıt Sahaflar Çarşısı’nın
yolunu. Bulamadığımız ders
kitapları, artık basımı olmayan
nadir eserler, ucuza bulduğumuz
için sevindiğimiz ikinci eller, her
yerde rastlayamadığımız yabancı
yayınlar… Burada gerçekten de
yok yok diyebiliriz. Tezgâhlarda
duran etnografik çalışmalar,
halı ve kilimler, reprodüksiyon
antikalar ise çarşıyı daha da
çekici kılıyor.
YAHYA KEMAL MÜZESİ
VE ORHAN KEMAL
KÜTÜPHANESİ
Söz sahaflardan, kitaplardan
açıldığına göre buralardayken
iki büyük edebiyatçımızı da
analım. İlki Orhan Kemal’in
adıyla yaşayan İl Halk
Kütüphanesi. Toplumcu
gerçekçi edebiyatın en sevilen
yazarlarından Orhan Kemal’in
adıyla anılan bir kütüphanesinin
olması ne güzel. Kütüphanenin
konumlandığı yapı, Fatih Sultan
Mehmet dönemiyle tarihlenen
Simkeşhane. Derler ki
İstanbul’un fethinden sonra ilk
sikkeler burada başılmış. 2001
tarihinden bu yana ise Orhan
Kemal İl Halk Kütüphanesi
olarak hizmet veriyor.
Resmi tatil günleri hariç
haftanın her günü 08:00 - 17:00
saatleri arasında kütüphaneyi
ziyaret edebilirsiniz. Hayatı da
romanlarına konu olacak kadar
gerçek olan Orhan Kemal’i
Bereketli Topraklar Üzerinde,
Murtaza, Gurbet Kuşları, 72.
Koğuş gibi unutulmaz eserleriyle
bir kez daha selamlayalım.
Ve yönümüzü bu kez Yahya