

TEMMUZ 2019 73
ve sayısız makale kaleme
almıştır. Bu eserlerin çoğunu
80 yaşından sonra yazmış,
eserleri, Çinceye, Rusçaya,
Lehçeye, Arapçaya, Yunancaya,
Bulgarcaya, Romenceye,
Sırpçaya, Hırvatçaya, Farsçaya
çevrilmiştir. “Hayatınızda bir
gün olsun tembellik ettiniz mi?
Bugün yataktan çıkmayacağım,
dediniz mi?” sorusuna yüz
yaşına yakın olduğu halde şu
şekilde cevap vermiştir:
“Hayır. 72 kitabım var, çoğunu
80 yaşından sonra yazdım. Hâlâ
hoca olarak faalim; yedi doktora
öğrencim var. Geçen sene bazı
yeni makalelerim çıktı. Bir
şeye âşık oldunuz mu her şeyi
unutursunuz.’’
UZUN ÖMRÜN SIRRI
Halil İnalcık uzun ömrünün
sırrını soranları şöyle cevaplar:
"Öncelikle uzun ömrün genlere
bağlı olduğunu düşünüyorum.
Ancak hayat tarzı ve insanın
kendisine bir hedef olarak
seçtiği konu ya da meslek,
insanın ömrünü uzatabilir veya
kısaltabilir. İnsan, uzun ömür
için kendine bir hayat gayesi,
sevgisi koymalı ve ömrünü
onun için harcamalı. Perişan
bir hayat, yok olmaya götüren
bir hâldir. Ben kendi kendime
daha 15 yaşındayken büyük bir
hedef seçtim. Tarihin gördüğü
en büyük imparatorluklardan
Osmanlı İmparatorluğu'nun
tarihinin bozulduğunu, yanlış
aksettirildiğini ve yanlış
öğretildiğini gördüm. Osmanlı
İmparatorluğu'nun hayatını
itiraz kabul etmeyen belgelere
göre gerçek bir tarih olarak
tasvir etmeyi daha 15 yaşımda
hedef edindim." Tarih ve bilim
alanındaki nihai amacını ise
şu şekilde belirtmiştir: ''Biz
1950'lerde Ömer Lütfi Barkan'la,
toplumdaki değişikliklerin ve
ekonominin üstünde duran,
yeni bir tarih getirmeye
çalıştık. Avrupa'da Osmanlı
hakkında bilinen yanlışları
düzeltmeye çalıştık. Osmanlı
ve Türkler barbardı, uygarlığa
hiçbir katkıları yoktur gibi
düşünceleri düzeltmeye
çalıştık. Ve bugün görüyoruz ki
Avrupa üniversitelerinde bizim
yazdıklarımız okutuluyor. Öyle
ise muvaffak olmuşuz demektir.''
Halil İnalcık, büyük tarihçi Prof.
Dr. Fuat Köprülü’nün derslerini
takip etmiştir. Fuad Köprülü
adından tam bir dahi olarak söz
ettirirken, İnalcık tam bir bilim
adamı olarak değerlendirilir.
İnalcık, Türk tarihçilerine
şu öğütlerde bulunmuştur:
“Türk tarihçilerine bir öneride
bulunmak gerekirse diyebilirim
ki daima belgelere sadık kalın.
Eğer hakikati ortaya çıkarırsanız
bu daima bizim lehimizedir,
çünkü bugüne değin tarihimiz
hakkında yazılanların çoğu ya
yalandır, ya çarpıtmadır. Eğer
mübalağa yaparsanız kendinizi
kabul ettiremezsiniz, sizi ciddiye
almazlar.”
Hocaların Hocası, Tarihçilerin
Kutbu olarak bilinen dünyaca
ünlü tarihçi Prof. Dr. Halil
İnalcık, 25 Temmuz 2016'da
hayatını kaybetmiştir.
100 yıl yaşamış olmak,
padişahlık dönemine,
cumhuriyetin kuruluş
aşamasına, dünya
savaşlarına, yıkılan
imparatorluklara, yeniden
şekillenen siyasi ve coğrafi
yapıya şahit olmak anlamına
geliyor. Halil İnalcık olmak
ise, asırlık yaşamında bunlara
şahit olmak, şahit olduklarını
belgelemek, sürekli akan tarihin
en kıymetli belleği olmak ve
bu birikimi sonraki nesillere
aktarmaya adamak anlamına
geliyor.
Osmanlı ve
Türkler barbardı,
uygarlığa hiçbir
katkıları yoktur gibi
düşünceleri düzeltmeye çalıştık.
Ve bugün görüyoruz ki Avrupa
üniversitelerinde bizim yazdıklarımız
okutuluyor. Öyle ise muvaffak olmuşuz
demektir.