ra, kendini bırakabileceği, sığı-
nabileceği bir liman arayışıyla,
hoş olmayan ortamlara iteliyor
kendini. Aileden kopuş başlıyor.
Manevi boşluk ve böylece ma-
nevi bir hastalık illet oluyor. Ça-
resizce farkında olmadan yeni-
liyor, toplumun endişeyle baktı-
ğı bu sıkıntının esaretine.
Bu halden sonra arayışlar
başlayacak, kendi evinde/aile-
sinde bulamadığını, göreme-
diğini başka yerlerde arayacak.
Kendini öven, adam yerine ko-
nulup görev ve sorumluluk ve-
rilen, saygı gösterilen, aradığı
huzuru, mutluğu, rahatlığı ora-
da bulan, yadırganmadığı, eleş-
tirilmediği, haklısın denildiği,
her fırsatta sen mükemmelsin,
hoşsun, gerisi boş, diyerek ben-
liği okşanan gençlerimiz ve ço-
cuklarımız artık kendini oraya
ait hissedecektir. Anne ve baba-
sı ne yapsa, ne anlatsa ters tepe-
cektir artık.
Çocuklarımız için her şeyi-
mizi feda eden biz anne baba-
lar küçük bir yanlışımızla, yan-
lış bir tutum ve davranışımızla,
hiç farkına bile varmadan, onla-
rı bir yanılgı tufanına ittiğimizi
görmeyeceğiz ve asla kabullen-
meyeceğiz. Bu vakitten sonra ne
anne, ne baba hiçbir şey kolay
kolay kurtaramaz onu.
Bu yok oluşa gitmeden ted-
bir almalıyız. Tehlikeye kapıl-
mamak adına olmalı mücadele-
miz, savaşımız. Yalnız kendi ai-
lemiz ve aile bireylerimiz için
değil; toplumun refahı için de
çabalamalıyız. Biz hangi tedbi-
ri alsak da, hangi güzel olanı, iyi
olan şeyi yapsak da iyileşmeyen,
düzelmeyen toplum, her zaman
tehdit oluşturacaktır. Bunu gör-
mezden gelmemeliyiz. Toplum-
sal düzende toplumsal iyileşme
şarttır. Topyekün bir bilinç oluş-
malı ve kendi çocuğumuzu ko-
ruyup gözettiğimiz gibi her gen-
cimizi de koruyacak toplumsal
bir girişim içerisinde olmalıyız.
İlk sinyal ailede başlar
Aile kendi içinde iletişim kura-
mıyor, huzur, güven, memnuni-
yet, muhabbet oluşturamıyorsa
bu bir sinyaldir. Dikkat! Tehli-
ke var ve bunun için çözüme gi-
dilmeli sinyali kendini gösterir.
Aile içindeki bireylerin duygu ve
düşüncelerini rahat bir şekilde
ifade etmeleri ile ailenin sağlıklı
fonksiyonları arasında çok bü-
yük bir bağ vardır. Aileyi oluş-
turan bireyler, duygu ve düşün-
celerini rahat bir şekilde ifade
edemedikleri ve herkesin ken-
di dünyasında yaşadığı bir aile
yapısındaki bireylerde zaman-
la depresyon, endişe, huzursuz-
luklar, suçluluk ve düşmanlık
gibi duygular görülür.
Sınırları açık ve herkesin
kendini rahatça ifade edebildi-
ği ailelerde ise bunun tam ter-
si olarak; iyi niyet, karşılıklı an-
layış, işbirliği, ortak düşünce-
ler, birbiri için fedakârlık, bir-
birine karşı samimiyet ve sev-
gi, geleceğe güven ile bakma
gibi duygular gelişecektir. Aile-
de iletişim ve bununla beraber
etkileşim ailedeki ruhsal sağlı-
ğı önemli ölçüde etkilemekte-
dir. İletişimin olmadığı herhangi
bir zaman yoktur. İki insan yan
yana olduğunda, hiç konuşma-
manın bile, bir anlamı vardır.
Aile içi iletişimi etkin ve sağ-
lıklı kılmak için, öncelikli ola-
rak etkili, sağlıklı iletişim kura-
bilmeyi öğrenmeliyiz ve uygu-
lamalıyız. Her ailede oluşabilen
ya da var olan iletişimsizlik so-
nucunda aile içinde ve aile bi-
reyleri arasında geçimsizlik gö-
rülmektedir. Bu iletişimsizlik
18
