lar sonsuz… 10 yıl sonra yepyeni bir kuşak ye-
tişecek… Kılığı kıyafeti, yediği içtiği, saç şekli,
dinlediği müzik hep bizim tarafımızdan empo-
ze edilecek. Yepyeni bir dünya kuriciğiz. İnsan-
ların hangi kitapları okuyacağını, hangi film-
leri seyredeceğini biz tayin edeceğiz. Zaten bu
filmleri çeken de, kitapları yazan da bizim eki-
bimiz olacak. Geniş bir sanatçı kadromuz var.
En iyi ressam, tiyatrocu, besteci, yazar ve yö-
netmen gibi elemanların hepsini bünyemizde
topladık. Sen de bunlardan biri olacaksın...”
Orhan’da tık yok. Dinlemeye devam ediyor:
“Her olayı biz yönlendiriyoruz. Yepyeni bir ne-
sil yaratılacak. Yediği, içtiği, giydiği, saçı, sa-
kalı ve dinlediği müzikler… Bunun için rek-
lamlar, filmler, müzik, edebiyat ve basın araç-
larımız olacak. Ve tek tip insanlar yaratılacak.
TV müzik programlarını denetimimiz altına
alıciğiz. Artık senin parçaların da televizyon-
da çalınacak. Şarkı sözlerin denetimimizden
geçecek. Bize uygun olmayan sözler değişti-
rilecek. Reklam filmimizde de oynayacaksın.
Bizim ürettiğimiz malların reklamını sen ya-
pacaksın. En iyi sanat filmini çekmiş yönet-
men çekecek reklam filmlerini, ödüllü bir ya-
zar yazacak reklam metinlerini… Kültür çalış-
malarımız da olacak… Sinematek gibi kültür
kurumlarını da destekleyeceğiz. Herkes de-
mokrat unsurlar olduğumuza inanmalı ve bu
kültür kurumunun başına sinema eleştirme-
ni ve metin yazarı olan bir kabiliyeti getirece-
ğiz… Çok güçlüyüz Orhan Bey, çoook… Ve size
hayır diyemiyeceğiniz kadar çok şey anlattım.
Önce arsayı istiyorum, sonra sizi… Değeriniz
neyse misliyle karşılığı verilecektir… ”
1981 ve 10 yıl sonrası için söylenenlere,
şimdi, 32 yıldan sonra bir bakın… Denilenler
olmuş mu? Yoksa bu sadece bir senaryo ve sa-
dece bir film diyerek, her filmde olduğu gibi
izledik ve geçtiniz mi? Ben doğduğum yıl, be-
nim üzerimde oyun oynayan, benim üzerim-
de planlar yapan, beni yönetmek, yönlendir-
mek ve tek tipleştirmek isteyenlere inat; aldı-
ğım eğitim ve bu tür medyanın etkisinde kal-
madığım için kendimi her ne kadar şanslı gör-
sem de, etrafımızda olup bitenleri gördüğüm-
de aynı şeyi diğer yaşıtlarım ve özellikle de şu
anki gençler için söyleyemiyorum. Bunun adı
nedir ve benim ülkemde neler olmaktadır? İn-
sanlar bunlara karşı neden gözlerini kapat-
makta ve her şey yolundaymış gibi davran-
maktadır? Bugün yukarıda sayılanların tama-
mı ve daha fazlası çocuklarımızı, gençlerimizi
ve ailelerimizi tehdit etmiyor mu sizce? Sade-
ce “Beyaz Zehir” mi uyuşturur insanı?
Uyuşturucu dendiğinde, aklımıza gelen ilk
şey her ne kadar beyaz zehirler olsa da, uyuş-
turucunun bunlarla sınırlı kalmadığını ar-
tık bilmelisiniz; Bugün, çağımızın çocukları-
na ve genç nesline baktığınızda büyük bir ço-
ğunluğunun kişisel, sosyal ve kültürel yön-
lerden çok dar kalıplarda olduğunu görecek-
siniz. Konuşma dillerindeki kelimeler, kendi-
lerini ifade etme biçimleri, büyüklerine olan
saygıları ve davranış şekilleri…
Önce kendi çocuklarınıza bir bakın, son-
ra da en son misafirliğe gittiğiniz ailenin çocu-
ğunu hatırlayın. Sizi kapıda mı karşıladı; yok-
sa yattığı kanepeden bir göz ucuyla size bakıp
istifini bozdu mu? “Hoş geldiniz” dedi mi? Siz
“Nasılsınız?” dediğinizde sizinle iletişime geç-
ti mi? Yoksa tek kelimeyle iyiyim der gibi yapıp
garip bir beden dili mi kullandı?
Bu çocuklara ne oldu? Duygu, düşünce ve
davranışları size de tuhaf gelmiyor mu? Kur-
dukları arkadaşlıkları ve kullandıkları cümle-
leri anlayabiliyor musunuz? Lütfen, sadece bir
gününüzü ayırın ve onları izleyin… Hayattaki
en değerli varlığınız olan çocuklarınız ne yapı-
yor, nelerle meşgul oluyor, kimlerle arkadaşlık
ediyor, onlarla nasıl bir iletişim kuruyor, han-
gi alışkanlıklara sürükleniyor… Unutmayın ki
sizin vakit ayıramayıp okuluna gidemediğiniz
o en değerli varlıklarınız için, birileri her gün
okul köşelerinde bekliyor… Onları nasıl zehir-
leyebiliriz, nasıl tuzağa düşürürüz diye… Üste-
BU ÇOCUKLARANE OLDU? DUYGU, DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞLARI
SIZE DE TUHAF GELMIYORMU? KURDUKLARI ARKADAŞLIKLA-
RI VE KULLANDIKLARI CÜMLELERI ANLAYABILIYORMUSUNUZ?
LÜTFEN, SADECE BIRGÜNÜNÜZÜAYIRINVE ONLARI IZLEYIN…
26
